Günümüzden 5000 sene, İslamiyet’ten 3600 sene önce yaşamış Sümerlerin de tıpkı İslam Dini’nde olduğu gibi “İnsanın çamurdan yaratıldığına” inandıklarından(1) hareketle bizim, “Biz işte bunun için İslam orijinal din değildir diyoruz” önermemize celallenen bir vatandaş yapmış olduğu yorumda diyor ki:
“Ömer bey; İslam orijinal bir din değildir demekle kastın nedir bilemiyorum, sapık fikir ve düşüncelerinden dolayı seni takip ve arkadaşlığımdan çıkarıyorum, insanın kafasını karıştırmaya ve bulandırmaya birebirsin…”
Ben sapık değilim de görüldüğü gibi vatandaş hem cahil, hem de tahammülsüz. Vereceğim cevabı beklemeden kaçıp gitmiş sayfamdan ve muhtemelen güneşten korkan yarasalar gibi sığınmış yine kendi mağarasına. İhtimaldir ki; “İslam orijinal değildir” ifadesini, “Kur’an Tanrı kelamı değildir” şeklinde anlamış. Bu kadar celallenmesi ondan dini bütün(!) vatandaşın. Üstüne üstlük bir de “Seni arkadaşlığımdan çıkarıyorum” şeklinde hava atmaz mı? Sanki ben ona arkadaşlık teklifinde bulunmuşum da o da beni lütfen kabul etmiş! Tanımam etmem oysa…
Bu vatandaş gibi düşünenleri aydınlatmak bakımından belirtelim ki:
“İslam Orijinal Din Değildir” den maksat; İslam, kendisinden önceki Tevhit dinlerini onarmak ve onların eksiklerini tamamlamak için gönderilmiştir demektir. Zira Allah’ın dini tektir. Allah, Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlerine aynı dini göndermiş ve aynı hükümleri insanlara tebliğ etmelerini söylemiştir. Belki değişen şartlara, insanlığın ulaştığı medeniyet seviyesine, insanlar arasındaki ilişkilerin almış olduğu yeni şekle, mesela insanların milletleşme ve devletleşme sürecine girmelerine paralel olarak yeni düzenlemeler getirme ihtiyacı duymuştur ama dininin özünü ve esasını hiç değiştirmemiştir demektir.
Kur’an’da bazı peygamberlere geniş kapsamlı kitap yerine “Suhuf”, yani günümüzde “Broşür” veya “Kitapçık” diyebileceğimiz ilahi metinlerin gönderildiğinden bahsedilmekle birlikte, hangi peygambere kaç sayfa kitap gönderildiği belirtilmemektedir(2). Bunun yanında, Kur’an’da, başlı başına mufassal bir kitap olduğu kabul edilen Tevrat için de “Suhuf” tabirinin kullanıldığını görüyoruz(3).
Özetle; Kur’an, bize bilinen 4 kutsal kitap (ki; bunlar Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an’dır) dışında da bazı peygamberlere daha dar kapsamlı kitap(çık)lar gönderildiğini haber vermektedir. Ebû Zer rivayeti olduğu söylenen ve Hz. Peygamber’e isnat edilen bir hadise göre; Hz. Peygamber 104 kitap gönderildiğini beyan ettikten sonra, “Şit’e 50 sayfa, İdris’e 30 sayfa, İbrahim’e 10 sayfa, Musa’ya Tevrat’tan önce 10 sayfa ve Tevrat gönderildiğini” söylemiştir. Ayrıca İmam Fahrettin Razi tefsirinde de Hz. Adem’e 10 sayfalık bir metin gönderildiği söylenmektedir(4).
Ayrıca; Adem’e 10 sayfa, Şit’e 50 sayfa, İdris’e 30 sayfa, İbrahim’e 10 sayfa kitap gönderildiği, İslam Uleması arasında genel kabul görmüş bir tespit (ya da iddia) olarak birçok kaynakta zikredilmektedir.
Bu bilgileri, yani Kur’an’da bahsi geçen Suhufların bunlar olduğunu ve verilen sayfa sayılarının doğru olduğunu kabul edecek olursak; Allah, değişen şartlara, insanların sayısına, insanlar arasındaki ilişkilerin boyutuna, karmaşıklığına, buna bağlı olarak insanların karşılaştığı problemlerin durumuna ve sapıtma derecelerine bağlı olarak emirlerini ve yasaklarını arttırmış veya azaltmıştır. Ancak dinin esasını hiçbir zaman değiştirmemiştir. Öte yandan Allah, Kur’an’da her kavme peygamber gönderdiğini tekrar tekrar bize haber vermektedir(5).
Bu anlamda insanların topraktan ya da çamurdan yaratıldığına inanan Sümerlere de bir peygamberin gönderildiği muhakkaktır ki; putperestlerle mücadele eden Hz. İbrahim’in ve oğulları Hz. İsmail ve Hz. İshak ile ondan sonra gelen Hz. Yakup ve Hz. Yusuf gibi peygamberlerin Sümerliler ve sonrasında yaşadıkları kabul gören bir bilgidir. Bu bilgilere göre; İbrahim Put ustası olan Azer’in (Tevrat’ta Terah geçer) oğludur.
Kur’an’ın 16. suresi olan Nahl Suresi’nin 36. ayetinde “Andolsun ki biz her ümmete, ‘Allah’a kulluk edin, sahte tanrılardan (yani putlardan) uzak durun’ diyen bir elçi gönderdik. Onlardan kimini Allah doğru yola iletti, kimileri de saptırılmayı hak ettiler. Yeryüzünü dolaşın da hak dini yalanlayanların âkıbetinin ne olduğunu görün.”(6) şeklinde verilen bilgiler, bize neden putlarla ve putperestlerle mücadele için gönderilen Hz. İbrahim’in mücadelesini haber veriyor olmasın? Sümer kültüründe bulunan insanın çamurdan yaratıldığına ilişkin kabul, neden Hz. İbrahim’in Tevhit dini olan Haniflik’ten Sümer kültürüne geçmiş olmasın?
Bu şekilde yorum yapmanın ya da akıl yürütmenin kime ne zararı var ve insanlar bu bilgileri görünce neden sapıtsınlar? E tabi sen, dinine pamuk ipliği ile bağlıysan ve muhtemelen bir şeyhin verdiği bilgi kadar dini bilgin varsa elbette sapıtırsın. Zaten muhtemelen bir şeyhe veya cemaat reisine kapılanmakla sen zaten sapıtmışsın demektir Müslüman. Çünkü bu durumda sen, Allah’ın dinine değil, şeyhin dayatmış olduğu yapay bir dine inanıyorsun demektir!
Hülâsaten; Tanrı, başlangıçta insanları doğru yola sevk etmek için, insanların arasından seçtiği peygamberler vasıtasıyla emirler, nehiyler ve tavsiyelerden oluşan bir din göndermiş, zaman içinde ise göndermiş olduğu bu dinin, insanlar tarafından bilerek veya bilmeyerek tahrip ve tahrif edilmesi, ya da unutulması üzerine yeni peygamberler göndererek eski emirlerini yinelemiş (tekrarlamış) ve zaman zaman da bunlara ilaveler yapmıştır. Bu sebeple başlangıçta 10 sayfa olan emirleri, zaman içinde genişleyerek koskoca bir kitap halini almıştır(7).
Hz. Muhammed ise bu anlamda son peygamberdir. Yani Hz. Muhammed, Tanrı’nın kendi dinini restore etmek için yollamış olduğu son elçidir. Aksi halde, her ilahi din birbirinden farklı hükümler içerseydi, o zaman Tanrı sürekli karar değiştiren ve ne yaptığını bilmeyen bir varlık haline gelirdi ki; e o zaman da Tanrı, Tanrı olmaktan çıkardı. İslam orijinal değildir de Hıristiyanlık ve Yahudilik orijinal midir? Elbette onlar da kendilerinden önceki dinleri onarmak için gönderilmişlerdir. Üstelik biz Müslümanlar, bu iki kutsal dinin de bilinçli olarak tahrif edildiğine ve İslam’ın, bu dinlerin yerine kaim olmak üzere gönderildiğine de inanırız. “İslam orijinal din değildir” demek, “Kur’an Allah kelamı değildir” demek değildir. Bunu anlayamayacak kapasitede olan bir kişinin benim arkadaş listemde olması ise benim için gerçekten züldür.
Lütfen şu ayetlere dikkat ediniz:
“Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), ‘And olsun seni öldüreceğim.’ dedi. Diğeri de ‘Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder.’ dedi…”(Mâide 5/27)
“[İbrahim şöyle demişti(İbrahim-35):]Yaşlılığıma rağmen bana İsmâil’i ve İshak’ı armağan eden Allah’a hamdolsun! Şüphesiz rabbim duaları kabul edendir/ Rabbim! Beni ve soyumdan gelecek olanları namazı devamlı kılanlardan eyle; rabbimiz, duamı kabul et!”(İbâhim-14/39-40)
“Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.” (Bakara-2/183)
“Hani Biz İbrahim’e Evin (Kabe’nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik:) ‘Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut.”(Hac-22/ 26)
Bizzat Tanrı’nın kutsal kitabında haber verdiği üzere; hemen bütün ibadet ritüelleri bile önceki Peygamberlerin tebliğ ettiği Tevhit dinlerinde de bulunan bir din nasıl orijinal olabilir
09.01.2018
Ömer Sağlam
________________
1- Samuel Noah Kramer, Tarih Sümer’de Başlar, Çev. Hamide Koyukan, Kabalcı Yayıncılık, 3. Baskı, İstanbul, 2018, s, 134.
2-Kur’an-ı Kerim, Taha, 20/133; A’lâ, 87/18; Necm, 36. Necm, 53/36,
3-Kur’an-ı Kerim, A’la, 87/19.
4- Bu bilgileri aldığımız , internet adresinde kaynak olarak “İmam Suyuti, Ed-Dürrül Mensur, Dar’ül Fikr, Beyrut, 1993, c, 8, s, 489; Tefsir-i Kebir Tercümesi, Akçağ y, c, 23, s, 89.” gösterilmiştir.
5-Bkz. Kur’an-ı Kerim, Nahl-16/36; Fâtır-35/24; Yunus-10/47; İsrâ-17/15.
6- Ayet meali, internet adresinden alınmış olup, parantez tarafımızca konulmuştur.ö.s.
7- Sayfadan maksadın ne olduğunu, sayfaların sayısını ve ebadını, çapını-çerçevesini ise tam ve doğru olarak ancak o sayfaların sahibi olan Tanrı bilebilir.
Bir yanıt yazın