KERÇ BOĞAZI SAZANLARI

Rusya ile Ukrayna arasında Kırım Yarımadası’nın ilhakı ve Donbass Malorossiya (Küçük Rusya) Devleti’nin ilanıyla süren gerginlik,
Pazar günü Kerç Boğazı’nda yaşanan olayla tırmandı.
Rusya, Ukrayna donanmasına ait üç askeri geminin Karadeniz’den Azak Denizi’ne girişine bir şileple engel oldu.
Ardından Rus sahil koruma gemilerinden Ukrayna gemilerine ateş açıldı.
Üç Ukrayna gemisini ele geçiren Rus yönetimi, mürettebat 24 askerden 12’sini tutukladı.  
 
Rusya Devlet Başkanı V. Putin, gerginliğin Ukrayna Cumhurbaşkanı P. Poroşenko’nun seçimlerde oylarını artırmak için organize ettiği bir provokasyon sonucu oluştuğunu,
ABD Başkanı Trump, Rusya’nın Ukrayna donanmasına ait üç gemiyi ve gemi mürettebatını alıkoymasından “derin endişe” duyduğunu açıkladı…
Trump, Putin ile Arjantin’de bugün başlayacak G20 kapsamındaki görüşmesini iptal etti…

 
*
Erdoğan ise Kerç Boğazı geriliminden vazife çıkardı.
Taraflar arasında yaşanan gerilimi dindirmeye talip oldu.
Helecanla  Putin,  Poroşenko ve Trump  ile birer telefon görüşmesi yaptı.
Gerilime ilişkin endişelerini dile getirdi ve sorunları diplomatik yollarla çözümlemenin önemini vurguladı. 
Her zaman yaptığı gibi bir gayretkeşlikle kendisine ve İslamcı davasına meşruiyet aradı.
Nitekim Kremlin Sözcüsü’nün, arabulucuya ihtiyaç duymadıklarını,
Böyle bir istek ve imkana sahip olanların Kiev’e etki ederek yardımcı olabileceğini açıklaması manidardı!
 
*
Rusya, Avrupa’ya giden en önemli stratejik su ve karayollarının üzerindeki Ukrayna’yı, 
Bir doğalgaz terminali ve Batı’nın hammadde kaynaklarına ulaşımında  tampon işlevi nedeniyle yakın çevresi olarak görüyor.
Bu bakımdan Ukrayna, Avrasya’nın hem batısı hem de doğusundaki dengeyi tartıyor…
 
*
Buradaki bir çözülüşün domino etkisiyle bütün Avrupa’yı etkileyebileceği öngörülüyor.
Rusya’nın Batı’ya ilerlemesi hali Avrupa- Atlantik’i ilgilendiriyor,
Ukrayna’nın Baltık’tan Karadeniz ve Hazar’a kadar bu bölgedeki rolü ise;
ABD-Rusya arasındaki güç dengesinin nasıl gelişeceğini, Rusya’nın eski Sovyet bloku ülkelerini yeniden eline geçirme olasılığını belirliyor.
 
*
Bugün Ukrayna’nın doğusu Donbass’ta 7 Nisan 2014’te tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Donetsk,
27 Mayıs 2014’te Donetsk’le konfederasyon imzalayan  Luhansk Halk Cumhuriyeti’nin kurduğu;
Donbass Malorossiya (Küçük Rusya) Devleti bulunuyor.
 
*
O gün Ukrayna Dışişleri Bakanı P. Klimkin, Rusya’nın Donbass’ta Abhazya senaryosunu hayata geçirmeyi planladığını iddia etti.
“Partnerlerimiz ile birlikte buna müsaade etmeyeceğiz.
Kremlin’in kukla oynatıcıları, Donbasslı kuklaları ile Küçük Rusya’yı naftalinden çıkararak bir temsili oyun daha sergilediler” demişti…
 
*
Ne ki, Ukrayna yüzünü Batı’ya döndüğünden beri ortalama Ukraynalı ekonomik gelişim sağlayamadı.
Dünya Bankası verilerine göre kişi başına düşen GSYİH, 2013’ten bu yana yüzde 50 oranında azaldı.
Fiyatlar artarken, Ukraynalıların üçte ikisinin ekonomik durumu;
Şu an bu grupların kendilerini marjinalize hissettiklerinde kolayca devlete karşı dönebileceklerini gösteriyor…
 
*
Bu potansiyel  gelecekte istikrarın daha da bozulabileceği anlamına geliyor.
Bu yüzden mevcut hükümet ve seçkinler, aleyhlerinde gelişen tepki ve protestolardan hoşnutsuzdur, sürekli özgüvenlerinden  tükeniyorlar.
Teorik olarak Rus yanlısı bir adayın Ukrayna toplumundaki bu tutumlara girip, Ukrayna’yı  Rusya’ya geri döndürmesi olanaklı görülüyor…
 
*
Öte yanda, Ukrayna yöneliminin Batı yönünde kalıcı olduğu hipotezi de geçerlidir.
Her şeyden önce, bir bütünün bölümlere ayrılmış kısımları olarak  Kırım’ın ve Donbass’ın kaybı,
Rus yanlısı adayları ve partileri geleneksel olarak destekleyen milyonlarca seçmenin  Ukrayna ulusal siyasetine katılamaması anlamındadır.
Ayrıca, Kırım’ın Rusya’ya katılımı ve Donbass; Ukrayna devletinin temel ikilemi olan tutarlı bir ulusal kimlik eksikliğini de çözmüştür.  
 
*
Bu yüzden Ukrayna’da Batı yanlısı bölgelerinde siyasi gücün güçlenmesine,
Son derece aktif sivil toplumun ülkenin mevcut yönünü desteklemesine ve Avrupa tarzı ekonomik ve bürokratik reformları zorlamasına ihtiyaç bulunuyor. 
Ne ki, bütün bu gelişmeler sonucunda öngörülebilir bir gelecek için Ukrayna sıkışıp kalmış gibi görünüyor.
Üstelik Batı krizdedir, başka bir zayıf ekonomiyi entegre etmek ve sübvanse etmek için hevesli değildir.
Rusya ise Ukrayna’nın mevcut Avrupa yanlısı yolunu raydan çıkarmaya çalışıyor.
Bunlar, Ukrayna’da  daha uzun bir durgunluk ve yoksulluk dönemine  işaret ediyor.
 
*
Bu tabloda Ukrayna, 25 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanıyor.
Pazar günü üç Ukrayna gemisi, Kerç Boğazı’ndan Azak Denizi’nde bayrak göstermeye çalıştı.
Halbuki Kırım Rusya’ya katıldığından beri Kerç Boğazı Rus sularıdır.
Bir ülkenin sularından diğer ülke gemilerinin  geçişi ancak “Innocent passage- Masum geçiş” halinde  mümkündür.
Bunun dışında her ülkenin karasularında o ülkenin yasa ve yönetmeliklerine uyulması zorunludur.  
Üç Ukrayna gemisi seyrine devam edince, Rus sahil koruma gemilerinden ateş açılıyor,
Ve Rusya gemilere el koyuyor… 
 
Bir Kırım mahkemesi, sınır ihlalinden suçlanan 12 denizcinin iki ay daha tutulacağına karar veriyor.
Çünkü tutuklanan 12 mürettebatın, Cumhurbaşkanı Poroshenko’nun talimatıyla gemiye alınan,
Görevleri şiddetli bir Rus tepkisini kışkırtmak olan Ukrayna Devlet Güvenlik ( SBU) görevlileri olduğu anlaşılmıştır.
Nitekim Pazartesi günü Rusya Federal Güvenlik Servisi de ( FSB) , Ukrayna’nın  provokasyonunu  açıklamıştır… 
 
*
Seçim yaklaşmaktadır ama tüm anketler P.Poroshenko’nun oy oranının yüzde 10’un altında ve diğer iki adayın çok gerisinde gösteriyor.
Bu noktada Poroshenko’nun amacının, kendisini bir savaş cumhurbaşkanı olarak sunabilecek bir olayı kışkırtarak onaylanma oranını arttırmak olduğu deşifre olmuştur.
O daha olay başladığında siyasi muhalefeti kapatmak ve medyayı sansürlemek, 
Ya da seçimleri ertelemek için 2014 seçimlerinde kendine oy vermeyen Rusça konuşan bölgelerde sıkıyönetim ilan etmiştir.  
Bir kumar oynamış  ama kaybetmiştir…
 
*
Şimdi Poroshenko’ya karşı muhtemelen  düzinelerce yolsuzluk vakası ortaya çıkacaktır.
Üstelik uluslararası tepkiler Poroshenko’nun artık değer taşımadığı yönünde gelişiyor.
Onun politik sahneyi alçaltılmış bir adam olarak bırakması kaçınılmaz görünüyor.
*
Arabulucu olursa, muteber bir İslamcı siyasi sayılmanın peşinde olan,
Erdoğan’ın her defasında bir “Sazan” olmaması için hiç değilse Kerç Boğazı gerginliğinden,
Ders  çıkarması gerekiyor.
Ders şudur;
“İslamcılık; akla ve bilime, vicdan ve düşünce özgürlüğüne değil taassuba dayalıdır.
Bir tür sazanlıktır, hastalıktır ve günahtır…”
 
30.11.2018

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir