Hükumetin, yerli soğana baskın yaptığı günlerden, soğanı enflasyonun sorumlusu ilan ettiği günlere gelirken, soğan ithalatında ki gümrük vergisi Şubat sonuna kadar sıfırlandı.
Bu bahanenin ardından, arpanın, buğdayın, mısırın ve bakliyatın gümrüğünün sıfırlandığını da bekleyip göreceğiz.
‘’Milli Ekonominin Temeli Ziraattır’’ diyen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Atatürk Orman Çiftliği’ni kurduğunda, çalışmaların her aşamasında, üretilen her üründe, kurulan her sistemde ve alınan her makinenin üretime geçmesinde halkı dahil etmiştir.
Çitliğin işleyişinde birlik var, imece var, vatan sevgisi var, toprak sevgisi var, bereket var.
Tarımın, hayvancılığın, bağcılığın, doğanın, yeşilin her yerinde el ele vermiş Türk halkı var.
Kuruluş amaçlarının yanında bir de çalışma sistemi oluşturulmuş.
Ziraat Kolu; sebzecilik, Meyve çiftliği, Bağcılık ve Fidan işleriyle ilgileniyor.
Hayvancılık kolu; sığır, koyun, besi hayvanları, atçılık, arıcılık ve kümes hayvanları konusunda çalışıyor.
Endüstri Kolu; Pastörize süt fabrikası, yoğurt imalathanesi, fırın ve değirmen, bira fabrikası, şarap imalathanesi, deri fabrikası, demir eşya ve pulluk fabrikasının çalışmalarıyla ilgileniyor.
Ticaret ve Pazarlama Kolu; Marmara gazinosu, çiftlik lokantası, Ankara ve İstanbul’da çeşitli satış mağazaları ile oluşturulmuş.
Atatürk Orman Çiftliği’’n de kuruluşundan bir yıl sonra, 1926 yılında çok sayıda araç ve tohum makinaları kullanılmaya başlamış.
1930’ların başlarında bir çok atölye fabrikalara dönüştürülmüş. Çiftlik atölyelerinde ziraat makinelerinin üretiminin yanında bakım ve onarım için de teknik ekip yetiştirilmiş.
Çiftlikte bitkisel üretimde çok önemli gelişmeler kaydedilirken, ekilen buğday çeşitleri bir çok dış ülkede özellikle Anadolu yaylasına has bir buğday türü olan kundura buğdayı makarna üretimi için tercih ediliyordu.
Ağaçlandırma da bitkisel üretim kadar önemliydi. Bağcılık, sebzecilik, hayvancılık, endüstri, pazarlama, sosyal alan çalışmaları ve eğitim çalışmalarına kadar her şey düşünülmüştü ve sistemli bir şekilde işliyordu.
Ulu önderimiz, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kişisel çabaları ve imkanları ile ülke tarımına destek vermek ve çiftçiye öncülük etmek amacıyla kurulan ve ülke çapında yaygınlaştırılan, Atatürk Orman Çiftliği 11 Haziran 1937 tarihinde, ATATÜRK tarafından hazineye bağışlanmıştır.
Bu kadar sistemli, paylaşımlı bir kurumun bugün ne duruma geldiğini hepimiz biliyoruz.
1937 yılında hazineye bağışlanan çiftlikte yönetim değişikliği oldu. Önce Tarım Bakanlığı’na, daha sonra Devlet Üretme Çiftlikleri bünyesine katıldı.
24 Mart 1950 de çıkarılan bir yasa ile Atatürk Orman Çiftliği arazisinin satışının yapılması için yasa çıkarma zorunluluğu getirildi.
21 Haziran 2006 tarihinde, hem iktidar hem muhalefetin oylarıyla yasa çıkarıldı.
Atatürk Orman Çiftliği’’ nin, SİT statüsü, tarihi açıdan bir özellik ve nitelik taşımadığı gerekçesiyle 1.dereceden, 3.dereceye düşürülerek, yapılaşmaya açık duruma getirildi.
Bu karardan sonra çiftlik üzerindeki binlerce ağaç kesildi. Arazinin bir kısmı ABD büyük elçiliğine satıldı. Tarihi değeri bulunan Tekel Fabrikası yıkıldı.
Atatürk Orman Çiftliği, köy ve kent kültürünün emeği ile kurulmuştu.
Kıraç topraklardan umudunu kesenlerin umutlarının yeşerdiği bir çiftlik olmuştu.
Emekle, sevgiyle, milli birlikle, bağımsızlık ateşiyle kurulmuştu.
Halkla beraber, halkın sağlığı, halkın varlığı için çalışıyordu.
Atatürk Orman Çiftliği sadece bir çiftlik değildi, her bir çalışan için bir okuldu.
Üretirken eğitim alıyorlardı, üretilen her şey, yapılan her yenilik halkla paylaşılıyordu.
Tarımda modernleşme dayatmasıyla, Cumhuriyet varlığımızı elimizden aldılar.
Dünya da örneği az bulunan, Türk devriminin en güzel örneği olan Atatürk Orman Çiftliği’n den ne istediniz…