Her gün binlerce insan ziyaret eder. Dualar okunur. Gözyaşları dökülür.
Ben bu makalemde size bilinmeyen gerçekleri ve bambaşka bir yönüyle Zeki Müren’i anlatacağım.
Çanakkale şehitlik anıtını herkes bilir. Bazen gurur duyarak, bazende hüzünlenerek dualar eşliğinde ağlayarak ziyaret ederiz.
Ama bu abidenin yapım hikayesini bir çok insan bilmez.
*
Çanakkale savaşı bittikten sonra İngiliz, Fransız, ve Avustralyalı üst düzey yetkililer Çanakkale’ye gelirler.
Kendi askerlerini bulur ve onların kimlik tespitlerini yaparlar. Savaşta kaybettikleri askerler için dönemin yöneticilerinden mezar yeri talebinde bulunurlar.
*
Gerekli izinler verilir verilmez hemen anıt mezarlar inşa ettirirler. Kimlikleri tespit edilen askerler inançları gereği yapılan törenlerle defnedilirler.
1928 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale’ye gelir ve Çanakkale şehitleri için bir anıt isteğinde bulunur.
Dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Afet İnan’a bu görevi verir.
Osmanlının borçlarını ödemekte olan Türkiye için bu hiç de kolay değildir. Nitekim Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün ömrü bu abidenin şekil bulmasını görmeye yetmez.
Projesi ve yer tespiti yapılmış olan abide Atatürk ün ölümüyle deyim yerindeyse rafa kaldırılır.
*
Gazinin ölüm tarihi olan 1938 ile 1954 yılları arası bizim şehitlerimiz için hiçbir girişim de bulunan olmamıştır.
Her yıl İngilizler, Fransızlar ve Avusturyalılar Çanakkale de ölen askerlerini ziyarete gelirken, maalesef bu süre içerisinde bizim kendi şehitlerimizi anacak bir dikili taşımız dahi olmamıştır.
*
Bu konuyu ilk defa dile getiren, Hürriyet gazetesi sahibi Musevi asıllı Türk vatandaşı Sedat Simavi dir.
Onu destekleyen kişiler ise yeni yeni yıldızı parlayan 23 yaşındaki sanat güneşimiz Zeki Müren ve Musevi asıllı Türk gitarist, piyanist ve sinema oyuncusu Dario Moreno dur…
*
Zeki Müren bir çok şehirde masraflarını kendisinin karşıladığı ve tüm geliri şehitler anıtı inşaatına bağışladığı turneler düzenler ve konserler verir.
Bu güzel yürekli insanların başlattığı kampanya karşılıksız kalmaz.
Türkiye’nin dört bir yanından yardımlar yağmaya başlar.
İşçiler fazla mesai yapıp kazançlarını bu kampanyaya gönderir.
Kadınlar yaptıkları oyaları satarak, elde edilen geliri inşaatta kullanılması için bağışlar.
İstanbul sosyetesinin kadınları, özel araçlarını dolmuş yapar.
Siirt’te kadınlar, üzerinde abide figürü olan battaniye dokuyup satar.
Askeri okullarda yardım amacıyla yarışmalar düzenlenir.
*
Tüm bu fedakarlıklara rağmen Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda 41.7 metre boyunda inşa edilmek istenen “Şehitler Abidesi” için kaynak yetersiz kalır.
Bu defa devreye Milliyet gazetesi girer ve bu kampanyayı da yobazlar tarafından “dinsiz” denilerek katledilen değerli gazeteci Abdi İpekçi yönetir.
Dönemin usta gazetecileri konuyla ilgili yazılar yazarak yeniden toplumu harekete geçirir.
Galatasaray ve Fenerbahçe futbol takımları müsabakalar tertip eder ve böylelikle abide ancak 1960’ta tamamlanabilir.
İşte Zeki Müren budur
İşte bugün AKP iktidarının Yahudi asıllılar diyerek halka hedef gösterip, kardeşi kardeşe düşman ilan ettiği Sedat Simavi, Dario Moreno budur.
İşte yobazların “dinsiz, kafir” diyerek katlettiği Abdi İpekci budur.
*
Şimdi, topuk boyu cübbeler, kara kara çarşaflar, giyerek Çanakkale ye bu anıtı ziyaret amacıyla gelen, güya dualar okuyarak şehitlerimizi anan ve bu güzel insanlara “Kafir, dinsiz, Yahudi” sıfatlarını yakıştıran kapkara yürekli yobazlara soruyorum
UTANIYOR MUSUNUZ
Bu makalenin yazılmasına ilham olan vatansever yüreklerin buluşma yeri RadyoTucu ya ve şehzadeler şehri yeşil Bursa’ya şükranlarımı iletiyorum.
Sevgilerimle