Benim annem evlendiğinde 14,babam 17 yaşındaymış.Babam askere giderken 3 tane kızı varmış.
Zavallı annem,çeşmeden tarlaya,tarladan fırına ekmek yapmaya,fırından ocak başında yemek yapmaya,kundaktaki çocuğundan,beşikteki çocuğuna koşuştururken büyüdü bizlerle birlikte.
Hep arkadaşım gibiydi.Ben de kardeşlerimi büyütürken tatmıştım ilk anneliği.
Ne annem ne ben ikimiz de çocukluğumuzu yaşayamamıştık.
Belki de ondandır hep çocuk kalışım…Kimbilir…
Şimdi öyle bir dünyada yaşıyoruz ki…Çocuklar çocukları öldürüyor.
Yapabildiğimiz tek şey, başsağlığı dilemek,Terörü lanetlemek.Sosyal medya sayfalarımızı karartmak.Ama inanılmaz bir hızlı dönüyoruz rutin hayatımıza…
Acaba ölenler cennette de bizler mi cehennemdeyiz anlayamıyorum.
Sanki ölen onlar değil de bizleriz.Uzayda başka bir dünyada yaşıyormuşuz gibi hissediyorum kendimi bu olanlar karşısında.
11 milyon nüfusluk küçük bir ada olan Küba,tüm Güney Amerika ülkelerine sağlık hizmeti veriyor.Tabii ücretsiz!Açlık yok..
Kadın hamileyken,hamile merkezlerine gitme zorunluluğu var.Çocuk bakımı için eğitim veriliyor.Her tür sağlık ve eğitim hizmetini devlet karşılıyor. Eğitim de tabii ki eşit.Sağlığın için endişelenmek yok
Devlet,ihtiyacı olan yiyeceği dağıtıyor.Kişi başı, karnı doyuracak miktar, devlet eliyle veriliyor.Kişi başlı aylık 2 kilo kırmızı et veriliyor.Tavuk daha çok.
Ya bizim ülkemizde asgari ücretle geçinen,kişi başı 2 kilo et yiyebiliyor mu?
Temel ihtiyaçlara para harcamak da yok.Hastane masrafı,eğitim masrafı yok! Çocuklara kalem almak bile yok.
Savaşlarda çocukların öldürüldüğü bir dünyada çocuk haklarından bahsetmek imkansızdır.
1821 Tripoliçe Katliamı
« Üç gün boyunca şehrin sakinleri, bir vahşi çetenin kötülüğüne ve keyfine bırakıldı. Yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadı. Kadınlar ve çocuklar, öldürülmeden önce işkencelere tabî tutuldu Şehirdeki Yunan zaferinden sonra yol kenarları cesetler ile doldu. Kadınların ve çocukların bulunduğu Müslüman kitleleri, yakınlardaki dağlarda sığır gibi doğrandı. »
Navarin Katliamı
1821 Yunanlılar bebekleri annelerinin kollarından aldı ve kayalara vurdu. Üç ve dört yaşlarındaki çocuklar denize atılarak boğuldu. Katliam bittiğinde cesetler ya denize atıldı ya da sahile yığıldı ve bir salgın hastalık tehdidiyle karşı karşıya kalındı.
Dedeağaç Katliamı 1912:245 çocuk katledilmiştir.
8 yaşında ki ÇOCUK eş olarak veriliyorsa bunun neresi İslami kural olur diye sormaya gerek yok ama hala ülkemizde İslam ülkelerinde kadın haklarının olduğunu söyleyen, 40 yaşındaki bir adamla evlendirilen 8 yaşındaki kız çocuğu, ilk gecenin ardından kanama geçiren çocuk, hayatını kaybetti.Bu olay karşısında bile insanın kanı donmamışsa,ölmüşüz de ağlayanımz yok demektir…
Çocukların korunması fikri ilk olarak 1894 yılında ortaya çıkmıştır. Bu düşünceye ilgi gösteren bazı Avrupa devletlerinden temsilciler Paris’te özel bir toplantı yapmışlardır.
Gençlerin sorunları, çocuk ve annelerin korunması hususlarında uluslararası bir merkez kurulması yolunda ilk resmi girişim 1912 yılında İsviçre’de gerçekleşmiştir.
1.Dünya Savaşı’nın sonunda Çocukların Korunması önem kazanınca, 1920 yılında Cenevre’de “Uluslararası Çocuklara Yardım Birliği” adında özel bir örgüt kurulmuş ve bu örgüt 1923 yılında “Cenevre Çocuk Haklar Bildirgesi”ni yayınlamıştır.
“Cenevre Bildirgesi” denilen bu çocuk hakları bildirgesinde, çocukların “yaşama, gelişme, beslenme, yardım görme, istismardan korunma” hakları güvence altına alınmıştır.
Milletler Cemiyeti Genel Kurulu 27 Eylül 1934 tarihinde Çocuk Hakları Bildirgesi’ni yeniden onaylamıştır.
Bu bildirge Türkiye tarafından benimsenmiş ve Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından 1931 yılında imzalanmıştır.
Çocuk Hakları Sözleşmesinin oluşumu, 1924 Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi ve 1959 Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesine dayanır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun oy birliği ile kabul ettiği sözleşme metnini 26 Ocak 1990′ da imzaya açmış ve 2 Eylül 1990’da ise sözleşmeyi onaylayan devletlerde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye, 14 Eylül 1990’da, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde toplanan ” Çocuklar İçin Dünya Zirvesi”nde sözleşmeyi imzalamıştır ancak sözleşme Aralık 1994’de Meclisten geçirilerek yürürlüğe girmiştir.
Bu sözleşmeyle çocukların içinde bulunabilecekleri her bir özel durum ( istismar edilmiş olma, çalışan çocuklar, mülteci çocuklar, savaş mağduru çocuklar, madde bağımlılığı gibi ) ayrıca düzenlenmiştir.
Bu haklar bütün çocukların beslenme, tıbbi hizmet, barınma ve eğitim gereksinimlerini sağlar.
Çocuk haklarına dair sözleşme Amerika, Birleşik Arap Emirlikleri ve Somali olmak üzere 3 ülke dışında dünyadaki tüm ülkelerce imzalanmıştır.
Bugün dünya çocuklarının %96’sı çocuk haklarını korumak için yasal yükümlülük altına giren ülkelerde yaşamaktadır.
Birleşmiş Milletlere rapor yollayan 43 ülkeden 14‘ünün sözleşme ilkelerini kendi anayasalarına uyarladıklarını göstermektedir.Diğer 35 ülke sözleşmeye uyum sağlamak için yeni yasalar çıkartmış ya da mevcut yasalarda değişiklikler yapmışlardır.13 ülke ise bunları yapmamasına karşın çocukları kendi hakları konusunda bilinçlendirmek için sözleşmeyi okul programlarına ve derslere dâhil ederek tanıtım ve eğitim faaliyetlerine girmişlerdir.
Dini,dili,ırkı,nerede doğduğu,cinsiyeti ne olursa olsun,çocuk dünyanın her yerinde çocuktur
Yaşasın…Artık bütün dünyadaki çocuklar zararlı etkilerden korunacak,sömürülmeyecek,taciz edilmeyecek,çocuk yaşta evlendirilmeyecek,en iyi şekilde eğitilecek,yaşama hakları ellerinden alınmayacak.
Kimi kandırıyorsunuz…?Çocukları mı,kendinizi mi,dünyayı mı?
İşin en garibi bu sözleşmeleri imzalayanlar en çok zararı veriyor çocuklara.Acaba suçlarını bastırmak için mi böyle sözleşmeler imzalayıp,günler ilan ediyorlar.
Dünyadaki bütün savaşlara bakın!Kimler çıkarmış…Kimler bu savaş çığırtkanlarına silah satmış…Kimler insanların evlerini barklarını başlarına yıkmış…Bu ne ikiyüzlülük,bu ne utanmazlık,bu ne vizdansızlıktır.
Unuttunuz mu Japonya ya atılan bombanın etkilerinin yıllarca sürüp sakat çocuklar doğduğunu…Ya ölen çocukları…
İran-Irak-Suriye savaşlarında bombaların yıktığı binaların altından çıkarılan çocuk cesetlerini…Savaştan kaçmak için yerini yurdunu terk ederken,devrilen kayıktan deniz kıyısına vuran çocuk cesetlerini…
Ya hayatta kalanlar! Yaşadıkları travmayı nasıl atlatıyorlar hiç bilgisi olan var mı?
Afrika da ,Endonezya da açlıktan ölen çocukları…Çin de günde 5 sente çalıştırılan çocukları.
Türkiye bu sözleşmeyi 1990 da imzalamış.İmzalamış da ne olmuş!İzlenen yanlış politikalar yüzünden sözleşme hükümlerini en çok çiğneyen ülke olmuşuz…
Ülkemizde eğitim sistemini her gün biraz daha geriye götürerek,tarlada,fabrikada,sokakta çalıştırarak eğitim haklarını ellerinden almışız.935 bin 832 kız,bir milyon 38 bin erkek ,toplam bir milyon 973 bin 874 çocuğun eğitim dışında olduğunun farkında mısınız!
Hayatını kaybeden 30 işçiden birisinin çocuk olduğunu bilsen kılın kıpırdar mıydı? 2 milyon çocuk işçinin % 80 ni kayıt dışı çalıştırılıyor.
Hükümet çıraklık kanunları çıkarıyor,işte taşaron olarak çalıştırılan bu çocuklar için.Bunlar MEB nın resmi verileri…
Çocuk işçilerde dünya ikincisiyiz.
Ya çocuk gelinler…Ülkemizdeki kanayan yara…Son 10 yılda 482 bin kız çocuğunun evlendiğini kim duyar,kim bilir…
Çocuk gelinlerde dünya üçüncülüğüne sahibiz…
Son yıllarda garip bir şekilde artan çocuk tacizleri…Savunmak ve önlem almak,suçluları cezalandırmak bir yana,”bir kereden bir şey olmaz,aileler çocuklarına sahip çıksaydı”diyen politikacıların insafına terk edilmiştir.Son 10 yılda % 700 lük bir artış göstermiş.sadece 2017 nin ilk 10 ayında 317 çocuk tacize uğramış.
%85 i gizli kaldığı halde çocuk taciz ve tecavüzlerinde dünya ikincisiyiz…
Ya ceza evindeki çocuklarımız….
Bugün en başta iktidar politikaları yüzünden çocuk gelinler,çocuk işçiler,eğitimsiz çocuklar,çocuk tacizleri çoğalmakta.
AKP iktidar olduğundan beri cezaevindeki çocuk sayısı ne kadar arttı biliyor musunuz?tam %33 arttı.Ceza evlerinde ne kaç çocuk olduğunu,ne de kaç çocuğun oralarda öldüğünü yazmaya içim elvermiyor artık.
Deveyi hamuduyla yutanların elini kolunu sallayarak gezdiği,bir baklava çaldı diye küçücük çocuğun ceza evine koyulduğu yerin adı Türkiye…
Biraz vicdan…Biraz utanma…Bu yaşananların kendi çocuklarınızın başına geldiğini düşünün ve ona göre kanunlar çıkarın.
Bu çocuklara ülkemizi ve dünyayı teslim edeceğiz,onlar geleceğimiz…
Sadece kanunlar yönetmelik çıkarmak yerine hak ettikleri yaşamı sağlayalım yeter…
Bir yanıt yazın