ABD Başkanı D.Trump, seçim kampanyası ve iktidarının ilk günlerinde B. Obama dönemindeki dış politikayı eleştirmek için ısrarla,
B. Obama’yı “IŞİD’in kurucusu ve Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ı da “IŞİD’in kurucu ortağı” diye tanımladı.
*
İki gün önce Dışişleri Bakanı M.Pompeo, Mısır/ Kahire’de Trump’ın “Anti-Obama Ortadoğu Manifestosu”nu sundu.
Pompeo, B. Obama’nın Ortadoğu politikalarına ağır eleştiriler yöneltti.
Obama’yı Arap Baharı ayaklanmalarının yol açtığı zorluklarla yüz yüze geldiğinde saf ve ürkek davranmakla suçladı…
*
Pompeo,Müslüman Kardeşler destekli M. Morsi’yi deviren Mısır Cumhurbaşkanı A.el-Sisi’nin davetinde,
Başkan Obama’nın 2009’da Kahire’deki “yeni bir başlangıç” temalı konuşmasında,
11 Eylül felaketine yol açan ve ABD’nin özellikle Ortadoğu’daki ideallerini terk etmeye zorlayan,
Radikal İslamcı terörizmin ideolojiden kaynaklanmadığını söylemesinin vahim sonuçlar yarattığını söyledi.
Ülkesinin Suriye’den asker çekme kararına rağmen, IŞİD tehdidini tamamen ortadan kaldırmaya kararlı olduğunu belirtti.
*
Trump yönetiminin İran’a karşı antipatisiyle ilgili olarak, ABD’nin İran’ı Suriye’den çıkaracağını açıkladı.
Tahran’a yönelik düşmanlığın İran’ın demokrasi olmadığı gerçeğinden değil, İran liderliğinin teokratlardan ibaret olmasından kaynaklandığını,
Bu noktada Türkiye’de Erdoğan yönetiminin de Tahran’da biraz daha demokratik ve daha az teokratik bir yapıda İran’ın yumuşak bir versiyonu olduğunu söyledi.
“Ancak bu algılanan göreceli ölçme sorun olabilir. Eski bir Beyaz Saray yetkilisi, ‘Türkiye dünyanın en tehlikeli ülkesidir’ diyor ” dedi!
*
Pompeo, Obama’yı ayrıca Lübnan’daki İran destekli Hizbullah hareketinin büyümesini İsrail’in güvenliği pahasına görmezden gelmekle,
Yemen’de de İran destekli isyancıları püskürtmede yeteri kadar çaba göstermemekle eleştirdi…
*
Ama Trump’ın başkan seçilmesinden bu yana tüm bunların değişmekte olduğunu belirtti.
“Şimdi yeni bir başlangıç yaşanıyor. Sadece 24 ayda ABD Başkan Trump yönetimi altında geleneksel rolünü yeniden tesis etti.
Hatalarımızdan ders çıkardık. Sesimizi yeniden keşfettik. İlişkilerimizi yeniden inşa ettik. Düşmanlarımızın düzmece açılımlarını reddettik ” diye konuştu…
*
Gerçekten, Başkan D.Trump, yeni bir emperyalist çağa geçmenin kararlılığını gösteriyor.
ABD emperyalizmine ait tekellerin ve mali sermayenin egemenlik kurmak için bolca sermaye ihracı yaptığı,
Bundan faydalanan ülkelerin dünyayı uluslararası tröstler arasında paylaştığı,
Yerkürenin en büyük kapitalist güçler arasında bölüşümünün tamamlandığı mevcut durumu değiştirmeyi hedefliyor.
*
Bu yüzden, hem gelişmiş ve istikrarlı ülkelerin hem de emperyal küreselleşmeyle henüz bütünleşmemiş istikrarsız devletlerin,
Yeniden ABD ekonomisine yatırım yapmasını sağlamayı öngörüyor.
Pentagon ve CIA’ yı Ulusal Savunmaya geri getiriyor.
Belki bir revizyona tabi tutmak üzere uluslararası ticaret anlaşmalarından geri çekiliyor.
Eski düzeni belirleyen hükümetler arası yapıları tasfiye ediyor.
Nitekim bu başlıklarda büyük tartışmalara neden olan Ticaret Savaşları’nı yürütüyor…
*
D.Trump, İsrail-Filistin Barış Anlaşmasını gerçekleştirmek için Ortadoğu’da da büyük çaplı operasyonlar düzenliyor.
Bu çerçevede İsrail, “Suudi Arabistan ve Sünni Arap Dünyası” ile ilişkileri geliştirmiştir, onların desteğiyle Filistinlilerle kapsamlı bir barış anlaşması amaçlanıyor.
Ancak barış anlaşmasının kuralları öncelikle Washington ile Tahran arasında nükleer güç üzerine yapılacak olan uluslararası anlaşmalarda belirlenecektir.
Bu yüzden siyasi olarak; Körfez ülkelerinin demokratikleşmesine: İran rejiminin tasfiye edilmesine: İran’ın devrim ihracından vazgeçmesine: Kürdistan oluşturarak hem İran’ın hem Türkiye’nin, hem de Irak’ı zayıf düşürülmesine: Suudi Arabistan, Yemen, belki Umman ve BAE’nin de dahil olduğu bir federasyon kurmaya,
Ekonomik olarak; Rubülhali Çölü petrol yataklarını sonuna kadar kullanmaya: Etiyopya’nın doğusunda ve bu ülkenin kontrolünde yer alan Ogaden petrol yataklarını işletmeye: Aden Körfezini kontrol etmeye: Cibuti’yle Yemen arasında bir köprü oluşturmaya,
Nihayet Türkiye’yi oyundan dışlayarak, bölgeyi kontrol altına almak konularına çaba sarfediliyor…
*
Mayıs 2017’de Başkan Trump, İslamcı Cihad Örgütleri ve İslamcı ideolojiyle mücadele etmek üzere Riyad’da, Suudi Arabistan önderliğinde 50 Arap ülkesiyle aldığı;
Katar’ın İŞİD’le yaptığı işbirliğine son vermek, İŞİD çevresinde bir araya gelen İslamcı Cihad güçlerini finanse etmekten,örgütlemek ve silahlandırmaktan alıkonulması:
Cihadçılarla mücadelenin onları kuşatıp, kaçmalarına imkan vermeden yok etmeye dayanan bir stratejiyle yürütülmesi :
Bölgedeki tüm ülkelerin aşırılıkları atmak amacını paylaşan bir uluslar birliği haline gelmelerinin sağlanması :
Mısır, El Ezher Üniversitesinin tüm aşırılık ideolojilerini görme ve sınırlama rolü eşliğinde İslam’ın doğru öğretilerini yayma konusunda lider ülke olması :
Suudi liderliğinde İran’a karşı bir Sünni-Arap askeri koalisyon oluşturma planını desteklenmesi,
Türkiye’nin cihadçilara ideolojik desteğini kesilmesi kararları hâlâ yürütülüyor…
*
Dışişleri Bakanı Pompeo, Başkan Trump’ın ABD’nin geleneksel rolünde “Yeni bir başlangıç” vizyonu doğrultusunda Kahire’de temaslarını sürdürürken,
Ulusal Güvenlik Danışmanı J.Bolton’da, Ankara Aksaray’da ki temaslarını henüz sonlandırmıştı.
Bolton, Ankara ziyareti sırasında ABD kuvvetlerinin kuzey Suriye’den çekilme planları hakkında herhangi bir ayrıntı vermedi.
Ama Türk yetkililere resmi olmayan beş maddelik bir diplomatik belge verildi.
*
ABD Belgesinde;
1- Kuzeydoğu Suriye’deki İŞİD karşıtı güçlerinin geri çekilmesinin bilinçli, düzenli ve güçlü bir şekilde olacağı yinelendi.
2- ABD, İŞİD bakiyesini yenmeyi ve geri çekilme süresi boyunca İŞİD hedeflerine zarar vermeye devam etmeyi taahhüt etti.
3- YPG konusunda Türkiye’nin güvenlik endişelerinin müzakare etmek istediği bildirildi.
4- Suriye yol haritası, İran’ın desteklediği kuvvetlerin çekilmesi ve Suriye’de siyasi bir çözüm izleneceği bir süreç olarak açıklandı.
5- YPG liderliğinde Suriye Demokratik Güçleri’nin elinde bulunan ve “Yabancı Teröristler” olarak tanımlanan İŞİD militanlarının serbest bırakılmasının kabul edilemez olduğu bildirildi.
*
Türkiye hâlâ Kuzey Suriye Fırat’ın doğusunda bulunan YPG liderliğinde Suriye Demokratik Güçleri’ne operasyon düzenlemekle tehdit ediyor.
Ama ABD’li yetkililer Ankara’daki toplantıda Türk yetkililerle,
ABD kuvvetleri Suriye’de kalırken YPG hedeflerine karşı askeri operasyonlarda bulunmama konusunda anlaşmaya varıldığını bildiriyor.
Kahire’de Dışişleri Bakanı M.Pompeo ise Trump’ın kararının açık olduğunu,
Ama Türkiye’nin Suriye Kürtlerine yönelik tehditlerinin ortadan kalkmayacağını,
Türkiye ile askeri düzeydeki görüşmelerin devam edeceğini söylüyor…
*
Erdoğan’ın İsrail-Filistin Barışını engelleyecek her türlü girişimden uzak durması gerekiyor.
Aksi takdirde Suriye Devlet Başkanı B. Esad;
“Recep Tayyip Erdoğan, şahsi çıkarları için ülkesinin tümünü feda eder.
Çok şey satın alıp satarak Arap ve İslam arenasında kendisine yer bulmaya çalıştı.
Efendilerinin kendisine biçtikleri rolü aşıp, kendisine izin verilenin çok ötesine gitti.
Bu rolden geri adım atması gerekiyordu ama Suriye’nin rolünde ısrar etmesi sıkıntı yarattı.
Bu nedenle Suriye davası, o’nun için siyasi açıdan sıkıntı yaratan ölüm kalım meselesi haline geldi” söyleminde haklı çıkacaktır…
13. 1.2019
Yazıları posta kutunda oku