ÖLÜM NEDENİM!

<p>
Yaş ilerledikçe nedense insan ölüme biraz daha yaklaştığını hissediyor.
Elbette yaşa bağlı olarak gerçekleşen tabii ölümden bahsediyorum.
Zaman zaman sizde de oluyor mu bilmem; ancak ben bazen "acaba hangi sebeple ve ne şekilde öleceğimi" düşünür ve bu nedenleri sıraya koyarım.
Bunlar; trafik kazası, bağırsak kanseri, kalp krizi, öldürülme ve yaşa bağlı çoklu organ yetmezliği, yani tabii ölüm olarak sıralanır beynimde.
Trafik kazasından korkarım ve bu sebeple trafik kazasını ölüm nedenleri arasında ilk sıraya koydum.
Üstelik geçtiğimiz Cuma günü bunu bir kez daha çok yakından hissettim ve çok korktum.
Kendim için değil de daha çok ailem için korktum elbette.
Geçtiğimiz hafta birkaç gün geçirdiğimiz Sandıklı'dan(Afyon) Ankara'ya dönerken direksiyonun başında fena uyku bastırdı.
Dışarı soğuk, içeri sıcak.
Arabada eşim, kızlarım ve torunum da var.
İçeri hava gelsin diye camı hafif açıyorum, içerdekiler hemen "üşüyoruz, çocuk hasta olacak" diyerek itiraz ediyorlar.
Sivrihisar'a yaklaşınca arabayı park alanına çektim ve bagajdan su bidonunu alarak buz gibi suyla elimi yüzümü yıkadım, biraz bekleyip hava aldım, uykum dağılır gibi oldu.
Sonra arabaya binip yine yola çıktık.
Polatlı'yı geçmiştik ve belki de Rahmetli Recep Yazıcıoğlu'nun aracının kaza yaptığı mevkie yakın bir yerde çenemim göğsüme vurmasıyla gözüm açıldı!
Uyuklamışım ki; başım aniden düşünce çenem göğsüme vurdu ve uyandım!
Üç şeritli yolda orta şeritte ilerlerken en sağ şeride geçtiğimi fark ettim.
Hız göstergesine baktım 100 civarındaydı!
Hangi arada en sağ şeride geçtim bilmiyorum ama en azından birkaç saniye gözlerim kapanmış olmalıydı.
Allah'tan yol düzdü; virajlı bir yer olsa mazallah!
O sırada yoldaki trafiğin fazla yoğun olmaması da bizim için bir şans olmalıydı.
Zira bir Tır'ın arkasından dalmak ya da başka bir araca arkadan bindirmek içten bile değildi!
Bu sebeple, bir kadirşinaslık olarak yolları çok şeritli bölünmüş yol haline getirmekle övünen hükümete ve özellikle Binali Yıldırım'a ailem adına teşekkür ediyorum.
En azından o mevkide yollar o kadar geniş ve düzgün ki; arabadakiler bile neden durup dururken sağ şeride geçtiğimi anlamadılar bile.
Bu sebeple eğer şimdi aile olarak hayattaysak bunda Ulaştırma eski bakanı olarak Binali Yıldırım'ın da payı vardır diye düşünüyorum!
Ebette öncelikle Allah korudu.
*
Sebebini bilmiyorum ama muhtemel ölüm nedenlerim arasında ikinci sıraya Bağırsak Kanseri'ni koyuyorum.
Bu konuda belki de etrafımda bağırsak kanserinden ölen birkaç tanıdık ve ahbabımın ölümünden duyduğum üzüntü etkili oluyor.
Bu konuda, biraz da düzensiz beslememe ve muhtemelen hijyen şartlarına uyulmayan ortamlarda hazırlanan yemekleri yemek zorunda kalmama sebep olan Müfettişlik görevinde bulunmamın da etkisi olabilir.
Zira Türkiye'nin hemen her noktasında bulundum, hatta Babadağ (Denizli) örneğinde olduğu gibi lokantası olmayan ilçeler bile gördüm.
