2003’te Saddam’ın düşürülmesinden sonra Irak’ta siyasi süreç birçok önemli çabaya rağmen hâlledilemedi.
Yapılan her seçim demokratik değerlerin benimsenmesine zarar verdi.
Demokratik değerleri bilhassa İran’a bağlı İslamcı siyasi partiler aşındırdı.
*
Bu partiler Kur’an’ın yönetişim ve Ayetullah Humeyni’nin Velayet-i Fakih doktrinindeki önceliklere inanıyor.
Ve Irak’taki, İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani kontrolündeki Iraklı milisler vasıtasıyla çekip çevriliyorlar.
Sonuçta iç istikrar ve demokrasiden ziyade İran’ın önceliği için bölgesel kaygılara yönleniyorlar!
*
Haziran’da yapılan parlamento seçimlerinde net bir galibiyet elde edilemeyince, Irak siyaseti yeni bir tıkanma yaşıyordu.
Nihayet 2 Ekim’de Parlamento, Cumhurbaşkanlığına Iraklı Kürt siyasetçi, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin eski başbakanı Berhem Ahmed Salih’i seçti.
3 Ekim’de Berham Salih de Şii siyasetçi Adil Abdul Mahdi’yi hükümeti kurmak üzere başbakanlığa getirdi…
*
Başbakan Adil Abdul Mahdi, Humeynizmden vazgeçen Irak İslami Yüksek Konseyi üyesidir.
Laik, sosyalist ve Arap milliyetçi fikirlerden yanadır.
Seçimlerde 54 sandalye kazanan Şii Mukteda El Sadr’ ın Reform İttifakı ardından,
47 sandalye kazanan Fetih İttifakında yer alan 18 partiden biri olan ve Hadi al-Ameri liderliğinde İran’a yakınlığıyla bilinen Şii milis gücü Bedir Örgütü’nün siyasi partisinin bir üyesidir.
Partisi Yeni Cumhurbaşkanı Berham Salih’e aday gösteren partiler arasındadır.
*
Şimdi Başbakan Adil Abdul Mahdi’yi zorlu günler, zorlu uğraşlar bekliyor.
Yakın zamanda Irak; Irak ve Şam İslam Devleti’nin yarattığı krizi kısmen sonlandırmıştır.
Ama hâla Bağdat, Musul ve Erbil arasındaki etnik olarak karışık alanlarda önemli bir İslami devleti varlığı bulunuyor.
Bu karma alanlarda, hem BAAS rejiminin devrilmesiyle hem de cihadçıların zaten hassas dengeyi bozan saldırılarıyla toplumsal doku sarsılmıştır.
Bu bölgelere Irak’ın az kullandığı insan sermayesinin geniş potansiyelini açmak gerekiyor…
Irak’ın insan sermayesini desteklemek ve gelişimi baştan başa zorlu bir hükümet çabasıdır…
*
Irak, İslam Devleti ile yaptığı mücadele sırasında ulusal parasını sabit tutmuş ve bu dönemde petrol üretiminin artmasıyla başarı sağlamıştır.
Nitekim Bağdat, büyük ölçüde gelişmiş güvenliği ve sekterliğin terk edilişi ile mümkün olan bir rönesansın tadını çıkartıyor.
Yine de Irak hâlâ yetersiz altyapı ve onarım ihtiyacındadır…
*
Irak alt yapısında, başta su ve enerji sektöründe ciddi sorunlar yaşanıyor.
Bu, diğer sektörlerle çok ciddi sorunların olmadığı anlamına gelmiyor.
Ancak Irak hükümetinin modern bir yaşam için öncelikle su ve enerjiye aciliyeti vardır.
Irak’ın kuraklığı, iklim değişikliğinin sonuçları bir yana, Türkiye ve İran’ın Dicle ve Fırat’taki çok sayıdaki barajlarında su miktarını ciddi ölçüde tutmasının,
Su altyapısının ilkelliği ve su kullanımındaki hoyratlık sorunlarının çözülmesi gerekiyor…
*
Irak hem elektrik üretimi hem de dağıtımında bugün 38 milyon vatandaşının ihtiyaçlarının oldukça gerisinde kalıyor.
İslam Devleti’nin işgali elektrik şebekesinin iyileştirilmesi için birçok planı aksatmış olsa da,
Güç sisteminde yakıt olarak kullanılacak olan petrol üretiminin bir yan ürünü olarak üretilen doğal gazın tutulmasında başarılı olunamamıştır.
Şimdi bu çabaların genişletilmesi ve güçlendirilmesi gerekiyor.
Ayrıca dağıtım sisteminin de onarılması gerekiyor.
Önemli miktarda güç kontrolsüz hatlarla yönlendirilmektedir ve çoğu Iraklı hiçbir zaman faturasını ödemiyor.
Yenilenebilir enerji konusunda da ciddi bir araştırma bulunmuyor…
*
Ancak Irak’ın altyapısında bankacılık, sağlık hizmetleri veya telekomünikasyon sektörlerinde olduğu gibi ciddi yatırım ve reformun gerekli olmadığı neredeyse hiçbir sektör bulunmuyor.
Ne ki,Irak’ın bütçesini dengede tutmak için mücadele eden son hükümetin aksine, bu kez Başbakan Adil Abdul Mahdi hükümetinin;
Bu eksiklikleri gidermek için Şubat ayında Küveyt Konferansında komşu ülkeler tarafından finanse edilen 30 milyar dolarlık bir kredi hattı vardır…
Ek olarak 2018’de beklenenden daha yüksek petrol geliri sayesinde en az 15 milyar dolarlık bir bütçe fazlası olacaktır.
Irak yeniden inşa için ciddi çaba harcıyor, bu projelerde çalışabilecek yetenekli firmaları da bulunuyor
Irak’ın kapasitesinin yetmediği noktada uluslararası ortaklarla bağlantı kuruyor.
Su projeleri konusunda “kazan kazan” yönteminde Türkiye firmaları ön plana çıkıyor…
*
Başbakan Adil Abdul Mahdi’nin en büyük uğraşlarından biri Halk Seferberlik Birimleri sorunu olacaktır.
Halk Seferberlik Birimleri ya da Haşd el-Şabi, Irak’ta Sünni, Şii, Hıristiyan, Yezidi, Türkmen ve Kürt silahlı oluşumunu birleştiriyor.
Askeri ve siyasi sorunlar için bir platform ve radikal İslam tehdidine karşı güvence teşkil ediyor.
Buna rağmen Haşd, Irak hükümetine tamamen yanıt vermeyen silahlı bir güctür, bunun yerine Tahran’la önemli bağları olan siyasi partilere ve dini kurumlara bağlıdır.
Bu yüzden Haşd şu anda iki problemi ortaya koyuyor;
Devletin meşruluğuna meydan okuyor: Irak’ın İran vekili bir güç tarafından işgal edilmiş olduğuna dair bir algı oluşturuyor.
Savunma veya İçişleri bakanlıklarına entegre edilerek basit bir güç olarak ortadan kaldırılması ya da silahsız bir devlet kurumu haline getirilmesi gerekiyor.
*
İslam Devleti, Anbar ve Musul’dan oldukça kararlı bir şekilde çıkarılırken, kuzey Irak’ta bir güvensizlik alanı oluşmuştur.
Bunların çoğu Bağdat ve Erbil arasındaki “tartışmalı bölgelerin” bir parçasıdır
Güvenlik soprunu Arap Sünnileri, Iraklı Kürtler, Türkmenler, Asuriler, Yezidi ve Şabbaklar arasındaki sosyal problemler ile birleştiriliyor.
Bu alanlarda iki birbiriyle ilişkili sorun vardır; Irak vatandaşlarının korunması gerekiyor : bu bölgelerdeki çeşitli etno-sekter gruplar arasında güven yeniden inşa edilmeli,
Bunun için Devlet iktidarının bu alanlara yansıtılması bir öncelik haline gelmelidir.
*
Bu sırada başarısız bağımsızlık referandumundan bir yıl sonra,
30 Eylül’de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’de ekonomik krizin ortasında parlamento seçimlerini yaptı.
Farklı organlar tarafından yönetilen seçimlere katılım düşüktü, üstelik elektronik oylamaya rağmen beklenen gerçekleşti ve çoklu sahtekârlık iddiaları dile getirildi.
Dün Bağımsız Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu, oyların yüzde 85’ini açıkladı.
*
Buna göre, M.Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP): 595 bin 592 oy,
Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB): 287 bin 575 oy,
Ömer Seyid Ali’nin Değişim Hareketi (Goran): 164 bin 336 oy,
Şasuvar Abdülvahit’in Yeni Nesil Hareketi: 113 bin 297 oy aldılar.
Bağdat ve Tahran’daki beklenti, Irak’ın geri kalan kısmını süresiz olarak tercih eden zengin bir Bağdadi Kürt liderliğindeki Yeni Nesil partisiydi.
Ancak Kürdistan kamuoyu, Bağdat ve Kürdistan’ın komşuları tarafından yapılan engellemeler ne olursa olsun, bağımsızlık lehine sağlam bir tutum göstermiştir!
*
Allah, Irak Başbakanı Adil Abdul Mahdi’nin yardımcısı olsun…
6.10. 2018
Bir yanıt yazın