Ülkemizde ilk Kooperatifçilik uygulaması 1863 yılında, ‘’Memleket Sandıkları’’ adı altında kurulmuş olsa da, asıl Kooperatifçilik Cumhuriyet döneminde uygulanmıştır.
Cumhuriyetimizin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Kooperatifçilik konusunda da kurucu lider olmuştur. 1920 den, 1938’e kadar Kooperatifçilk konusunda öncülük etmiştir.
1915 yılında Sofya’da bulunduğu bir süre de, Bulgar köylüsünün kalkınmasında önemli rol oynayan kooperatifçiliği yakından izlemiş ve daha sonra Cumhuriyet’le birlikte hayata geçmesine önderlik etmiştir. Türk köylüsünün de Bulgar köylüsü gibi, kendine güvenen, ne istediğini bilen, hakkını arayan üreticiler olmasını hayal etmiştir.
‘’Tarım bankası’’ ‘’ Türk Kooperatifçiliğ Derneği’’ gibi kurumların hayata geçmesini sağlamıştır. 1924 yılında, ‘’Zirai İtibar Birlikleri Kanunu’’ çıkarılırken, bu yasayı tamamlamak üzere 1929’da ise 1470 sayılı ‘’Zirai Kredi Kooperatifleri Kanunu’’ kabul edilmiştir.
ATATÜRK döneminde çiftçilerin örgütlenmesi ve Kooperatifleşmesi için önemli yasalar çıkarılırken, bugün çiftçilerin sahip oldukları tüm hakları ellerinden alan yasalarla karşı karşıyayız.
Öyle ki köylü kendi ekip çoğalttığı atasından kalma yerel tohumları satamıyor, satarsa para ve hapis cezası ile cezalandırılıyor.
Üreticilerin, güçlerini birleştirerek kendilerini koruma altına alabileceği, birlikte olmanın gücünü yansıtan en önemli örgütlenme şekli Kooperatifçiliktir.
Öncelikle üreticilerin korunması amacıyla, tarımda ürünün hasadından, mali olarak güçlendirilmesine, pazara ulaşmasına, tüketiciye sunulmasına kadar geçen her aşamada üreticinin en büyük destekçisi yine Kooperatif birlikleridir.
Kooperatiflerde ortaklar vardır. Başarılı olmanın en önemli ilkesi güvendir. Ortak tarım araçlarının kullanımı, imece desteği verilmesi, kredi kullanımı ve köylülüğün devam etmesi açısından da Kooperatifler önemli örgütlerdir.
Küçük üreticilerin tek başına almakta zorlanacakları tarım aletlerini, kredi, tohum, gübre gibi destekleri yine kooperatiflerin yapması üreticinin lehine olacaktır.
Üreticinin korunması kadar tüketicinin de haklarının korunması, daha ucuza ve daha sağlıklı beslenmenin ön planda tutulması, aracısız ve kolay ulaşım, Kooperatifler tarafından daha sağlıklı bir şekilde hayata geçirilir.
Tarihimize baktığımız da en başarılı kooperatiflerin tarımsal alanda kurulduğunu öğreniyoruz. Ancak bugün kooperatiflerin kurulması aşamasında ne yazık ki çeşitli engeller bulunmakta, her bölgede ve hemen her köyde kapanan, atıl kalan, sorunlar yaşanan, amacını gerçekleştiremeyen çok sayıda kooperatifin kaderine terk edildiğini görüyoruz.
Kooperatifler desteklenirse üreticinin ve tüketicinin gücü birleşir. Küresel şirketlere karşı, dev alış veriş mekezlerine karşı, marketlere karşı hem küçük üreticinin ayakta kalması hem de halkın yerli ve milli yaşam tarzına sahip çıkması anlamında da önemlidir.
Kooperatifçilik geçmişimize baktığımızda, son 25 yılda gerçek amacı üretim-tüketim olan kooperatifler yavaşça hem amacından, hem de hayatımızdan hızla uzaklaşmış görünüyor.
Var olanlar ise sadece kağıt üzerinde varlığını korurken işlevsiz hale getirilmiş durumdalar.
İlk kurulan kooperatifçilik örneğinin adını niye ‘’Memleket Sandıkları’’ koymuşlar diye sormaya hiç gerek yok. 1800’lü yıllarda kurulan örgütlenmeye bu adın verilmesi çok anlam ifade ediyor.
Sandık Anadolu insanı için her eve gereklidir, önemlidir.
Sandıklarda en özel en kıymetli eşyalar saklanır.
Tohumlar bunların başında gelir.
Her evden gelin çıkarken, çeyiz sandığının bir köşesinde mutlaka tohum da götürürdü.
Açlık, yokluk, sefalet yıllarını yaşayan Anadolu halkı her zaman ekmeğini elde etmek için tohumlarına sahip çıkmıştır.
Sandıklarda saklanan tohumlar, kurda, kuşa, aşa yetişirken bu günlere kadar yine atalarımız sayesinde ulaşmıştır.
Şimdi ‘’Memleket Sandıkları’’nın yerini Tarım Kooperatifleri almalı, Üretici-Tüketici Kooperatifleri almalı, köylülerin, çiftçilerin toprakla uğraşan kim varsa, tüketicilerle birlikte buralarda birleşmesi gerekir.
Toprağımıza sahip çıkmak için, kapanan, unutulan, kağıt üstünde kalan kooperatiflerin hayata geçmesi için devletin bu örgütlenmeye destek vermesi lazım.
Milli ve Yerli olmanın gereği budur.
Yararlanılan kaynak//Lütfü Kırayoğlu (ADD Genel Sekreter Yardımcısı)