Sağ olsun Müftüler olmasa aç bile kalabilirdik gittiğimiz yerlerde.
Gerçi canları sağ olsun, onlar da nerede salaş ve hijyen şartları kötü olan lokanta varsa oralara götürür veya oraları tavsiye ederlerdi.
Öyle ya; biz, ne de olsa Diyanet personeli idik, umumiyetle il ve ilçe yöneticilerinin de devam etmeleri sebebiyle hijyen şartlarına riayet eden lokantalara gidemezdik!
Çünkü oralar içkiliydi!
Din adamlarını içkili ortamlarda görenler yoksa ne derlerdi?!
Belki zaman zaman bana ızdırap veren hemoroidin de etkisi var bu konuda.
Şükürler olsun sonuncusunu iki sene önce yaptırdığım kolonoskopide bu konuda herhangi bir sıkıntı olmadığı söylendi; o sebeple şimdilik rahatım.</p>
<p>*
Kalp krizinin pek çok sebebi var ve maalesef herkesin olduğu gibi benim çevremde de kalp krizine yol açacak pek çok sebep var.
Düşünen insan için, ülkenin genel gidişatı bile başlı başına bir kalp krizi sebebi olabilir aslında.
*
Manyaklığın, psikopatlığın, cehaletin ve akıl fukaralığının kol gezdiği bir toplumda yaşıyoruz.
Adam trafikte yol verip vermeme yüzünden bile kavga çıkarıyor.
Düğünde rastgele havaya ateş eden psikopatlar var.
İçki, uyuşturucu, uçucu madde çekip kafayı bulduktan sonra insanların içine çıkanlar var.
Ayrıca etrafımızda bir sürü açık veya gizli deli var.
Bu sebeple, muhtemel ölüm nedenlerim arasında öldürülmeyi dördüncü sıraya koydum.
*
Nihayet son ölüm nedeni olarak yaşlanmaya bağlı çoklu organ yetmezliğini koyuyorum sıraya.
İtiraf edeyim ki; ilk sırada tercih edeceğim ölüm sebebi de bu son sıradakidir.
Rabbimin; hayırlı, sıhhatli, bereketli bir ömür nasip ettikten sonra, hiç kimseye yük olmadan, hiç kimseyi üzmeden, bendeki emanetini almasını isterim.
Uzun yaşamak isterim ama hiç kimseye de yük olmayı, özellikle yakınlarıma ezâ ve cefa çektirmeyi de istemem.
Gücüm kuvvetim yerindeyken tak diye öbür tarafa gitmeyi istiyorum.
Çok şey mi istiyorum yoksa.
İnnâ lillahi ve innâ ileyhi raciûn...</p>
<p>28 Ocak 2019
Ömer Sağlam</p> - kaza
Yaş ilerledikçe nedense insan ölüme biraz daha yaklaştığını hissediyor.
Elbette yaşa bağlı olarak gerçekleşen tabii ölümden bahsediyorum.
Zaman zaman sizde de oluyor mu bilmem; ancak ben bazen “acaba hangi sebeple ve ne şekilde öleceğimi” düşünür ve bu nedenleri sıraya koyarım.
Bunlar; trafik kazası, bağırsak kanseri, kalp krizi, öldürülme ve yaşa bağlı çoklu organ yetmezliği, yani tabii ölüm olarak sıralanır beynimde.
Trafik kazasından korkarım ve bu sebeple trafik kazasını ölüm nedenleri arasında ilk sıraya koydum.
Üstelik geçtiğimiz Cuma günü bunu bir kez daha çok yakından hissettim ve çok korktum.
Kendim için değil de daha çok ailem için korktum elbette.
Geçtiğimiz hafta birkaç gün geçirdiğimiz Sandıklı’dan(Afyon) Ankara’ya dönerken direksiyonun başında fena uyku bastırdı.
Dışarı soğuk, içeri sıcak.
Arabada eşim, kızlarım ve torunum da var.
İçeri hava gelsin diye camı hafif açıyorum, içerdekiler hemen “üşüyoruz, çocuk hasta olacak” diyerek itiraz ediyorlar.
