ÖZELLEŞTİRMELER hakkında sürekli yazılıp konuşuldu, eleştirildi, imza toplandı, karşı çıkıldı ve tüm bunlar olurken, özelleştirilen kurumların işlevlerinin, daha modern ve daha verimli olduğunu düşünenler de oldu.
Özelleştirmelerin hızlanmasıyla birlikte özellikle tarım alanında olmak üzere, bir çok alanda hem üretimden uzaklaştırıldık, hem de örgütlü olma gücümüzü kaybettik. Bu özelleştirilen, kurumların varlığı özellikle tarım ve hayvancılıkta bize neler sağlıyordu ve neler kaybettik.
Tarımsal KİT’ler tarımda verimliliği arttırıyordu.
Kırsal kesimin, fiziki yapısından, kültürel yaşamına kadar bir çok alanda katkı sağladılar.
Köylülüğü ağalık sisteminden kurtarmaya çalıştılar.
Ulusal bütünlüğü korumak adına güç oluşturdular.
Bu kurumların varlığı ile bu önemli katkılar olurken 24 Ocak kararlarıyla, KİT’lerin acilen özelleştirilmesi gerekiyordu ve bu kararla birlikte, zarar etmeleri için de her şey yapıldı.
SEK özelleştirildiğinde: üreticinin süt fiyatları sanayicinin denetimine girdi, hayvancılığı bitirmek için bu yetmedi Et Balık Kurumu ’da kapatıldı.
YEMSAN özelleştirildiğinde; Hayvancılık yara aldı, hayvan üreticisi yoksullaştı, gübrede dış alım yükseldi, canlı hayvan ve et alımında dışa bağlandık.
TEKEL özelleştirildiğinde; tütün üreticileri yoksullaştı, fiyatları yabancılar belirlemeye başladı, yabancı sigara ve içkide dış alım hızlandı.
KÖY HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ özelleştirildiğinde; Kırsal kesime merkez yönetim tarafından getirilen görevler de özelleştirildi. Ulusal bütünlük yerine yerelcilik boy gösterdi ve devlet –halk birliği yaralar aldı.
TÜRKİYE ZİRAİ DONATIM KURUMU özelleştirildiğinde; Tarımsal girdilerin fiyatı arttı, tarımsal etkinlik vurguncuların eline geçti.
TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ özelleştirildiğinde; Hazineden aktarılan kaynaklar, Ziraat Bankası’nın da özelleştirilmesiyle kesilmiş oldu. Dolayısıyla banka kooperatif ortaklarına yeterince kredi veremez oldu.
DEVLET SU İŞLERİ özelleştirildiğinde; Çiftçileri desteklemekten uzaklaştırıldı.
TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ özelleştirildiğinde; Ülkemizin tahıl üretimi olumsuz etkilendi ve tahılda dış alımcı bir ülke olduk. Özellikle makarnalık buğdayda tamamen dışa bağlandık.
TARIM İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRÜLÜĞÜ özelleştirildiğinde; bir çok tarım işletmesi, 30 yıllığına kiraya verilerek elden çıkarıldı.
ŞEKER FABRİKALARI kapatılarak, Pancar Kooperatifleri ve pancar üreticisi bitirildi. Bir yandan bunlar yapılırken, diğer yandan CARGILL ve benzeri şirketlere her türlü fırsat verildi. Nişasta bazlı şekerin verdiği zararları yazmaya bile gerek yok. Sessizce ve topluca zehirleniyoruz.
Bu işletmelerin elden çıkarılıp zarar etmeleri için her yol denendi. İlk başta Acıpayam, Çiçekdağı, Gelemen, İnanlı, Gökçeada, Ardahan, Hafik, Boztepe ve Kazova Tarım İşletmeleri özel sektöre kiralandılar ya da kapatıldılar.
Tarım İşletmeleri’nin devreden çıkarılmasıyla Türk çiftçisi, tohum ve damızlık açısından da dışa bağımlı duruma getirilmiş oldu.
Tarım üretiminde çiftçilere ödenen Doğrudan Gelir Desteği uygulaması aslında köylünün üretimden kopmasına neden olmuştur. Yani üretime verilen destek yerine tapusunu getirene doğrudan gelir desteği verilmesine yol açmıştır. Bunun devamında ülkemiz, dışarıdan tarım ürünleri alır duruma getirildi. Kırsal kesim yoksullaşırken, kente göçler hızlandı.
Daha sonra Doğrudan Gelir Desteği uygulamasından vazgeçildi. Tarıma ve hayvancılığa dair diğer planların hayata geçmesi gerekiyordu. Hızla bu planlarını uygulamaya başladılar ve bugün de tohumlarımız üzerinden devam ediyor.
Tarım desteklerinde taahhütler yerine getirilmediği gibi, çiftçinin bankalardan kullanıp ödeyemediği takipteki kredi miktarı hızla arttı.
Tarım sektörünü zora sokan politikalar sonucunda tahıl ekim alanlarımızda da ciddi daralmalar yaşanmaktadır.
Yapılan her bir ithalat tarımsal üretimimizi zora sokmaktadır.
Ülke olarak her konuda kendimize yeterliliğimizi korumak zorundayız.
Umutsuz değiliz, çünkü asla özelleştiremeyecekleri üreticilerimiz var, köylülerimiz var, milletimiz var.
Satılan, özelleştirilen KİT’lerin, Fabrikaların hepsi kurulur, hepsi üretime geçer, hepsi ülkenin dört bir yanına dağılır.
Yeter ki Milli Bilincimiz Özelleşmesin.
Türkiye’nin ilk şekeri
Kaynak//TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANI