Cahil adam

<p>Henüz ilkokul sıralarında otururken beynimize böyle kodlamıştık. O küçücük yaşımızda nereden bilebilirdik o CaHİL aDaM'ın cehaletimizi yenmek için olduğunu... Türk'ün Atası, Başbuğumuzun armağanı "Milli İlkelerimiz" olduğunu?
Ah o CaHİL aDaM yok mu?..
"C"siyle cehaletimizi attık, Cumhuriyetçilik bilinciyle.
"H"siyle hak ettiğimiz milli bilincimizi tanıdık, gerçek halk kavramı nedir, işte o zaman anladık.
"İ"siyle İstiklalimizi kanıtladık, inkılaplarımızla yeniliğe kavuşarak.
"L"siyle Layık olduğumuz iç özgürlüğümüzü yaşadık, laiklik dedik bu özgürlüğe.
"D"siyle dünyalara tanıttık TÜRK yurdunu, Devlet dedik! Devletçilik dedik!
"M"siyle mavi boncuğumuzu kazıdık kalbimize, Milliyetçilik dedik adına! TÜRK dedik! BİZ dedik!</p>
<p>İlke neydi? Temel fikir, bilgi ve inanış değil miydi? Öyleyse bilgimiz sağlam, inancımız kuvvetli olsun. Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini attığı bu 6 ilke bizim geçmişimiz, geleceğimiz en önemlisi şimdimiz olsun. Çünkü geleceği geçmiş yönetir arkadaşlar. Yarınımıza yön veren bugün, yarınımızı yönetir. Şimdimiz, geleceğimizdir. Çok konuştum sanırım, geçelim şu fragman kısımlarını. Anladığınız üzere bugünkü konumuz ilkelerimiz. Öncelik olarak, bu altı ilkemizin ilk ikisini anlatacağım bugün sizlere. Daha sonra ki CaHİL aDaM yazımda diğer ilkelerimize de değineceğim. Tane tane okumak, tane tane anlamak gerekiyor. Ne yazık ki bu konuda çok ayrılığa düşüyoruz çünkü. Bu 6 ilke bir partinin simgesi değildir. Tıpkı bozkurt işaretinin, bir partinin simgesi olmadığı gibi. Bozkurt TÜRK'ün simgesidir, 6 ilke de TÜRK Devletinin ana esasları. İkisine de sahip çıkmalıyız.
Peki savunduğumuz bu ilkelerin esasen bize verdiği mesaj NEDİR?</p>
<p>"Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk milletini emin ve sağlam bir istikbal yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibarıyla, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur(1936-M.K.Atatürk)"
Yeni hayatın baki ilkesi
Cumhuriyetçilik; Biliyoruz ki Cumhuriyet, Demokratik parlamenter bir sistemdir. Bir idare biçimidir. Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare cumhuriyet idaresidir (1924-M.K.Atatürk). Bu sistemle devletin vatandaşına sorumlulukları vardır, vatandaşın da devletine. Atamızın bütün inkılaplarını temsil eden bu ana ilkenin yapıtaşı "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözüdür. Bu düşünceyle kurulmuş bu ilke, devlet yönetiminde kişisel çıkarların önüne geçmektedir. Milli hakimiyet ülküsünü ve milletin iradesini atmosfer tabakası gibi sarmış, teminat altına almıştır bu ilke.
Ya ATATÜRK! Bu ilke için neler söylemiştir biz çocuklarına?
"Millî azim ve bilincin kıymetli eseri olan değerli Cumhuriyetin bugünkü ve yarınki neslin demir ellerinde her an yükselip sağlamlaşacağına güvenim tamdır." O zaman değerli okurlarım, bu emanet bizim sorumluluğumuz. Her birimiz Türkiye Cumhuriyet'inin bir ferdiysek eğer, bu sorumluluklarımıza sahip çıkmak zorundayız.</p>
<p>Sorumluluklarımızı bir sıraya dizeceğiz şimdi.
Sırada ikinci ilkemiz, Milliyetçilik ilkesi var. Bir yurdun en değerli varlığı yurttaşlar arasında milli birlik, iyi geçinme ve çalışkanlık duygusu ve kabiliyetlerin olgunluğudur, demiş ölümsüz önder M.K.Atatürk.
Milliyetçilik; Bu ilke adı üstünde "milliyet" olabilme düşüncesi değil midir? Peki nedir milliyet olabilme? Bir millete mensup kişilerin bulunduğu millete bağlı olması, milli birliğini ve beraberliğini sağlaması değil midir değerli okurlarım? Evet öyledir. Tam da böyledir. Türk'ün milliyetçilik ilkesinin temelini Başbuğ Atatürk'ümüz; Ne Mutlu Türk'üm, diyene sözüyle kazımıştır, Türk Milleti'nin tinine. Ayrıştırıcı değil! Aksine toplayıcı ve bütünleştirici olan bu ilkeyi en güzel Atamızın; Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep "aynı ırkın evlatları", hep "aynı cevherin damarıdır", sözünde buluyorum ben. Çünkü biz, her birimiz! Kutsal Türk toprağında, Türk vatanında yaşayan Oğuzhan'ın torunlarıyız. On binlerce yıllık geçmişi olan biz Türkleri, ayrıştırmak için farklı ırktan gelmişiz gibi bölücü algı yaratıyorlar, yok öyle. Türkiye Cumhuriyet'inde ya da Türk Devletlerinde yaşayan bütün vatandaşlar Türk'tür. Kanında Oğuzhan vardır. Aksini kabul etmek için çırpınan varsa yaşamasın arkadaşım bu güzel memleketlerimizde! Ne mutlu Türk'üm! Diyene canımız feda. Atamızın dediği gibi; Dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize ve milletimize bu saygıyı hissen, fikren, fiilen bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulamayan devletler, başka milletlerin avıdır.</p>
<p>Bu iki önemli ilkeyi eminim sizlerde çok iyi biliyorsunuz. Fakat benim sizlere hatırlatmak istediğim başka ve daha önemli bir husus var. O da Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik ilkesinin et ve tırnak gibi birbirine bağlı olduğudur. Kedi köpek gibi yok ben milliyetçiyim yok ben cumhuriyetçiyim diye didişmelere bir son vermemiz gerekiyor artık. Fark etmedik ırkımızı böldüler, fark etmedik ortak düşüncelerimizi böldüler. Atamızın 6 ilkesi vardır 6 ilkesini birbirinden ayırmak ne mümkün! Bölüne bölüne bir hal olduk. Böyle böyle o çok korktukları Türklük kavramını silmek istiyorlar farkında mısınız!?
Başbuğumuz demiş ki; "Memleketin ve inkılabın, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması lazımdır. Memleketin ve milletin sosyal, ekonomik, kültürel ve fikri yönlerde gelişme ve ilerleme alanı olabilmesi için çok çalışmak idealimiz olmalıdır." İşte bu yüzden milliyetçilik ve cumhuriyetçilik ilkesi birbirinden ayrılamaz değerli okurlarım.
Biz neden a partisi şunu dedi b partisi şunu dedi diye tartışıyoruz. Hepsi, kimilerimize göre iyi ya da kötü, Türkiye Cumhuriyeti'ni yöneten ya da yönetmeye talip kişiler değiller mi? Şimdi her şeyi bir kenara bırakın. Biz bilimde ne kadar ilerledik, biz sanatta ne kadar ilerledik, biz Türkiye Cumhuriyeti olarak Türk devletleri arasındaki konumumuz nedir ve bunları nasıl geliştirebiliriz, düşüncesine sahip olmazsak eğer nasıl gelişiriz? Daha önemlisi nasıl varlığımızı sürdürebiliriz? Önce kendimize dönmeyi ve kendimizi dinlemeyi öğrenmeliyiz. Bunu anneniz, babanız, öğretmeniniz öğretmeyecek sizlere. İhtiyacınız olan her bilgi zaten mevcut. İki dakika; sosyal medyada ay şu fotomu paylaşayım kaç beğeni alacak derdini bir tarafa bırakın (ki bu dert değil) vatanım ne konumda, ilerdeki nesillerim refah içinde yaşayabilecek mi düşüncesine odaklanın. Lütfen. Çok rica ediyorum. İç kavga Türkiye Cumhuriyet'ini ne kadar ileriye taşıyabilir ki?</p> - IMG 20180909 WA0003

Henüz ilkokul sıralarında otururken beynimize böyle kodlamıştık. O küçücük yaşımızda nereden bilebilirdik o CaHİL aDaM’ın cehaletimizi yenmek için olduğunu… Türk’ün Atası, Başbuğumuzun armağanı “Milli İlkelerimiz” olduğunu?
Ah o CaHİL aDaM yok mu?..
“C”siyle cehaletimizi attık, Cumhuriyetçilik bilinciyle.
“H”siyle hak ettiğimiz milli bilincimizi tanıdık, gerçek halk kavramı nedir, işte o zaman anladık.
“İ”siyle İstiklalimizi kanıtladık, inkılaplarımızla yeniliğe kavuşarak.
“L”siyle Layık olduğumuz iç özgürlüğümüzü yaşadık, laiklik dedik bu özgürlüğe.
“D”siyle dünyalara tanıttık TÜRK yurdunu, Devlet dedik! Devletçilik dedik!
“M”siyle mavi boncuğumuzu kazıdık kalbimize, Milliyetçilik dedik adına! TÜRK dedik! BİZ dedik!

İlke neydi? Temel fikir, bilgi ve inanış değil miydi? Öyleyse bilgimiz sağlam, inancımız kuvvetli olsun. Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini attığı bu 6 ilke bizim geçmişimiz, geleceğimiz en önemlisi şimdimiz olsun. Çünkü geleceği geçmiş yönetir arkadaşlar. Yarınımıza yön veren bugün, yarınımızı yönetir. Şimdimiz, geleceğimizdir. Çok konuştum sanırım, geçelim şu fragman kısımlarını. Anladığınız üzere bugünkü konumuz ilkelerimiz. Öncelik olarak, bu altı ilkemizin ilk ikisini anlatacağım bugün sizlere. Daha sonra ki CaHİL aDaM yazımda diğer ilkelerimize de değineceğim. Tane tane okumak, tane tane anlamak gerekiyor. Ne yazık ki bu konuda çok ayrılığa düşüyoruz çünkü. Bu 6 ilke bir partinin simgesi değildir. Tıpkı bozkurt işaretinin, bir partinin simgesi olmadığı gibi. Bozkurt TÜRK’ün simgesidir, 6 ilke de TÜRK Devletinin ana esasları. İkisine de sahip çıkmalıyız.
Peki savunduğumuz bu ilkelerin esasen bize verdiği mesaj NEDİR?

“Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk milletini emin ve sağlam bir istikbal yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibarıyla, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur(1936-M.K.Atatürk)”
Yeni hayatın baki ilkesi
Cumhuriyetçilik; Biliyoruz ki Cumhuriyet, Demokratik parlamenter bir sistemdir. Bir idare biçimidir. Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare cumhuriyet idaresidir (1924-M.K.Atatürk). Bu sistemle devletin vatandaşına sorumlulukları vardır, vatandaşın da devletine. Atamızın bütün inkılaplarını temsil eden bu ana ilkenin yapıtaşı “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” sözüdür. Bu düşünceyle kurulmuş bu ilke, devlet yönetiminde kişisel çıkarların önüne geçmektedir. Milli hakimiyet ülküsünü ve milletin iradesini atmosfer tabakası gibi sarmış, teminat altına almıştır bu ilke.
Ya ATATÜRK! Bu ilke için neler söylemiştir biz çocuklarına?
“Millî azim ve bilincin kıymetli eseri olan değerli Cumhuriyetin bugünkü ve yarınki neslin demir ellerinde her an yükselip sağlamlaşacağına güvenim tamdır.” O zaman değerli okurlarım, bu emanet bizim sorumluluğumuz. Her birimiz Türkiye Cumhuriyet’inin bir ferdiysek eğer, bu sorumluluklarımıza sahip çıkmak zorundayız.

Sorumluluklarımızı bir sıraya dizeceğiz şimdi.
Sırada ikinci ilkemiz, Milliyetçilik ilkesi var. Bir yurdun en değerli varlığı yurttaşlar arasında milli birlik, iyi geçinme ve çalışkanlık duygusu ve kabiliyetlerin olgunluğudur, demiş ölümsüz önder M.K.Atatürk.
Milliyetçilik; Bu ilke adı üstünde “milliyet” olabilme düşüncesi değil midir? Peki nedir milliyet olabilme? Bir millete mensup kişilerin bulunduğu millete bağlı olması, milli birliğini ve beraberliğini sağlaması değil midir değerli okurlarım? Evet öyledir. Tam da böyledir. Türk’ün milliyetçilik ilkesinin temelini Başbuğ Atatürk’ümüz; Ne Mutlu Türk’üm, diyene sözüyle kazımıştır, Türk Milleti’nin tinine. Ayrıştırıcı değil! Aksine toplayıcı ve bütünleştirici olan bu ilkeyi en güzel Atamızın; Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep “aynı ırkın evlatları”, hep “aynı cevherin damarıdır”, sözünde buluyorum ben. Çünkü biz, her birimiz! Kutsal Türk toprağında, Türk vatanında yaşayan Oğuzhan’ın torunlarıyız. On binlerce yıllık geçmişi olan biz Türkleri, ayrıştırmak için farklı ırktan gelmişiz gibi bölücü algı yaratıyorlar, yok öyle. Türkiye Cumhuriyet’inde ya da Türk Devletlerinde yaşayan bütün vatandaşlar Türk’tür. Kanında Oğuzhan vardır. Aksini kabul etmek için çırpınan varsa yaşamasın arkadaşım bu güzel memleketlerimizde! Ne mutlu Türk’üm! Diyene canımız feda. Atamızın dediği gibi; Dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize ve milletimize bu saygıyı hissen, fikren, fiilen bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulamayan devletler, başka milletlerin avıdır.

Bu iki önemli ilkeyi eminim sizlerde çok iyi biliyorsunuz. Fakat benim sizlere hatırlatmak istediğim başka ve daha önemli bir husus var. O da Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik ilkesinin et ve tırnak gibi birbirine bağlı olduğudur. Kedi köpek gibi yok ben milliyetçiyim yok ben cumhuriyetçiyim diye didişmelere bir son vermemiz gerekiyor artık. Fark etmedik ırkımızı böldüler, fark etmedik ortak düşüncelerimizi böldüler. Atamızın 6 ilkesi vardır 6 ilkesini birbirinden ayırmak ne mümkün! Bölüne bölüne bir hal olduk. Böyle böyle o çok korktukları Türklük kavramını silmek istiyorlar farkında mısınız!?
Başbuğumuz demiş ki; “Memleketin ve inkılabın, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması lazımdır. Memleketin ve milletin sosyal, ekonomik, kültürel ve fikri yönlerde gelişme ve ilerleme alanı olabilmesi için çok çalışmak idealimiz olmalıdır.” İşte bu yüzden milliyetçilik ve cumhuriyetçilik ilkesi birbirinden ayrılamaz değerli okurlarım.
Biz neden a partisi şunu dedi b partisi şunu dedi diye tartışıyoruz. Hepsi, kimilerimize göre iyi ya da kötü, Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten ya da yönetmeye talip kişiler değiller mi? Şimdi her şeyi bir kenara bırakın. Biz bilimde ne kadar ilerledik, biz sanatta ne kadar ilerledik, biz Türkiye Cumhuriyeti olarak Türk devletleri arasındaki konumumuz nedir ve bunları nasıl geliştirebiliriz, düşüncesine sahip olmazsak eğer nasıl gelişiriz? Daha önemlisi nasıl varlığımızı sürdürebiliriz? Önce kendimize dönmeyi ve kendimizi dinlemeyi öğrenmeliyiz. Bunu anneniz, babanız, öğretmeniniz öğretmeyecek sizlere. İhtiyacınız olan her bilgi zaten mevcut. İki dakika; sosyal medyada ay şu fotomu paylaşayım kaç beğeni alacak derdini bir tarafa bırakın (ki bu dert değil) vatanım ne konumda, ilerdeki nesillerim refah içinde yaşayabilecek mi düşüncesine odaklanın. Lütfen. Çok rica ediyorum. İç kavga Türkiye Cumhuriyet’ini ne kadar ileriye taşıyabilir ki?


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir