Çin Komünist Partisi ve Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu Mao Zedong’un 1976’da ölümü uzun süren bir güç mücadelesini tetikledi.
Mao’nun “pamuk topu içinde bir iğne” ifadesiyle tanımladığı Deng Xiaoping, 74 yaşında Çin’in yeni lideri olduğunda kimse onun bir dönüşüme liderlik yapmasını beklemiyordu.
Ama O, “Zhìfu guangrong: Zengin Olmak Şan’dır” sloganı ile “Çin özellikli sosyalizmi” ve “Sosyalist piyasa ekonomisi ” olarak da bilinen Çin ekonomik reformunu geliştirdi.
Olağanüstü ekonomik yükselişi teşvik etti, Çin’i küresel pazarlara açtı ..
*
Çin 2019’da Komünist Devrimi’nin 70. yıldönümünde dikkate değer başarılarıyla gurur duyuyor.
1949’da fakir ve geride kalmış bir millet çarpıcı bir şekilde yükselmiştir, dünyadan saygı görüyor.
Bugün Çin ekonomisi, otuz yıl öncesinden 30 kat daha büyüktür.
Satın alma gücü paritesi açısından Amerika’dan da ileridedir.
*
Ne ki, Çin bugün dünyanın en büyük, en güçlü ve en uzun süre dayanan otokrasisidir.
Bu Çin’in Komünist Parti önceliğine giderek daha fazla odaklanan bir ülke olduğunu gösteriyor.
Ancak küreselleşmenin etkilerden kendisini eşzamanlı olarak izole etmeye çalışırken,
Küreselleştikce de öngörülemeyen siyasi şoklara karşı savunmasız kalıyor…
*
Bu paradoksla Çin, çeyrek asırlık olağanüstü bir ekonomik büyümenin ardından yeni bir belirsizlik dönemine girmiş görünüyor.
Çin’in yavaşlayan ekonomisi, aşırı istekli hırslarına karşı uluslararası jeopolitik engeller, tarifeler ve ticarî aksamalar beraberinde,
Başkan Xi Jinping’in iktidarda merkezileşmesi;
Ülkenin seçkinlerinde endişelere yol açıyor…
*
Çin bu yıl ayrıca Tiananmen katliamının da 30. yılını dönüyor.
Pekin Tiananmen Meydanı’nda Deng Xiaoping ve taraftarlarının demokrasi yanlısı göstericilere saldırısında en az 10 bin kişi hayatını kaybetmişti.
Katliam, Mao Zedong döneminden bu yana,
Hızlı bir sanayileşme ve kolektifleştirme yoluyla ülkeyi tarım ekonomisinden sosyalist bir topluma dönüştürmeyi amaçlayan Büyük İleri Atılım kampanyası,
Çin Devrimi’nin ruhunu yeniden canlandırmak için başlatılan ve kanla ıslanan Büyük Proleter Kültür Devrimi süreçlerinden sonra,
Çinlilerin hâlâ insanın özgür akla olan güvenini terk etmediği için gerçekleşmişti.
*
Çin, Tiananmen’den bu yana uzun bir yol kat etti.
Vatandaşları artık daha müreffehtir ama siyasi sistem her zaman olduğu gibi baskıcı olmaya devam ediyor.
196 milyar dolarlık iç güvenlik bütçesi ABD dışındaki diğer güçlerin savunma harcamalarından bile daha büyüktür.
Bugün Çin giderek artan baskıcı iç mekanizması, özgür ve açık bir toplumun refahı tahrip ettiği tezine dayalı Orwellian gözetim ve kontrol sistemi desteğiyle,
Etnik azınlıkları kendi vatanlarında kültürel olarak boğma amaçlı açık bir devlet stratejisi geliştirmiştir.
*
Komünist Partisinin bu stratejisi küçük ülkelerin haklarına, kendi vatandaşlarının haklarına yaptığı gibi çok az saygı göstermesine,
Giderek büyük Hint-Pasifik bölgesinde istikrarsızlığa yol açıyor.
Bunlara karşı bugünün Çin’lisi de katliamlardan, cadı avlarından ve devam eden aşırılıklardan Çin Komünist Partisini sorumlu tutuyor.
*
Devlet Başkanı Xi’ye göre Komünist Partisi Müslüman, Tibet ve Moğol kimliklerini sistematik olarak demografik değişime uğratmanın,
Çin’in sınırlarını uluslararası sulara genişletmenin ve ülkeyi dijital totaliter bir devlet haline getirmenin görevindedir.
Sovyetler Birliği hükümetinin rejim karşıtı unsurların hızla kovuşturulması ve toplumdan soyutlanması için kurduğu Gulag yargı ve infaz sistemi bugün tarihin çöp sepetindedir.
Fakat şimdi dünyanın en uzun ömürlü ve en güçlü otokrasisini yöneten Çin Komünist Partisi;
Özellikle müslüman Uygurların kimlikleri ortadan kaldırmak ve tüm toplulukların bakış açısını değiştirmek için tasarlanan,
Yüksek teknolojiye sahip ve bir milyondan fazla insan barındıran toplama kampları kurmuştur.
Kısa süre önce Hindistan’da yaşayan Tibetli Budizm lideri Dalai Lama, Çin’in baskısı nedeniyle Japonya hariç hiç bir Budist ülkenin kendisine giriş izni vermediğini açıklamıştı.
*
2018’de Çin ekonomisi yaklaşık otuz yılda en zayıf büyüme hızını kaydetti.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi yüzde 6,6 büyüme sağladı.
1994-2014 arasında genel ödemeler dengesinde artı değerin tadını çıkartan ve döviz rezervlerinin büyümesini sağlayan Çin’de şimdi sermaye ülkeden kaçıyor.
Net sermaye çıkışlarının durdurulamaz eğilimiyle karşı karşıya kalan Xi’nin hükümeti,
Ülkenin kırılgan finansal sistemini ve para birimini tutabilmek için döviz kontrollerini ve diğer sermaye kısıtlamalarını sıkılaştırmıştır.
Rejim, yalnızca son aylarda Yuan’ın uluslararası değerini artırmak için milyarlarca dolar kullanmış bulunuyor.
*
Çin’den yalnızca sermaye kaçmıyor.
Varlıklı Çinliler de denizaşırı yaşamayı tercih ediyor.
Bu sırada Çin’in iç zorlukları yeni dış faktörlerle birleşiyor.
Mesela Çin savaşçılığı ve propagandası giderek büyüyen bir uluslararası imaj sorunu oluşturuyor.
Çin ticaret, yatırım ve borç verme politikalarından, insan hakları siciline kadar bir çok konuda uluslararası baskılara maruz kalıyor.
Bir zaman önce Çin’in yükselişini arttırmaya yardımcı olan unsurlar şimdi bir bir tükeniyor.
*
ABD’nin ticaret ve jeopolitik cepheler üzerindeki baskısı Çin’deki belirsizliği artırıyor.
ABD-Çin ticaret savaşı hızlandığı sürece, sermaye rezervi 2014’teki 4 trilyon dolardan 3 trilyon dolara düşmüştür.
Emperyal proje “Kemer ve Yol” girişimi giderek artan sayıda ortak ülkenin direnciyle karşı karşıya kalıyor
Telekomünikasyon devi Huawei yeni nesil 5G kablosuz ağlara katılıma muhalif olması ve teknolojik casusluk ithamıyla uluslararası engelle karşı karşıya bulunuyor.
*
Üstelik yeniden yapılandırılan Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun;
Kara, hava ve denizdeki gücünün ve siber savaş odaklı stratejik destek gücü ağırlığının agresif bir gelişme göstermesi komşularını Çin’e yabancılaştırıyor.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun savunma gücü olmaktan uzaklaşması,
Çin’in statükosunun temelden değişimini, mesela Güney Çin Denizi’nde tanık olunan daha agresif bir Çin askeri yaklaşımını ön plana çıkarıyor.
Çin’in uluslararası kurallara aldırış etmeme konusundaki açık ihmali onun stratejik müttefiklerinden veya güvenilir güvenlik ortaklarından yoksun olduğu açıklıyor
Benzeri yabancılaşma Hint-Pasifik bölgesinde de yaşanıyor.
*
Bu noktada Devlet Başkanı Xi’nin ülkesinde istikrarı sağlamaya devam edeceği muhtemel görülüyor.
Ekonomik çalkantıyı sakinleştirmek için Çin Merkez Bankası sermaye çıkışlarını dengelemek üzere tüketim ve yatırımı artırmak için iç krediyi önemli ölçüde arttırmıştır.
Orta vadede, ABD’nin tarife baskılarının düşük kaliteli imalattan elektronik, otomobil, robotik ve yapay zeka gibi daha yüksek katma değerli sektörlere geçişini hızlandıracağı düşünülüyor.
Ancak Ekim 2017’de Çin’in yeni imparatorunun kendisini taçlandırması için onlarca yıllık kolektif liderlik sistemini sonlandıran Xi Jinping, artık yenilmez görünmüyor.
27.1 2019
Yazıları posta kutunda oku