Hayatın olağan akışına aykırı! Hukukda böyle bir terim var. İşte 80 yaşına yaklaşmış bir sanatçının, Dünyanın en iyi korunan siyasetçilerinden birini ölümle tehdit etmesi biraz hayatın olağan akışına aykırı.
Elbette tehdit, şantaj, nefret söylemi, ırka, dine dayalı ayrımcılık suç olmalı. Hatta daha ileri götüreyim dokunmak suç olmalı. Eğer taraflardan birisi zarar görmüş ise ilk dokunan suçludur. Yıllardır kimseye dokunmamaya özen gösteririm ve yurtdışında bunca yıldır tanışmadığım insanlardan kimsenin bana dokunduğunu da hatırlamıyorum.
Burada gözüken o ki Metin Akpınar bazılarının tehdit olarak gördüğü sözleri organize bir suç örgütünün sözcüsü olarak veya tehdit kastı ile söylememiştir. Yaşını başını almış bir sanatçı duyarlılığı ile söylenmiş sözlerdir. Tehdit, ırkçılık, dincilik! (evet ırk ayrımı yapmak suç ise, din ayrımı yapmak neden suç olmasın), nefret söylemi gibi öğeler içermedikçe ağızdan çıkan bir kaç sözün cezası ne olabilir ki? Bunu kullanarak insanların konuşma ve seyahat özgürlüklerine sınır getirmek, korku yaymak ülkenin ilerlemesine sebep olabilecek mevzuların da fikir aşamasında yok olup gitmesine sebep olur. Düşünsenize kimse artık fikrini sosyal medyada beyan etmek istemiyor. Konuşabilmek sadece siyasetci dokunulmazlığına kaldı. Medyada yazabilmek devletin söylediğini yazarak mümkün ancak. Milyarlarca lira değerindeki ana akım medya ile boy ölçüşebilen tek kişilik dev sosyal medya fenomenleri kazara iktidara dil uzatırlarsa yok ediliyorlar. Salt magazin, eğlence ya da hükümet kaynaklı habercilik yapmak zorundalar.
En üst kademeden dile getirildiği gibi (Cumhurbaşkanlığı sözcüsü) aslında Metin Akpınar’ın suçu sanatçılıkta kalmayıp siyasete bulaşması olmuştur. Bu da ortada aslında bir suç olmadığının itirafıdır. O zaman bu gözaltı şovu nedendir? Hem cumhurbaşkanı değilmidir yıllardır hakim ve benzeri kamu görevlilerinin din ve siyaseten taraf olduklarını belirtebilmeleri gerektiğini, bunun yaptıkları işleri bozmayacağını söyleyen. Yani iktidardan yana her kesim siyasi görüşünü belirtebilir ama muhalefet olanlar kendi işini yapsınlar anlayışı “padişahım çok yaşa” zamanlarını hatırlatıyor.
Bir başka husus da evet ayrımcılık, tehdit, nefret suç olmalı ama maksadı vatandaşı korumak olmalıdır. Kamu kaynaklarını kullanabilme hakkına sahip birisinin “cezanı çekeceksin” demesi de bazı bakış açılarından tehdit sayılabilir. Veya minarelerin süngüye benzetilmesini tehdit olarak algılayacak kişiler çıkabilir. Odaklanılması gereken erişilemez, tartışılamaz, sorgulanamaz ilahi, temsili bir güç yaratmak değil özgür, onurlu, eşit vatandaşlar yaratmak olmalıdır.
Güzel günlere