Sivrihisar’a yaklaşınca arabayı park alanına çektim ve bagajdan su bidonunu alarak buz gibi suyla elimi yüzümü yıkadım, biraz bekleyip hava aldım, uykum dağılır gibi oldu.
Sonra arabaya binip yine yola çıktık.
Polatlı’yı geçmiştik ve belki de Rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun aracının kaza yaptığı mevkie yakın bir yerde çenemim göğsüme vurmasıyla gözüm açıldı!
Uyuklamışım ki; başım aniden düşünce çenem göğsüme vurdu ve uyandım!
Üç şeritli yolda orta şeritte ilerlerken en sağ şeride geçtiğimi fark ettim.
Hız göstergesine baktım 100 civarındaydı!
Hangi arada en sağ şeride geçtim bilmiyorum ama en azından birkaç saniye gözlerim kapanmış olmalıydı.
Allah’tan yol düzdü; virajlı bir yer olsa mazallah!
O sırada yoldaki trafiğin fazla yoğun olmaması da bizim için bir şans olmalıydı.
Zira bir Tır’ın arkasından dalmak ya da başka bir araca arkadan bindirmek içten bile değildi!
Bu sebeple, bir kadirşinaslık olarak yolları çok şeritli bölünmüş yol haline getirmekle övünen hükümete ve özellikle Binali Yıldırım’a ailem adına teşekkür ediyorum.
En azından o mevkide yollar o kadar geniş ve düzgün ki; arabadakiler bile neden durup dururken sağ şeride geçtiğimi anlamadılar bile.
Bu sebeple eğer şimdi aile olarak hayattaysak bunda Ulaştırma eski bakanı olarak Binali Yıldırım’ın da payı vardır diye düşünüyorum!
Ebette öncelikle Allah korudu.
*
Sebebini bilmiyorum ama muhtemel ölüm nedenlerim arasında ikinci sıraya Bağırsak Kanseri’ni koyuyorum.
Bu konuda belki de etrafımda bağırsak kanserinden ölen birkaç tanıdık ve ahbabımın ölümünden duyduğum üzüntü etkili oluyor.
Bu konuda, biraz da düzensiz beslememe ve muhtemelen hijyen şartlarına uyulmayan ortamlarda hazırlanan yemekleri yemek zorunda kalmama sebep olan Müfettişlik görevinde bulunmamın da etkisi olabilir.
Zira Türkiye’nin hemen her noktasında bulundum, hatta Babadağ (Denizli) örneğinde olduğu gibi lokantası olmayan ilçeler bile gördüm.
Sağ olsun Müftüler olmasa aç bile kalabilirdik gittiğimiz yerlerde.
Gerçi canları sağ olsun, onlar da nerede salaş ve hijyen şartları kötü olan lokanta varsa oralara götürür veya oraları tavsiye ederlerdi.
Öyle ya; biz, ne de olsa Diyanet personeli idik, umumiyetle il ve ilçe yöneticilerinin de devam etmeleri sebebiyle hijyen şartlarına riayet eden lokantalara gidemezdik!
Çünkü oralar içkiliydi!
Din adamlarını içkili ortamlarda görenler yoksa ne derlerdi?!
Belki zaman zaman bana ızdırap veren hemoroidin de etkisi var bu konuda.
Şükürler olsun sonuncusunu iki sene önce yaptırdığım kolonoskopide bu konuda herhangi bir sıkıntı olmadığı söylendi; o sebeple şimdilik rahatım.

*
Kalp krizinin pek çok sebebi var ve maalesef herkesin olduğu gibi benim çevremde de kalp krizine yol açacak pek çok sebep var.
Düşünen insan için, ülkenin genel gidişatı bile başlı başına bir kalp krizi sebebi olabilir aslında.
*
Manyaklığın, psikopatlığın, cehaletin ve akıl fukaralığının kol gezdiği bir toplumda yaşıyoruz.
Adam trafikte yol verip vermeme yüzünden bile kavga çıkarıyor.
Düğünde rastgele havaya ateş eden psikopatlar var.
İçki, uyuşturucu, uçucu madde çekip kafayı bulduktan sonra insanların içine çıkanlar var.
Ayrıca etrafımızda bir sürü açık veya gizli deli var.
Bu sebeple, muhtemel ölüm nedenlerim arasında öldürülmeyi dördüncü sıraya koydum.
*
Nihayet son ölüm nedeni olarak yaşlanmaya bağlı çoklu organ yetmezliğini koyuyorum sıraya.
İtiraf edeyim ki; ilk sırada tercih edeceğim ölüm sebebi de bu son sıradakidir.
Rabbimin; hayırlı, sıhhatli, bereketli bir ömür nasip ettikten sonra, hiç kimseye yük olmadan, hiç kimseyi üzmeden, bendeki emanetini almasını isterim.
Uzun yaşamak isterim ama hiç kimseye de yük olmayı, özellikle yakınlarıma ezâ ve cefa çektirmeyi de istemem.
Gücüm kuvvetim yerindeyken tak diye öbür tarafa gitmeyi istiyorum.
Çok şey mi istiyorum yoksa.
İnnâ lillahi ve innâ ileyhi raciûn…

28 Ocak 2019
Ömer Sağlam

<p>
Yaş ilerledikçe nedense insan ölüme biraz daha yaklaştığını hissediyor.
Elbette yaşa bağlı olarak gerçekleşen tabii ölümden bahsediyorum.
Zaman zaman sizde de oluyor mu bilmem; ancak ben bazen "acaba hangi sebeple ve ne şekilde öleceğimi" düşünür ve bu nedenleri sıraya koyarım.
Bunlar; trafik kazası, bağırsak kanseri, kalp krizi, öldürülme ve yaşa bağlı çoklu organ yetmezliği, yani tabii ölüm olarak sıralanır beynimde.
Trafik kazasından korkarım ve bu sebeple trafik kazasını ölüm nedenleri arasında ilk sıraya koydum.
Üstelik geçtiğimiz Cuma günü bunu bir kez daha çok yakından hissettim ve çok korktum.
Kendim için değil de daha çok ailem için korktum elbette.
Geçtiğimiz hafta birkaç gün geçirdiğimiz Sandıklı'dan(Afyon) Ankara'ya dönerken direksiyonun başında fena uyku bastırdı.
Dışarı soğuk, içeri sıcak.
Arabada eşim, kızlarım ve torunum da var.
İçeri hava gelsin diye camı hafif açıyorum, içerdekiler hemen "üşüyoruz, çocuk hasta olacak" diyerek itiraz ediyorlar.
Sivrihisar'a yaklaşınca arabayı park alanına çektim ve bagajdan su bidonunu alarak buz gibi suyla elimi yüzümü yıkadım, biraz bekleyip hava aldım, uykum dağılır gibi oldu.
Sonra arabaya binip yine yola çıktık.
Polatlı'yı geçmiştik ve belki de Rahmetli Recep Yazıcıoğlu'nun aracının kaza yaptığı mevkie yakın bir yerde çenemim göğsüme vurmasıyla gözüm açıldı!
Uyuklamışım ki; başım aniden düşünce çenem göğsüme vurdu ve uyandım!
Üç şeritli yolda orta şeritte ilerlerken en sağ şeride geçtiğimi fark ettim.
Hız göstergesine baktım 100 civarındaydı!
Hangi arada en sağ şeride geçtim bilmiyorum ama en azından birkaç saniye gözlerim kapanmış olmalıydı.
Allah'tan yol düzdü; virajlı bir yer olsa mazallah!
O sırada yoldaki trafiğin fazla yoğun olmaması da bizim için bir şans olmalıydı.
Zira bir Tır'ın arkasından dalmak ya da başka bir araca arkadan bindirmek içten bile değildi!
Bu sebeple, bir kadirşinaslık olarak yolları çok şeritli bölünmüş yol haline getirmekle övünen hükümete ve özellikle Binali Yıldırım'a ailem adına teşekkür ediyorum.
En azından o mevkide yollar o kadar geniş ve düzgün ki; arabadakiler bile neden durup dururken sağ şeride geçtiğimi anlamadılar bile.
Bu sebeple eğer şimdi aile olarak hayattaysak bunda Ulaştırma eski bakanı olarak Binali Yıldırım'ın da payı vardır diye düşünüyorum!
Ebette öncelikle Allah korudu.
*
Sebebini bilmiyorum ama muhtemel ölüm nedenlerim arasında ikinci sıraya Bağırsak Kanseri'ni koyuyorum.
Bu konuda belki de etrafımda bağırsak kanserinden ölen birkaç tanıdık ve ahbabımın ölümünden duyduğum üzüntü etkili oluyor.
Bu konuda, biraz da düzensiz beslememe ve muhtemelen hijyen şartlarına uyulmayan ortamlarda hazırlanan yemekleri yemek zorunda kalmama sebep olan Müfettişlik görevinde bulunmamın da etkisi olabilir.
Zira Türkiye'nin hemen her noktasında bulundum, hatta Babadağ (Denizli) örneğinde olduğu gibi lokantası olmayan ilçeler bile gördüm.
Sağ olsun Müftüler olmasa aç bile kalabilirdik gittiğimiz yerlerde.
Gerçi canları sağ olsun, onlar da nerede salaş ve hijyen şartları kötü olan lokanta varsa oralara götürür veya oraları tavsiye ederlerdi.
Öyle ya; biz, ne de olsa Diyanet personeli idik, umumiyetle il ve ilçe yöneticilerinin de devam etmeleri sebebiyle hijyen şartlarına riayet eden lokantalara gidemezdik!
Çünkü oralar içkiliydi!
Din adamlarını içkili ortamlarda görenler yoksa ne derlerdi?!
Belki zaman zaman bana ızdırap veren hemoroidin de etkisi var bu konuda.
Şükürler olsun sonuncusunu iki sene önce yaptırdığım kolonoskopide bu konuda herhangi bir sıkıntı olmadığı söylendi; o sebeple şimdilik rahatım.</p>
<p>*
Kalp krizinin pek çok sebebi var ve maalesef herkesin olduğu gibi benim çevremde de kalp krizine yol açacak pek çok sebep var.
Düşünen insan için, ülkenin genel gidişatı bile başlı başına bir kalp krizi sebebi olabilir aslında.
*
Manyaklığın, psikopatlığın, cehaletin ve akıl fukaralığının kol gezdiği bir toplumda yaşıyoruz.
Adam trafikte yol verip vermeme yüzünden bile kavga çıkarıyor.
Düğünde rastgele havaya ateş eden psikopatlar var.
İçki, uyuşturucu, uçucu madde çekip kafayı bulduktan sonra insanların içine çıkanlar var.
Ayrıca etrafımızda bir sürü açık veya gizli deli var.
Bu sebeple, muhtemel ölüm nedenlerim arasında öldürülmeyi dördüncü sıraya koydum.
*
Nihayet son ölüm nedeni olarak yaşlanmaya bağlı çoklu organ yetmezliğini koyuyorum sıraya.
İtiraf edeyim ki; ilk sırada tercih edeceğim ölüm sebebi de bu son sıradakidir.
Rabbimin; hayırlı, sıhhatli, bereketli bir ömür nasip ettikten sonra, hiç kimseye yük olmadan, hiç kimseyi üzmeden, bendeki emanetini almasını isterim.
Uzun yaşamak isterim ama hiç kimseye de yük olmayı, özellikle yakınlarıma ezâ ve cefa çektirmeyi de istemem.
Gücüm kuvvetim yerindeyken tak diye öbür tarafa gitmeyi istiyorum.
Çok şey mi istiyorum yoksa.
İnnâ lillahi ve innâ ileyhi raciûn...</p>
<p>28 Ocak 2019
Ömer Sağlam</p> - kaza

Yorumlar

  1. Alperen avatarı
    Alperen

    Am

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir