Fıratın Doğunda başarının dört koşulu…
Öncelikle Suriye’de bir iç savaştan çok Amerika’nın Irak’ta, Yugoslavya’da, Afganistan’da, Libya’da ne yaptıysa onu yapmayı dayattığı, bir dış savaş ve iç savaşa karışımı olduğunu kavramalıyız.
ABD Planlarının, İran ve Türkiye üzerinden yürütüldüğünü de görmeliyiz.
Amerikan askeri gelmiş cümle kapımıza dayanmıştır. Kapıyı tekmelemektedir. Ya canımızı ya da malımızı(toprağımızı) istemektedir.
Artık Türk halkı ve Türkiye’yi yönetenlerin bu durumu bildiği varsayımından hareketle, düşüncelerimi ifade etmeye çalışacağım.
Fırat’ın Doğusunda savaşacağımız gerçek gücün Amerika olduğunu ve eninde sonunda bu gerçekle karşılaşacağımızı (aslında bu gerçekle karşı karşıyayız da) bilmeliyiz.
Amerika’nın anlayacağı tek dilin, ona karşı kuvvet kullanılacağını anlamasından geçer. Yaklaşık bir yıldır, Fırat’ın Doğusuna gireceğimizi sözlü olarak ifade etmemize karşılık, ABD Suriye’nin kuzeyine kuvvet yığmaktadır. Yani bizi tehdit etmeye devam ediyor. Birleşmiş milletlerde artık Kürt Özerk bölgesi adı kullanılmaktadır. V.s.
Peki eninde sonunda ABD ile karşı karşıya geleceksek, yapılması gerekenler nedir?
Kanımca, 1- İran ile askeri siyasi tam bir anlaşma imzalamak ve gereği olan kuvveti birlikte Suriye’ye sevk etmektir. 2-Rusya ile aynı koşullarda bir kuvvet dayanışması antlaşması yapmak. 3-İç birliği ve ekonomiyi ayakta tutacak seferberlik ilan etmek. 4- Suriye devleti ile aynı hedefi, yani ABD ve onun maşalarını etkisiz hale getirmek ve gerçekten Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olmak. Ve müttefiklerimizi buna inandırmaktır.
Siyasetin koşullarıysa şunlardır. Avrupa’yı mümkün olduğunca karşıya almadan yanımızda tutmaya çalışmaktır. En azında tarafsız.
Bunlardan ötede bir koşul var ki hepsinden daha önemlidir. Türk halkını topyekûn savaşa haline hazır duruma getirmektir.
Eğer yazmaya ve düşünmeye çalıştığım bu koşullar oluşursa, ABD bölgeden savaşmadan çekilecektir.
Yukarıda yazdığım ve iradeyi oluşturmaya yönelik koşullar yarım yamalak yapılır ve Amerika’dan yüksek faizle borç para isteyerek, öte yandan ABD ile savaş hali sürdürerek yürüyecek bir iş değildir.
Söylemeye gerek yok savaş çok ciddi bir iştir. En ufak bir iradesizlik ve zaafı kaldırmaz. Böyle bir ikircikli siyaset kimseye güven vermez. İttifak ihtimallerini ortadan kaldırır. İç birliği zaafa uğratır. Yani savaşma gücünüzü elinizden alır.
Türk halkı artık ABD nedir ne değildir bilmektedir. Lakin ABD ile bir savaşa zihnen hazır değildir. Fırat’ın Doğusuna müdahalenin, münferit olacağı, seçim yatırımı niteliğinde olduğu gibi düşünceler iç iradenin henüz oluşmadığını gösterir.
Türk halkı bilmelidir ki, savaşın ne zaman olacağını savaşın kendisi belirler. Yükselen tehdidin pik noktası savaşın başlangıcıdır. Bence tehdit en tepe noktasındadır.
13.12.2018
Bir yanıt yazın