Fransa ve dünya basınının etkili yayın organları arasında yer alan Le Monde (Dünya) gazetesi ile National Geographic’in ortaklaşa yayınladığı tarih dergisi Histoire & Civilisations (Tarih ve Uygarlık) Aralık sayısını Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ayırmıştır. Dergi, Fransa’nın yanı sıra Belçika’da da satışa sunulmaktadır. Le Monde’un Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet’in kuruluşuna sayfalar ayırmasının bir sebebi olmalıdır. Özellikle kapağına Atatürk’ün kalpaklı fotoğrafını koyması, bence bir yerlere yönelik mesajdır.
Le Monde’da yayınlanan yazının özeti şudur: “1908 yılında ilan edilen II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’in kurulduğu 1923’e kadar geçen sürede tarihsel gelişmeleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun ardından kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu, Atatürk’ün askeri başarılarını, gerçekleştirdiği devrimleri okurları ile paylaşmaktadır.”
|
Paris’te OECD Büyükelçiliğimizde 5 yıl görev yaptım. Fransızlar ve Fransız basın yayın organları Türklere ve Türkiye’ye pek sıcak bakmazlar. Ermenilere ve de bölücü terör örgütü PKK’ya gösterdikleri hoşgörüyü Türklere göstermezler. Önceki Cumhurbaşkanı Sarkozy, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine Merkel ile birlikte en fazla karşı çıkan liderdi. Fransız aşırı sağcı siyasetçi Jean Marie Le Pen ve onun kızı 2011 tarihinden beri Ulusal Cephe (Front National) lideri olan Marine Le Pen de Türkiye aleyhine politika izlemektedir. Böyle bir ülkenin önemli ve etkili bir yayın organının Atatürk’ü ön plan çıkarması sebepsiz değildir.
|
Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhuriyet kurulduktan sonra basılan (1924) ilk banknotlarının üzerinde Atatürk ile birlikte bir bozkurt resmi vardır. Bozkurt figürü Atatürk’ün emriyle banknota eklenmiştir. Bu, işgalci Yunanistan ve destek veren İngiltere gibi ülkelere açık bir mesaj idi.
Mesajı anlamayan Kadir Mısıroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Külliye’de ağırlandığında “Keşke Yunan galip gelseydi, ne hilafet yıkılırdı, ne şeriat yıkılırdı” derken bir Yunanlı gibi konuşmuştur.
Atina’da Fethiye Camisi’nin biten restorasyonunun ardından sanat galerisi olarak kullanılacağı açıklanmıştır. Halen ayakta olan onlarca caminin birçoğu ibadete kapalıdır.
Mısıroğlu’na sormak gerekir. Yunan gelseydi ülkede minare kalır mıydı acaba? Yunan’ı bu kadar seviyorsan neden Yunanistan’a gitmiyorsun? Kavala şehrinin içinde ve çıkışında kana bulanmış bir Kıbrıs haritasının 1990 yılından bu yana orada durduğunu Mısıroğlu bilmiyor mu? Kavala şehrinin ortasındaki tabelada “İSTANBUL” yerine “KONSTANTİNOUPOLİS 460” yazdığının da herhalde farkında değil.
Selanik, Drama, Kastoria, Eğriboz, Kavala, Dimetoka, Koniça, Serez, Rodos ve Midilli de Osmanlı mimarisine ait olup bakımsızlıktan harabeye dönüşen çok sayıda cami, türbe, köprü ve hamam gibi tarihi eser kalıntıları bulunmaktadır. Selanik’teki Yeni Cami ve Alaca İmaret Camisi olmak üzere ayakta kalanların müze ve sergi salonu olarak kullanıldığını Mısıroğlu bilmiyor mu? Cizdaraki Mustafa Ağa Cami günümüzde Halk Sanatları Müzesi olarak kullanıldığının da farkında değil galiba.
9 Kasım 2018 tarihinde Mısıroğlu “Eğer bir Müslüman Atatürk’ü seviyorum derse ya ahmaktır ya sahtekardır” demiştir. Bu duruma 10 Kasım’da Anıtkabir’i ziyaret edenler acaba sahtekar mı? Sahtekar değilse ahmak mı?
Atatürk’ü kastederek “Sizin nesliniz İslam’ın mutlak galebesini, küfrün mutlak yıkılışını, heykellerin köpek leşi gibi sürüklendiğini görecek” açıklaması üzerine savcılık soruşturma başlatmıştır. 10 Kasım’da 09:05’te “Kenefe gidin” diyerek argo ve hakaret içerikli bir açıklamada bulunarak seviyesini ortaya koymuştur.
Mısıroğlu’nun Belçikalı yazar Daniel Dumoulin’in “Türkiye, Atatürk’ü Allah’a ve gerisini Atatürk’e borçlusun” (Turquie, tu dois Ataturk a dieu et le reste a Ataturk) dediğinden bile haberi yoktur. Haberi olsa bile Fransızca bilmediğinden bunu anlamaz. Anlasa da “Müslüman olmuyorsanız, insan olun. Gavurun bile ahlaklısı olur ya” diyerek “gavur” un ahlaklısı Daniel Dumoulin’e atıfta bulunmuştur.
Türk dostu, “Türkiye Avrupa´nın geleceğidir” düşüncesiyle her zaman Türk insanının yanında olan Dumoulin “gavur” bile olsa, Türkiye’deki dostlarının yeni yılını kutlamak için aşağıdaki kartı hazırlayarak göndermiştir.
Büyük Önder Atatürk’ün liderliğindeki Türk Milleti; 20’nci yüzyılda 1776 da Amerikalılardan sonra, Avrupa devletlerinin sömürgeci siyasetine karşı duran ikinci millettir. ABD’nin iki önemli Başkanı, Lenin, Yunanistan Başbakanı Veilezelos ve Hindistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Jawaharlal Nehru’nun Atatürk için söyledikleri ile Mısıroğlu’nun söylediklerini karşılaştırırsak, taraflar arasındaki seviye farkını görmemiz mümkün olur. Bu fark, Dünya ve Ay arasındaki mesafeden daha uzaktır.
Ronald Reagan, “Atatürk, savaş ve barış zamanlarında büyük bir ulusal liderdir. Bizim için 1976, iki yüzyıl öncesi ne kadar önemli bir olaysa, Atatürk Yüzyılı da o kadar önemlidir”. (Ataturk was a great national leader in times of war and peace. The Ataturk Centennial Year is as important event as the 1976 Bicentennial was for us)
Barack Obama,“Kendisi tarihin akışını değiştiren bir liderdir. Ama Atatürk’ün yaşamına ait en büyük anıt, hiçbir şekilde taştan ya da mermerden inşa edilemez. Kendisinin bıraktığı en büyük miras, Türkiye’nin canlı, laik demokrasisidir. Ve bugün Meclis bunun devamını sağlamaktadır.”
Vladamir İlyiç Lenin, “Mustafa Kemal sosyalist değildir. Fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, ilerici, iyi düşünceli, akıllı bir liderdir. Mustafa Kemal emperyalistlere karşı bir Kurtuluş Savaşı veriyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına ve Sultan’ı da çevresi ile birlikte alt edeceğine inanıyorum.”
Eleutherios Venizelos, “Bir milletin hayatında, böylesi radikal derecede değişimlerin bu kadar kısa bir sürede gerçekleşmesi çok nadirdir. Şüphesiz, bu olağanüstü faaliyetleri yapan kişiler, büyük bir insanın niteliklerini kazanmışlardır. Ve bu yüzden Türkiye kendisiyle gurur duyabilir.”
Jawaharlal Nehru, “Kemal Atatürk ya da Kemal Paşa, o dönemde onu tanıdığımız isim, gençliğim sırasında kahramanımdı. Büyük reformlarını okurken çok etkilendim. Atatürk’ün Türkiye’yi modernize etme yönündeki çabalarını büyük övgü ile karşıladım. Dinamizmi, yorgunluğunun farkında olmaması, insanlar üzerinde büyük bir etki yarattı. O, modern çağın yapımcılarından biriydi. Onun en büyük hayranları arasında olmaya devam ediyorum.” (Kemal Ataturk or Kemal Pasha by which name we knew him in those times, was my hero during my youth. I was very moved when I read about his great reforms. I met with great praise the general efforts made by Ataturk on the course of modernizing Turkey. His dynamism, undauntedness and unawareness of fatigue created a great effect on people. He was one of the builders of the modern age in the orient. I continue to be among his greatest admirers)
Le Monde’dan önce Atatürk, ilki Cumhuriyetin kurulmasından 7 ay önce diğeri ise kurulduktan 5 yıl sonra olmak üzere iki defa dünyanın en çok okunan haftalık haber dergilerinden biri olan TIME’ın kapağında yer almıştır. Atatürk dışında TIME’ın kapağında yer alan 11 Türk’ün beşi Başbakan ve Cumhurbaşkanıdır.
Mustafa Kemal Atatürk 24 Mart 1923
Atatürk’ün; Osmanlı’nın yozlaşmışlığı, zayıflığı ve hasta adam imajı sebebiyle “Türk ancak cehennemde kendi efendisi olur” deyişine, “Türk Türkiye’de kendi efendisi olur” şeklinde cevap vermiştir. Savaş sonrasında Anadolu’da bir bağımsız devlet kuran Mustafa Kemal Atatürk’ten övgü ile bahsedilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk 21 Şubat 1927
Atatürk ikinci defa 21 Şubat 1927 tarihinde TIME’a kapak olmuştur. Atatürk’ten bu defa “diktatör” olarak söz edilmiş, Atatürk’ün Lozan Anlaşması’nın şartlarından memnuniyetsizliğine değinilmiştir. ABD Senatosu Türkiye‘nin Osmanlı döneminden kalan “Korkunç Türkler” imajını geride bırakmadığını, Türk gençliğinin çok daha hırslı ve çalışkan olması gerektiği belirtilmiştir.
İsmet İnönü 19 Mayıs 1941
Time 1941 yılında ikinci defa bir Türk’ü kapak yapmıştır. Nazi ordularının namlularını Türkiye’ye doğrultukları bir ortamda İnönü, Türkiye’yi Alman ordularının yeni hedefi olarak açıklamıştı. Haksız da sayılmazlardı, çünkü tüm Türkiye’de seferberlik ilan edilmiş, Alman işgaline karşı hazırlıklar başlamıştı. Dergi’nin kapağında turancı politikalara karşı “Allah’a çok şükür sağırım” ifadesi yer almıştır.
Şükrü Saracoğlu 12 Haziran 1943
Time, Başbakan Şükrü Saraçoğlu’nu şöyle değerlendirmiştir: “Saraçoğlu, ABD’nin siyasi arenasında kendine kolayca yer bulacaktır. ABD’yi, Amerikalıları, Amerikan otomobillerini, sigaralarını, filmlerini, hükümetini seviyor. Avrupalı liderlerin aksine ulaşılabilir, resmi değil, kalpten ve dolaysız.”
Adnan Menderes 3 Şubat 1958
Adnan Menderes Türkiye’yi NATO ve IMF’ye sokmasının ardından “Türkiye’nin Başbakanı” başlığıyla kapak olmuştur. Menderes şöyle yorumlanmıştır: “Türkiye’nin bugünkü konumunu Adnan Menderes verdi. Ancak görev başında olduğu her yıl, Menderes daha otokratik, eleştiriye daha hassas oldu. Politikalarını sorgulayan herkese öfkeyle çıkışarak basını ve muhalefet partilerini baskıcı yasalar ile hapsetti.”
Kenan Evren 29 Eylül 1980
Time’ın, 29 Eylül 1980 tarihli Avrupa, Asya ve Güney Pasifik baskısının kapağında Kenan Evren vardır. “Türkiye’yi bir arada tutuyor” başlığıyla sekiz sayfa ayrılmıştır. Time, daha sonra kapağı arşivinden çıkarmıştır. Başlık bir Türk’ün arşivinden alınmıştır.
Mehmet Ali Ağca 9 Ocak 1984
Mehmet Ali Ağca, Time’a “Neden bağışladı?” başlığı ile kapak olan 4’ncü Türk’tür.
