YEREL SEÇİMLER VE SONRASI

Her seçim öncesi en fazla sorulan soru;
"Seçimlerden sonra neler olacak ?" Sizlere yaşanmış gerçek bir olayla ne olacağını anlatmak istiyorum. Eğer okumaya hazırsanız öykümüz başlıyor. ABDULLAH'IN RÜYASI
(Yaşanmış bir olay)
Doğu Anadolu da kışlar çok sert ve uzun geçer. Hafta sonlarının vazgeçilmezi ise çıtır çıtır yanan sobaların bulunduğu çay ocaklarında yapılan dost sohbetleridir.
Öykümüzün kahramanları Bayburt Defterdarlığı Gelirler müdürü Abdullah Gül ve onun en yakın arkadaşı, aynı zamanda akrabası olan Ragıp Gül. Karlı ve soğuk bir cumartesi günü.
Hafiften bir tipi var. Çay ocağının vitrin camına vuran karlar harlı yanan sobanın sıcağına dayanamayarak eriyip damlalar halinde üstten aşağıya doğru süzülüyordu.
Abdullah çayından bir yudum aldı ve....
     -''Ragıp dün seni rüyamda gördüm.'' dedi
     - "Hayırdır Abdullah. Nasıl gördün. İyimi, kötümü ?"
     - "Pek de iyi değildi Ragıp. Rüyamda sen ölmüştün."
     - "Bu kötü bir rüya değil ki Abdullah. Rüyan da ben ölmüşsem eğer ömrüm uzamış demektir. Anlatsana nasıl oldu." Abdullah Ragıp’ın yüzüne acı bir tebessümle baktı. Çayından bir yudum daha aldı ve derin bir iç çekerek anlatmaya başladı.      - "Rüyamda oturduğumuz mahallenin sokak lambası yanmıyordu. Her yer karanlıktı. Mahalle halkı çok korkuyordu. Nede olsa iti var, kopuğu var, sapığı var. Sen aniden evden çıktın ve..
"Ben bu güzel insanların karanlıkta kalmalarına dayanamam. Onlar için gerekirse ölürüm" dedin.
Elektrik direğine tırmanmaya başladın. Biz aşağıdan : "Yapma Ragıp. Etme Ragıp" dedikse de sen bizi dinlemedin. Direğe tırmandın, bozuk olan Ampulü çıkardın. Yenisini takarken birden elektriğe kapıldın. Yere düştün. Koşup yanına geldik. Ama sen çoktan ruhunu teslim etmiştin. Feryatlar ettik. Ağıtlar yaktık. Sonra seni yıkadık kefene sardık. Tabuta koyarak mezarlığa götürdük. Güzelce kabre yerleştirdik. Üzerine tahtaları dizdik. Birkaç kürek toprak attık. Sonra birden senin yattığın yerden gözlerimizi kamaştıran bir ışık hüzmesi yayıldı. Dizlerimizin feri kesildi. Hepimiz diz çöktük. Senin cenaze namazını kıldıran İmam " Bu nasıl bir mübarek insandır" diyerek ağlamaya başladı. Bizlerde ses sese katarak ağlıyorduk. Hepimiz ellerimizi semaya açarak hoca ile birlikte dualar ettik, giysilerimizi parçalayıp saçlarımızı yolduk. Gözyaşlarımız sel oldu." Ragıp oturduğu yerden hafifçe doğruldu. Gururlu bir şekilde;      - "Elbette Abdullah benim annemin babası evliyaydı. Bunu sende biliyorsun. Eeee anlat sonra ne oldu ?" Abdullah bitmek üzere olan çayından bir yudum daha içerek anlatmaya devam etti.
     - "Sonra başta hoca olmak üzere hepimiz senin mübarek elini son kez öpmek istedik. Herkes sıraya girdi. Tahtaları kaldırdık. Kefeninin açtık. Birde ne görelim?" Ragıp iyice heyecanlanmış, tüm dikkatini Abdullah’ın ağzından çıkacak son sözlere odaklamıştı.      - "Söyle Abdullah ne gördünüz? Anlat haydi, yüzüm nurlanmış mıydı?"      - "Yok be Ragıp. Yüzün değil de, senin kıçın nurlanmıştı.  Sokak direğine yenisini takmak istediğin ampül poponun arasına girmiş. Meğerse gözlerimizi kamaştıran ışık da oradan geliyormuş........ ****
Evet dostlar;
31 Mart ayında yapılacak olan seçimlerde  sandıktan "AKP+MHP ittifakı" çıkarsa, yapılacak inanılmaz zamlar, işten çıkarmalar, malınıza çökmeler, demir parmaklıklar, Şer-i yaşam düzeni, Ekonomik krizin faturası, Saraydaki ejder meyvesi ve badem ununun maaliyeti, Suriyeli mültecilerin has vatandaş selahiyeti, yüksek vergiler ve daha bir çok sürpriz bizleri bekliyor. Ragıp’ın ampulü gibi hatta emin olun ondan daha da parlak bir ışık başta 17 yıldır bir umutla bugünkü  iktidara oy veren arkadaşlarımız olmak üzere neremizden yayılarak semayı aydınlatır inanın ki bunu bende çok merak ediyorum. Sevgiyle kalın.
Saygılarımla *****
NOT: 16 Nisan 2017 Referandum öncesi kaleme aldığım bu öykü ile asla ve asla;  ’’Bakın, görün işte, yine ben haklı çıktım.’’ düşüncesini taşımıyorum.
Sadece ’’zararın neresinden dönülürse kârdır’’ sözünü bir defa daha hatırlatarak, 2019 Mart seçimlerinde vereceğiniz oyların bir ülkenin, sizin ve yavrularınızın kaderini belirleyecek ehemmiyette olduğunu vurgulamak istiyorum. Güzel ve mutlu yarınları hep birlikte karşılamak dileklerimle……. - ssaadd

Her seçim öncesi en fazla sorulan soru;
“Seçimlerden sonra neler olacak ?”
Sizlere yaşanmış gerçek bir olayla ne olacağını anlatmak istiyorum. Eğer okumaya hazırsanız öykümüz başlıyor.
ABDULLAH’IN RÜYASI
(Yaşanmış bir olay)
Doğu Anadolu da kışlar çok sert ve uzun geçer. Hafta sonlarının vazgeçilmezi ise çıtır çıtır yanan sobaların bulunduğu çay ocaklarında yapılan dost sohbetleridir.
Öykümüzün kahramanları Bayburt Defterdarlığı Gelirler müdürü Abdullah Gül ve onun en yakın arkadaşı, aynı zamanda akrabası olan Ragıp Gül.
Karlı ve soğuk bir cumartesi günü.
Hafiften bir tipi var. Çay ocağının vitrin camına vuran karlar harlı yanan sobanın sıcağına dayanamayarak eriyip damlalar halinde üstten aşağıya doğru süzülüyordu.
Abdullah çayından bir yudum aldı ve….
     -”Ragıp dün seni rüyamda gördüm.” dedi
     – “Hayırdır Abdullah. Nasıl gördün. İyimi, kötümü ?”
     – “Pek de iyi değildi Ragıp. Rüyamda sen ölmüştün.”
     – “Bu kötü bir rüya değil ki Abdullah. Rüyan da ben ölmüşsem eğer ömrüm uzamış demektir. Anlatsana nasıl oldu.”
Abdullah Ragıp’ın yüzüne acı bir tebessümle baktı. Çayından bir yudum daha aldı ve derin bir iç çekerek anlatmaya başladı.
     – “Rüyamda oturduğumuz mahallenin sokak lambası yanmıyordu. Her yer karanlıktı. Mahalle halkı çok korkuyordu. Nede olsa iti var, kopuğu var, sapığı var. Sen aniden evden çıktın ve..
“Ben bu güzel insanların karanlıkta kalmalarına dayanamam. Onlar için gerekirse ölürüm” dedin.
Elektrik direğine tırmanmaya başladın. Biz aşağıdan : “Yapma Ragıp. Etme Ragıp” dedikse de sen bizi dinlemedin. Direğe tırmandın, bozuk olan Ampulü çıkardın. Yenisini takarken birden elektriğe kapıldın. Yere düştün. Koşup yanına geldik. Ama sen çoktan ruhunu teslim etmiştin. Feryatlar ettik. Ağıtlar yaktık. Sonra seni yıkadık kefene sardık. Tabuta koyarak mezarlığa götürdük. Güzelce kabre yerleştirdik. Üzerine tahtaları dizdik. Birkaç kürek toprak attık. Sonra birden senin yattığın yerden gözlerimizi kamaştıran bir ışık hüzmesi yayıldı. Dizlerimizin feri kesildi. Hepimiz diz çöktük. Senin cenaze namazını kıldıran İmam ” Bu nasıl bir mübarek insandır” diyerek ağlamaya başladı. Bizlerde ses sese katarak ağlıyorduk. Hepimiz ellerimizi semaya açarak hoca ile birlikte dualar ettik, giysilerimizi parçalayıp saçlarımızı yolduk. Gözyaşlarımız sel oldu.”
Ragıp oturduğu yerden hafifçe doğruldu. Gururlu bir şekilde;
     – “Elbette Abdullah benim annemin babası evliyaydı. Bunu sende biliyorsun. Eeee anlat sonra ne oldu ?”
Abdullah bitmek üzere olan çayından bir yudum daha içerek anlatmaya devam etti.
     – “Sonra başta hoca olmak üzere hepimiz senin mübarek elini son kez öpmek istedik. Herkes sıraya girdi. Tahtaları kaldırdık. Kefeninin açtık. Birde ne görelim?”
Ragıp iyice heyecanlanmış, tüm dikkatini Abdullah’ın ağzından çıkacak son sözlere odaklamıştı.
     – “Söyle Abdullah ne gördünüz? Anlat haydi, yüzüm nurlanmış mıydı?”
     – “Yok be Ragıp. Yüzün değil de, senin kıçın nurlanmıştı.  Sokak direğine yenisini takmak istediğin ampül poponun arasına girmiş. Meğerse gözlerimizi kamaştıran ışık da oradan geliyormuş……..
****
Evet dostlar;
31 Mart ayında yapılacak olan seçimlerde  sandıktan “AKP+MHP ittifakı” çıkarsa, yapılacak inanılmaz zamlar, işten çıkarmalar, malınıza çökmeler, demir parmaklıklar, Şer-i yaşam düzeni, Ekonomik krizin faturası, Saraydaki ejder meyvesi ve badem ununun maaliyeti, Suriyeli mültecilerin has vatandaş selahiyeti, yüksek vergiler ve daha bir çok sürpriz bizleri bekliyor. Ragıp’ın ampulü gibi hatta emin olun ondan daha da parlak bir ışık başta 17 yıldır bir umutla bugünkü  iktidara oy veren arkadaşlarımız olmak üzere neremizden yayılarak semayı aydınlatır inanın ki bunu bende çok merak ediyorum.
Sevgiyle kalın.
Saygılarımla
*****
NOT: 16 Nisan 2017 Referandum öncesi kaleme aldığım bu öykü ile asla ve asla;  ’’Bakın, görün işte, yine ben haklı çıktım.’’ düşüncesini taşımıyorum.
Sadece ’’zararın neresinden dönülürse kârdır’’ sözünü bir defa daha hatırlatarak, 2019 Mart seçimlerinde vereceğiniz oyların bir ülkenin, sizin ve yavrularınızın kaderini belirleyecek ehemmiyette olduğunu vurgulamak istiyorum.
Güzel ve mutlu yarınları hep birlikte karşılamak dileklerimle…….

 

Her seçim öncesi en fazla sorulan soru;
"Seçimlerden sonra neler olacak ?" Sizlere yaşanmış gerçek bir olayla ne olacağını anlatmak istiyorum. Eğer okumaya hazırsanız öykümüz başlıyor. ABDULLAH'IN RÜYASI
(Yaşanmış bir olay)
Doğu Anadolu da kışlar çok sert ve uzun geçer. Hafta sonlarının vazgeçilmezi ise çıtır çıtır yanan sobaların bulunduğu çay ocaklarında yapılan dost sohbetleridir.
Öykümüzün kahramanları Bayburt Defterdarlığı Gelirler müdürü Abdullah Gül ve onun en yakın arkadaşı, aynı zamanda akrabası olan Ragıp Gül. Karlı ve soğuk bir cumartesi günü.
Hafiften bir tipi var. Çay ocağının vitrin camına vuran karlar harlı yanan sobanın sıcağına dayanamayarak eriyip damlalar halinde üstten aşağıya doğru süzülüyordu.
Abdullah çayından bir yudum aldı ve....
     -''Ragıp dün seni rüyamda gördüm.'' dedi
     - "Hayırdır Abdullah. Nasıl gördün. İyimi, kötümü ?"
     - "Pek de iyi değildi Ragıp. Rüyamda sen ölmüştün."
     - "Bu kötü bir rüya değil ki Abdullah. Rüyan da ben ölmüşsem eğer ömrüm uzamış demektir. Anlatsana nasıl oldu." Abdullah Ragıp’ın yüzüne acı bir tebessümle baktı. Çayından bir yudum daha aldı ve derin bir iç çekerek anlatmaya başladı.      - "Rüyamda oturduğumuz mahallenin sokak lambası yanmıyordu. Her yer karanlıktı. Mahalle halkı çok korkuyordu. Nede olsa iti var, kopuğu var, sapığı var. Sen aniden evden çıktın ve..
"Ben bu güzel insanların karanlıkta kalmalarına dayanamam. Onlar için gerekirse ölürüm" dedin.
Elektrik direğine tırmanmaya başladın. Biz aşağıdan : "Yapma Ragıp. Etme Ragıp" dedikse de sen bizi dinlemedin. Direğe tırmandın, bozuk olan Ampulü çıkardın. Yenisini takarken birden elektriğe kapıldın. Yere düştün. Koşup yanına geldik. Ama sen çoktan ruhunu teslim etmiştin. Feryatlar ettik. Ağıtlar yaktık. Sonra seni yıkadık kefene sardık. Tabuta koyarak mezarlığa götürdük. Güzelce kabre yerleştirdik. Üzerine tahtaları dizdik. Birkaç kürek toprak attık. Sonra birden senin yattığın yerden gözlerimizi kamaştıran bir ışık hüzmesi yayıldı. Dizlerimizin feri kesildi. Hepimiz diz çöktük. Senin cenaze namazını kıldıran İmam " Bu nasıl bir mübarek insandır" diyerek ağlamaya başladı. Bizlerde ses sese katarak ağlıyorduk. Hepimiz ellerimizi semaya açarak hoca ile birlikte dualar ettik, giysilerimizi parçalayıp saçlarımızı yolduk. Gözyaşlarımız sel oldu." Ragıp oturduğu yerden hafifçe doğruldu. Gururlu bir şekilde;      - "Elbette Abdullah benim annemin babası evliyaydı. Bunu sende biliyorsun. Eeee anlat sonra ne oldu ?" Abdullah bitmek üzere olan çayından bir yudum daha içerek anlatmaya devam etti.
     - "Sonra başta hoca olmak üzere hepimiz senin mübarek elini son kez öpmek istedik. Herkes sıraya girdi. Tahtaları kaldırdık. Kefeninin açtık. Birde ne görelim?" Ragıp iyice heyecanlanmış, tüm dikkatini Abdullah’ın ağzından çıkacak son sözlere odaklamıştı.      - "Söyle Abdullah ne gördünüz? Anlat haydi, yüzüm nurlanmış mıydı?"      - "Yok be Ragıp. Yüzün değil de, senin kıçın nurlanmıştı.  Sokak direğine yenisini takmak istediğin ampül poponun arasına girmiş. Meğerse gözlerimizi kamaştıran ışık da oradan geliyormuş........ ****
Evet dostlar;
31 Mart ayında yapılacak olan seçimlerde  sandıktan "AKP+MHP ittifakı" çıkarsa, yapılacak inanılmaz zamlar, işten çıkarmalar, malınıza çökmeler, demir parmaklıklar, Şer-i yaşam düzeni, Ekonomik krizin faturası, Saraydaki ejder meyvesi ve badem ununun maaliyeti, Suriyeli mültecilerin has vatandaş selahiyeti, yüksek vergiler ve daha bir çok sürpriz bizleri bekliyor. Ragıp’ın ampulü gibi hatta emin olun ondan daha da parlak bir ışık başta 17 yıldır bir umutla bugünkü  iktidara oy veren arkadaşlarımız olmak üzere neremizden yayılarak semayı aydınlatır inanın ki bunu bende çok merak ediyorum. Sevgiyle kalın.
Saygılarımla *****
NOT: 16 Nisan 2017 Referandum öncesi kaleme aldığım bu öykü ile asla ve asla;  ’’Bakın, görün işte, yine ben haklı çıktım.’’ düşüncesini taşımıyorum.
Sadece ’’zararın neresinden dönülürse kârdır’’ sözünü bir defa daha hatırlatarak, 2019 Mart seçimlerinde vereceğiniz oyların bir ülkenin, sizin ve yavrularınızın kaderini belirleyecek ehemmiyette olduğunu vurgulamak istiyorum. Güzel ve mutlu yarınları hep birlikte karşılamak dileklerimle……. - ssaadd

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir