Damadın Amerikancı dünyası
“İnsan yaşadığı yere benzer” diye çok yerleşik bir karakter analizi yapılır.
Yaşamım boyunca önemli bir karakter durumuna şahit oldum.
Yurt dışında eğitim görenlerin yurda dönüşlerinde, ülke gerçekleri ile sürekli çatışma halinde olduklarına şahit oldum. Bu kişiler, ne gidip eğitim aldıkları yere tam olarak adapte olabilirler, ne de döndüklerinde bıraktıkları Türkiye gerçeklerine adapte olabilirler. Tabi hepsi değil ama çoğu eğitim aldıkları yerdeki anlayış ve düzeni ararlar.
Osmanlıda Batının teknolojisini ülkeye getirsin diye, (eğitim için) Fransa’ya gönderilen öğrenciler, teknoloji transferi yapmak yerine, gittiği yerin kültürüne hayranlık ile dönmüş ve ülkeye bilgi taşımamışlardır.
Yurt dışına öğrenci gönderilme işi Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Yaklaşık iki yüz yıldır öğrenci göndermemize karşın, ülkemiz teknoloji üretiminde bir adım ileriye gidememiştir.
Yurt dışında eğitilip gelenle, eğitim aldıkları ülkenin, gözüne kestirdiği bir ürününün ithalatçısı olmuşlardır. İmalatçısı değil…
Damat da eğitiminin önemli bir kısmını Amerika’da yaptı. Finansal Ekonomi üzerinde çalıştı.
Gelince Çalık Holdingin üst düzey yöneticiliğinde bulundu. Yani üretimin içinde yaşamadan, öğrendiklerini üretim ve yönetim içinde pek uygulama fırsatı bulamadan, devletin en yüksek makamına geldi.
Yaşamı ve yaşadığı yerler hep Amerikan anlayışına göre iş gören yerlerdi. İş tutuş, el yordamı hep Amerikan kültüründen kaynaklanıyordu. Buralardaki işler yerli olmazdı. Yerli olanlar zaten modası geçmiş işlemeyen ve rasyonel olmayan anlayışlardı. Dolayısıyla bir değeri yoktu.
Bu düşünce ve duygularla Yüksek Denetleme Kurumu, Sayıştay gibi yerli denetleme kurum ve kuruluşları, Damadın istediği bir denetlemeyi yapamazdı. Yapsa yapsa Mc. Kinsey bu işi yapardı.
Damat, Mc Kinsey seçimini yaparken kendince, rasyonel düşündüğüne ve yaptığı işin çok iyi bir iş olduğuna inanıyordu. Hatta o kadar inanmıştı ki, kendi gibi düşünmeyenleri vatan haini ilan edebilmişti.
Siyasal iktidarın içinde gerek iş dünyasından gelen gerekse diğer alanlardan gelen, o kadar çok Amerika’nın gücüne hayran ve bu anlayışla iç içe yaşamış kişiler var ki, bu kişiler en kritik noktalarda, Türkiye’nin ayağına dolaşacaklardır. Bu kişiler güvenlik sorunu olmaya devam edeceklerdir.
Yerli ve milli olma meselesi de zaten bu meseledir.
İnsan kendinde oluşan yabancılaşmayı fark edemezse, çevresinin gerçekleriyle uyuşamaz.
8.10.2018