Süper zenginler, girişimciler, liderler ve politikacılar Dünya Ekonomik Forumu’nun yıllık toplantısı için İsviçre’de Davos kayak merkezinde toplandı.
Yeni bir teknolojik ilerleme dalgasının yeni bir küreselleşme çağı başlattığı ve dördüncü sanayi devrimine girildiği fikri çerçevesinde,
Bu yılın temasını “Küreselleşme 4.0: Dördüncü Sanayi Devrimi Çağında Küresel Mimariyi Şekillendirmek” konusu oluşturuyor.
Katılımcılar bu konuyla ilgili ülkelerinde malların nasıl üretildiği, dağıtıldığı ve tüketildiği değişimlerine karşı nasıl bir mimariyi şekilleyeceklerini tartışıyorlar.
*
İlk sanayi devrimi, su ve buhar gücü kullanarak üretimin mekanizasyonu ile ilgiliydi.
İkincisi seri üretim için elektrik gücünü kullandı
Üçüncüsü elektronik ve bilgi teknolojisi kullanarak üretim otomasyonunu sağladı.
Süreçlerin her birinde insanların yaşam ve çalışma biçimleri değişti.
*
Dördüncü sanayi devrimini ise fiziksel ve dijital arasındaki çizgileri bulanıklaştıran teknolojilerin bir araya gelmesi karakterize ediyor.
Sadece dijitalleşmeye değil robotik, yapay zeka, büyük veri ve 3D baskı gibi yeni teknolojilerin entegrasyonuna dayanıyor.
*
Bunlar tamamen otomatik olan geleceğin fabrikaları ile birleşirken,
Üretim tüketiciler için daha yerel hale gelecek ve yeni tedarik zincirleri oluşturulacaktır.
Ama bir işçi olmak ötesinde insan olmanın tarihi anlayışı bir meydan okuma ile karşı karşıya kalacaktır…
*
Bu devrimin savunucuları, otomasyonun ve yapay zekanın insanların işlerini alacağı ve çalışma gereğini ortadan kaldıracağı vaadi sunuyor.
Aslında yüzyıllardır her sanayi devrimi öncesinde bu korkunç uyarılar düzenli olarak geliyor.
Ancak otomasyonun ve yapay zekanın sonuçlarından endişe duyulması kolay olsa da;
İnsanların bilgisayarların doğasına ve bunlarla nasıl etkileşime girdiğini gözden kaçırmamak gerekiyor.
*
Çünkü insana, teknoloji ile olan ilişkisinde her daim toplumsal tabiatı aracılık ediyor.
Hızlı teknolojik değişimin yaşandığı bir dünyada durum böyle olmaya devam edecektir.
Zorluk eğitim sistemini öğrencileri esnek, sezgisel ve yaratıcı olma yeteneğinin hayati öneme sahip olacağı bu gelecek için hazırlayacak şekilde yapılandırmaktır.
Böylece derin bir değişim geçiren küresel bir ekonomiyle ilgili becerilere sahip işgücü elde edilebilecektir.
*
Dijitalleştirme teknolojisi, üretim sistemlerinin entegre ve zeki olmasını sağlıyor.
Nitekim pek çok hükümet, mesela Almanya’nın Industrie 4.0 ve İngiltere’nin endüstriyel stratejisi gibi geleceğin fabrikalarını desteklemek üzere politikalar geliştiriyor.
Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu’nun Küreselleşme 4.0’a odaklanma tercihinin mantığı da,
Sanayide ve politika yapıcılar arasında üretim ve tüketimin potansiyel dönüşümü konusundaki tartışmalarla ilgilidir.
Tartışmalar mal üretimlerinin durmaksızın değişimiyle başlıyor…
*
İşte Joseph A. Schumpeter ( 1883-1950) Avusturyalı, temel ilgi alanı kapitalist endüstriyel toplumun gelişme sorunu olan bir iktisat profesörüdür.
” Kapitalist mekanizmayı çalıştıran ve çalışmasını devam ettiren;
Kapitalist teşebbüsün oluşturduğu yeni tüketim maddeleri, yeni üretim metotları, yeni ulaşım metotları, yeni pazarlar, yeni endüstriyel örgütlenme tipleridir.
Yeni milli pazarların veya dış piyasaların açılması el sanatları atölyelerinden, yoğun ve büyük işletmelere geçiş, kapitalist sistemi durmaksızın yenilenme havasında tutuyor.
Bütün bu unsurlar devamlı olarak eski faktörleri yok ediyor ve yenileri oluşturuyor.
Bu “Yaratıcı Yıkım Gelişimi” kapitalizmin temelidir. İster istemez her kapitalist teşebbüs er geç bu gelişime ayak uydurmak zorundadır ” diyor.
*
Schumpeter’in “Yaratıcı Yıkım Gelişimi” tezi giderek dördüncü sanayi devrimi fikrini haklı göstermek için kullanılıyor.
Bu tezle, Adam Smith’in kapitalizmin maliyetleri düşürmek ve rekabetçi bir pazardaki kârı artırmak için artan çabalardan değil,
Oyun değiştiren teknolojik dönüşümlerin peşinde olduğu savunuluyor…
*
Ancak Davos’ta bu teze odaklanmak, küresel ekonominin karşılaştığı sorunların çokluğu yüzünden şaşırtıcıdır.
Çevre, jeopolitik gerilimler , milliyetçilikteki artış ve göç krizleriyle ilgili yenilenen endişeler gözden kaçırılıyor.
Teknolojiye odaklanma tam olarak seçilmiştir, çünkü ilk bakışta apolitik ve tutarsızdır ve elbette herkes teknolojik gelişmelerden faydalanabilir.
Ancak Davos gündemi, bu yeni küreselleşme kavramını yeterince eleştirmiyor gibi görünüyor.
Bu vizyona karşı kaçınılmaz ilerlemeyi varsayıyor ve bunun arzu edilen bir gelecek olup olmadığını sorgulamıyor…
*
Nitekim Küreselleşme 4.0, küreselleşmenin kalıcı ve durdurulamaz bir güç olduğu varsayımına dayanıyor.
Dünya Ekonomik Forumu kurucusu K. Schwab, ” Küreselleşme 4.0’ın özünde küreselleşmenin ortadan kalkmayacağı anlayışı bulunuyor.
Çünkü küreselleşme ulusal dijital ve sanal sistemlerin bağlantısına ve bununla ilgili düşünce ve hizmet akışına bağlı olarak derinleşiyor” diyor.
Oysa bir taraftan da teknolojik milliyetçilik ve ticaret engellerinin artması küreselleşme ile ilgili endişelere yol açıyor…
*
Davos’ta dördüncü sanayi devriminin etkilerine de çok dikkat edilmiyor.
Dünya Ekonomik Forumu küresel gelir seviyelerini yükseltmek ve dünya çapında popülasyonlar için yaşam kalitesini artırmak potansiyelindedir.
Ancak hem teknolojik değişimlerin yıkıcı karakteriyle küreselleşmenin herkese eşit fayda sağlamaması,
Hem de küreselleşmenin şimdiye dek görülen etkilere aykırı bir biçime bürünmesi karşısında,
Şimdi Dünya Ekonomik Forumu özellikle işgücü piyasalarının bozulmasıyla daha büyük eşitsizlikler ortaya çıkabileceğini açıklamış bulunuyor.
*
Artan otomasyon, küresel ekonomideki iş yapısını kökten değiştirecektir.
Gelişmiş ekonomilerdeki sanayileşme, işsizlik ve yoksulluk dahil olmak üzere önemli zorluklar yaratmıştır.
Bunlar hala yeterince ele alınmamışken ya da dördüncü endüstri devrimine üçüncüden kalan bazı ciddi sorunlar çözülmeden girilirken,
“Yerinden edilen işçiler ne yapacaktır” sorusu Davos’taki tartışmacılara hiç de cazip gelmiyor…
*
Küreselleşme 4.0’ın savunucuları, daha çok sayıda yüksek vasıflı, yüksek ücretli işlerin oluşacağını iddia ediyorlar.
Bu kısmen doğrudur ancak dördüncü sanayi devrimini üretmekle suçlanan endüstriler;
Ülkeleri hükümetlerinrden STEM (Science, Technology, Engineering ve Math .- Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) konularında eğitim ve öğretimi arttırmaya yardım etmelerini istiyor.
Çünkü Davos gündemi, küresel büyümenin kapsayıcı ve sürdürülebilir olması gerektiğini belirtiyor.
Bunu sağlamak için STEM konularında eğitilmiş işgücü ile,
GSYİH büyümesine odaklanmak yerine refah, rahatlık ve açık, yerelleşmiş ekonomiler gerekiyor.
*
Bu yılın Davos toplantıları D. Trump, T.May ve E.Macron gibi liderlerin göze çarpmayan eksikliklerine rağmen fazla ilgi görmeme riskini de taşıyor.
İnsan, belki de Küresel Ekonomik Forum’un dayandığı ekonomik düşüncenin gelecekteki teknolojik değişimin zorluklarının üstesinden gelmek için kendi devrimine ihtiyacı vardır, diye düşünüyor…
*
Dünya yapay zeka, biyoteknoloji, robotik, 5G teknolojilerinde müthiş bir rekabetle muazzam gelişmeler yaşarken,
Türkiye Müslüman Kardeşler Teşkilatının hamisi Erdoğan’ın tahakkümündedir.
O çağdaş dünya insanlarının demokratik hukuk devletine giden zahmetli yoldan geçerken edindiği yaşam kültüründen ve demokratik geleneklerinden yoksundur.
Özgür Akıl ve Özgür Ruh’un anlamını dahi bilmiyor.
*
Bugün Kara Harp Okulu’da bir tanıtım töreninde konuşurken,
“Yapay zeka, her alanda dünyanın geleceğine damga vuracak yepyeni bir devrimdir.
Bu büyük değişim sürecini kontrollü şekilde yürütmemiz gerekiyor.
Gerekli hazırlığı yapmadan böyle bir değişim seline kapılmak bizi yeniden çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya getirecektir.
Ama teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, yapay zeka konusunda nereye varılırsa varılsın, insan her şeyin merkezinde olmaya devam edecektir. ” diyor.
*
Ancak Erdoğan, İngiliz fizikçi Stephen Hawking’in “Doğa kanunlarını açıklamak için Tanrı’ya gerek yoktur.
Bilim giderek dinin açıklama getirdiği sorulara cevap vermeye başladı.
Tanrı olabilir ama bilim bir yaratıcı olmadan da evrene açıklık getirebiliyor” ifadesine asla eğilim göstermiyor.
*
Bu noktada, Evren’in hayranlık uyandıran bilgileriyle donanımlı yetkin bir insan ve karşısında bilge, sonsuz, yaratıcı Tanrı tasavvuru; Harikulâde bir harmoni oluşturuyor.
Bu durumda kadınlı-erkekli yetkin ve özgür insanlar ülkelerinde hür, güvenli ve gönençlidirler ki;
*
Bu yüzden Mehmet Akif,
“O zaman vecd ile bin secde eder varsa, taşım, /Her cerihamda İlahî, boşanıp kanlı yaşım, /Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden naşım, /O zaman yükselerek Arş’a değer,belki başım” diyor…
25.1.2018
Yazıları posta kutunda oku