SİVİL İTAATSİZLİK: NİSAN 2017 SİVİL İTAATSİZLİK EYLEMİ TÜRKİYE’DE BAŞARIYA ULAŞABİLİR Mİ?
Onur Dikmeci
- yüzyılın sonunda siyaset bilimi ve toplum biliminin yepyeni bir ilgi alanı oluşmuştu. Henry David Thoreau tarafından açıklanan kuram sivil itaatsizlikti. O günden bugüne özellikle postmodern toplum tipinde sivil itaatsizlik eylemleri sıkça görüldü. Bu eylemler neticesinde bazen istenilen siyasi ve ekonomik operasyonlar geliştirilirken bazen ise neticesiz kalan olaylar yığınına toplumlar yakinen tanıklık ettiler. Literatüre kazandırıldığından itibaren sivil itaatsizlik gelişim seyri incelendiğinde şu gibi temel özellikleri içerdiği görülür;
.Sivil itaatsizlik eylemleri genellikle gayrı yasal olmakla birlikte kesinlikle legal olayları ilke edinmiştir
.Sivil itaatsizlik eylemleri hakim otoriteye karşı geliştirilir
.Sivil itaatsizlik eylemlerinin adından da anlaşılacağı üzere, sivil, silahsız ve toplumun her kesiminden insanları kapsayan geniş tabanlı bir pratik olması amaçlanmıştır
.Sivil itaatsizlik eylemleri programlı veya programsız seyredebilir
.Genellikle sivil itaatsizlik eylemleri, talep edilen hususlar karşılanana kadar devam ettirilir
.Sivil itaatsizlik eylemleri çok çeşitlidir. Yürüyüşler, sessiz protestolar, oturma eylemleri, aynı saatlerde başlayan ve biten etkinlikler hatta vergi ödememe gibi çok çeşitli yöntemleri içerebilir
.Sivil itaatsizlik eylemlerinin süreleri uzadıkça illegal unsurların eylemlere sızma ihtimali doğar ve bu durum şiddet gibi sivil itaatsizliğin doğasına aykırı bir fiiliyatın belirmesine yol açar
.Sivil itaatsizlik eylemlerinin genellikle dış yönlendirmeli yönleri bulunmaktadır
.Profesyonel sivil itaatsizlikçiler özel olarak istihbarat kurumları tarafından yetiştirilmektedir
.Sivil itaatsizlik eylemlerine karşı pekçok ülke ulusal güvenlik kurullarınca tedbirler geliştirilmeye çalışılmaktadır
Bu temel hususların ardından dünyada şimdiye kadar binlerce sivil itaatsizlik eylemi yaşanmıştır ve yaşanmaya devam edecektir. İlginç olan bazı örnekleri incelemek yerinde olacaktır;
Duran Adam Eylemi: 2013 İstanbul Gezi Parkı protestoları sırasında çok ilginç bir tepki medyaya yansıdı. Planlı olup olmadığı bilinmeyen bir şekilde Atatürk Kültür Merkezi karşısında bir şahıs kıpırdamadan, konuşmadan ve sadece binaya bakarak beklemeye başladı. Yaklaşık iki saat sonra insanlar bu eylemi fark etti ve onlarda iştirak etti. Genel kolluk bu protesto biçimine alışkın değilken müdahale edip etmeme konusunda kararsız kaldı ve tarihin en ilginç sivil itaatsizlik eylemlerinden birine tanıklık edinilmiş olundu.
Tuz Yürüyüşü: İngiltere’nin Hindistan’a uyguladığı tuz yasasına karşı Mahatma Gandhi baş kaldırdı ve tuz yapmak için denize yürümeyi teklif etti. İlk başta 80 kişiyle başlayan ve önemsiz gibi görülen eylem kısa sürede 12.000’den fazla destekçiyle devam etti. Nihayetinde tuz yürüyüşü Hindistan’ın hürriyetine zemin hazırlamış oldu.
Lale Devrimi: Kırgızistan’da halk kitlelerin katılımıyla gerçekleştirilen eylemler neticesinde devlet başkanı Askar Akayev ülkeyi terk etmek durumunda kaldı ve yönetim değişti.
15 Temmuz 2016: 15 Temmuz Türkiye askeri kalkışması sırasında meydanlara çıkan halk zırhlı araçların önlerinde durarak meydan okudular ve darbe girişiminde bulunmak isteyen personelin direncini kırdılar. Bu eylem dünyanın en ilginç ve ülke bütünlüğünden yana sivil itaatsizliğiydi ve kanımızca siyaset bilimi, sosyoloji literatüründe bu şekilde yer alacaktı.
Özellikle renkli devrimler esnasında sivil itaatsizlik eylemleri görülmekle birlikte dış ülkelerin medya grupları ve finans oligarkları bu eylemlere doğrudan müdahil olma tavrı göstermektedir.
Türkiye’de 16 Nisan 2017 referandum oylamalarından sonra başlatılmaya çalışılan sivil itaatsizlik eylemleri başarılı olabilir mi? Bu eylemler yakın Türk siyasi tarihinin en kapsamlı sivil itaatsizlik eylemi olan Gezi Olayları ile mukayese edilmektedir. Nisan 2017 Sivil İtaatsizlik eylemlerinin özellikleri şu şekilde vurgulanabilir:
.Eylemlere geniş tabanlı katılım isteği doğmamıştır
.Referandum sonucuna muhalif olan pekçok kişi dahi eylemleri doğru bulmamışlardır
.Eylemlerde Türk Bayrağı gibi kapsayıcı bir sembol kullanılmamıştır bu da eylemlere farklı mahiyetler yüklenmesini kolaylaştırmıştır
.Eylemlerin ideolojik manalı oldukları yönünde kamuoyu nezdinde intibah uyanmıştır
.Eylemlere liderlik edebilecek organizasyon ya da aktör bulunmamaktadır. Eylemler sahipsiz kalmıştır
.Eylemlerin cılızlığı sebebiyle dış kamuoyu desteği neredeyse sağlanamamıştır bu da evrensel tepkileri içeren bir sivil itaatsizlik eylemi ihtimalini ortadan kaldırmıştır
.Referandum neticesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürülme seçeneğinin dillendirilmesi bu eylemleri daha da marjinalleştirmiştir.
Netice itibariyle Nisan 2017 sivil itaatsizlik eylemlerinin başarıya ulaşmaları mümkün değildir. Zaten istenilen netice hususunda da ihtilaf vardır. Seçim yenilenmesinden, iktidarın istifa etmesine ya da yeni sistemin tamamiyle rafa kaldırılmasına kadar söylem ve fikir birliği olmayan bir kargaşa söz konusudur.
Ayrıca 2013’den itibaren sivil itaatsizlik eylemleri Kırmızı Kitap kapsamına alınmıştır. Bu da devletin artık bu gibi eylemlere daha hazırlıklı olabileceğini işaret etmektedir. Nisan 2017 sivil itaatsizlik eylemleri başarıya ulaşamasa da önümüzdeki süreçte yeni konular ile alakalı yeni eylemler görülebilecektir. Burada hayati önemli husus itaatsizlikte bulunan kitlelerin karşılarına irili ufaklı başka grupların çıkartılmalarının kesinlikle desteklenmemeleri gerektiği, istihbarat ve genel kolluk birimleriyle eylemlerin kontrol altına alınmaya çalışılması idrak edilmelidir. Çünkü çatışan grupların dindirilmesi her zaman silahlı ve organize bir gücün sahaya davet edilmeleriyle mümkündür. Bu da sıkıyönetim hatta darbe gibi neticeleri doğurabilir.
Onur Dikmeci