Naim Süleymanoğlu 3 Ocak 1988
Naim Süleymanoğlu, Seul Olimpiyatları’nda gösterdiği üstün başarı sebebiyle “Herkes kazanıyor” başlığıyla Time’a kapak olmuştur.
Mine Karakaş 15 Temmuz 2007
Türkiye’de türban sorununu konu alan sayı, seçimlere bir hafta kala yayınlanması ile kafalarda soru işaretleri bırakmıştır. Karakaş TIME’a türbanla üniversiteye alınmayınca ABD’de okuduğunu açıklamıştır.
Mehmet Öz 13 Haziran 2011
ABD’de Fox TV kanalında “Dr. Oz” isimli program yapan Mehmet Öz, TIME’a kapak olan 9’ncu Türk’tür.
Recep Tayyip Erdoğan 17 Kasım 2011
Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Adnan Menderes, Şükrü Saraçoğlu’nun ardından TIME’a kapak olan 5’nci liderdir. Manşet “Erdoğan’ın yolu” dur. (Erdoğan’s Way). Haberde, Türkiye’nin bölgesinde Arap baharı için giderek güçlü bir model oluşturduğu belirtilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk; komutan olarak tek bir askerini düşmana teslim etmemiş, askerini bozguna uğratmamış, dostunu, düşmanını aşağılamamış, 17 yıllık cephe hayatında tek bir yenilgiye uğramamış, vatan ve milleti için sağlığını feda etmekten kaçınmamış, şahsi çıkarı olmaksızın ülkesi için devrim yapan dünya tarihinin önderi, Türk Milleti’nin The Rebirth of a Nation olarak bilinen, 24 Temmuz 1923 tarihinde Lausanne (Lozan) Anlaşması ile Batı’ya karşı zafer kazanan, Birinci Dünya Savaşı’nın çıkardığı önemli bir komutan, 20’nci yüzyılın önderi ve dünya tarihinin ender insanı, -Man of Enlightenment- ve de İstanbul’un ikinci ve son fatihidir.
Böyle bir lider için insan ağzına alınamayacak sözler söylemek ne kadar doğrudur, takdir sizlerindir. Türkiye Cumhuriyeti’nde halen yürürlükte bulunan bir Atatürk’ü Koruma Kanunu vardır. Yasalaşma sürecinde Zonguldak Milletvekili Muammer Alakant’ın aşağıdaki yorumu, gerçeği çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
“Arkadaşlar, Atatürk’e hakaret bugün memleketin sükûn ve huzurunu bozacak mahiyettedir. Atatürk’le mücadele edenler, Atatürk’ün, bu memlekete fenalık yapmak imkânından onları mahrum bırakmak için memleketten uzaklaştırdığı bazı adamlar, şurada, burada, sağda solda ve bilhassa İstanbul ve Ege mıntıkasında dolaşmaktadırlar. Bunların yaptığı hakaretleri, Atatürk ailesi mensuplarının takip etmesine maddeten imkan yoktur.
Fakat kötü insanların bu hakaretleri karşısında, memlekette yapılmış olan inkılapların tahakkuku için yıllarca hasret çekenler ve istilâ görmüş memleketlerinin kurtuluşunu sağlayacak olan ordunun başında bir gün Atatürk’ün gelmesini bekliyen ve gözlerini mütemadiyen Şark ‘a tevcih eden insanlar ebetteki bu gibi hakaretlere asla lakayt kalamazlar ve mukabeleden nefislerini menedemezler, bundan dolayı da memleketin sükûn ve emniyeti bozulur.
Vakıa Atatürk bizim himayemize, bizim korumamıza muhtaç değildir, tarih bu yönden çoktan hükmünü vermiştir. Bizim yapacağımız şey, memlekette sükun ve emniyeti muhafaza etmekten ibarettir.”
Kendi varlığını ve tarihini inkar ederek Atatürk’e hakaret edenlere Fransa’nın prestijli tarih dergisi Histoire & Civilisations gereken cevabı vermiştir.
Doğru söze ne hacet!
Yazıları posta kutunda oku