2018 BİTERKEN SURİYE
Hüseyin MÜMTAZ
2019’da da Suriye ile hayli uğraşacağımız anlaşılıyor.
1968’de babası sayesinde aldığı bir raporla Vietnam’a savaşına gitmekten yırttığı ortaya çıkan Trump bir sabah ansızın Suriye’den çekildiğini tweetledi, ertesi gece de ansızın Irak’ta ortaya çıktı.
“Suriye şayan-ı merhamet hâle gelmiştir, vali yok, kumandan yok, İngiliz propagandası çok, İngiliz teşkilât-ı hafiyesi her tarafta faaliyette, ahali hükümetten tiksiniyor, İngilizlerin yolunu gözlüyor”.
Atatürk 100 yıl öncesinin Suriye’sini böyle anlatıyor.
(“MUSTAFA KEMAL”. Yılmaz Özdil. Kırmızı Kedi Yay. İstanbul Ekim 2018. Sayfa 81)
Suriye ahalisinin “tiksindiği” hükümet Osmanlı hükümetidir. “Yolunu gözledikleri” ise o zaman İngilizler idi şimdi Rusya, İran, Fransa, Çin…Şimdiyi bilmem.
Trump Amerikan askerlerinin Noel’ini kutlamak için gittiği Irak’ta şöyle dedi;
“Türkiye Suriye’deki teröristlerin canlarına okuyacak. Diğerleri de yapacak. Çünkü orası onların bölgesi. Maliyetin külfetini paylaşmak durumundalar ve paylaşmıyorlar”.
“Maliyetin külfeti?”
Trump bir iş adamı, hesap adamı.
Daha önce de; “Suriye’den çıkmamız sürpriz değil. Suriye’den çıkmamız için yıllardır kampanya yürütüyorum ve 6 ay önce bunu yapmak istediğimi açıkça ifade ettim. Artık Ortadoğu’da başkalarının savaşmasının zamanı geldi” demişti.
“Başkaları” savaşmalı ve “maliyetin paylaşmadıkları külfetini paylaşmak durumundalar”…
Esad’ın danışmanı Buseyna Şaban ise: “Amerika Suriye’den çekilmiyor, kaçıyor” diyor.
“Güney komşumuz” ve müttefikimiz Rusya’nın olaya bakışı da ilginç.
Dışişleri Bakanı Lavrov, “Türk askerlerinin İdlib’teki varlığı” konusunda “Suriye’nin mutabakatının bulunduğunu” söylerken sözcüsü Zaharova, Suriye’den çekilen ABD’li askerlerden boşalan toprakların Şam’ın kontrolüne bırakılması gerektiğini ifade ediyor.
Ve “chuwall”ı karıştırdıkça bakın içinden daha başka neler çıkıyor…
“Bir müttefikin omuza omuza mücadele etmesi ve güvenilir olması gerektiğini” söyleyen Macron, “ABD’nin temel gücü olduğu uluslararası koalisyonun, SDG’nin (YPG-PKK) desteğiyle Suriye’de operasyon yürüttüğünü unutmamalıyız. Sahada teröristlere ve Paris’te ve diğer yerlerde terör saldırıları düzenleyenlere karşı mücadele edenler SDG ve Suriye’deki Kürtlerdir. Dolayısıyla herkesi sorumluluğa çağırıyorum ve onlara borçlu olduğumuzu unutmamalıyız” derken Fransa’nın Avrupa Birliği Bakanı, “ABD çekilse de şimdilik bölgede kalacaklarını” ifade ediyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Maas, ABD’nin askerlerini Suriye’den çekme kararını eleştiriyor ve “Bu kararın beraberinde getireceği sonuçların IŞİD ile mücadeleye zarar verecek ve şu ana kadar elde edilmiş olan başarıları tehlikeye atacak tehdidi sahiptir” ifadelerini kullanırken Alman meclisinde hazırlanan bir raporda Türkiye için “Suriye’de işgalci güç” tanımı kullanılıyor ve “Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığının uluslararası hukuk açısından işgal kriterlerini karşıladığı” tespitinde bulunuluyor.
Netanyahu, “İki bin Amerikan askerini Suriye’den çekme kararı bizim tutarlı politikamızı değiştiremez. İran’ın oraya askeri anlamında yerleşme çabalarına karşı hareket etmeye devam edeceğiz ve hatta gerekirse operasyonlarımızı genişleteceğiz” diyor.
Ve bombayı Anadolu Ajansı patlatıyor, “Suriye birlikleri YPG ile koordinasyon içerisinde Amerika’nın boşalttığı Menbiç bölgesine girdi” diyor.
Amerika Suriye’den çekiliyor ama Irak’ın batısında Suriye sınırına yakın stratejik bölgede iki yeni askeri üs inşa ediyor.
Ediyor çünkü Baba Bush-Özal zamanında temeli atılan “4 parçalı Kürdistan”ın bağımsızlık kazanan ilk parçasına bu coğrafyada ihtiyacı var.
Biz mi?
Papağan Bahtiyar cinayeti ile o kadar meşgulüz ki; ne Menemen’de başı kesilen Kubilây’ı, ne memleketin diğer köşelerinde Sarıkamış faciasını, ne de Atatürk’ün Ankara’ya ilk defa gelişini “üst düzey protokolün” katılımıyla “anamıyoruz”.
Peki siz sahada, “Suriye ahalisi”nin 100 yıl öncekinden farklı düşündüğünün izlerini görebiliyor musunuz?
Ha sahi orada bir de “Türk toprağı” Süleyman Şah türbesi yok muydu?
Yazıları posta kutunda oku