Yapay Zeka Bilgi İşçisi ve işsiz yığınlar

Yapay Zeka Bilgi İşçisi ve işsiz yığınlar

Kapitalizmin yapısında işsiz yığınların mevcudiyeti, sistemin hayatiyetini sürdürmesi için zorunludur.

Dışarıda işsiz yığınlar olmazsa, egemen sermaye ne işçi ücretlerini düşük tutabilir ne de istediğinde işçiyi işinden edebilir.

Teknoloji ilerledikçe, iş süreçlerini adımlara bölmek ve her adımı standartlaştırarak, rutinleştirmek ve az eğitimli işçi ile iş görme şekli, kapitalizmin hayatta kalması için artık yetersizdir.

Krizlerden çıkışın bir anahtarı olarak düşünülen Yapay Zekâ tartışmaları bu sebepten şimdilerde gündemin baş konusudur.

Eskiden kol işçilerinin bile okuma yazma bilmesi, dört işlem hesap yapabilmesi gerekliydi.

Oysa bilgi tabanlı toplumlarının ayakta kalabilmesi için dijital okur yazar, sosyal becerili, girişimci işçilerin istihdamını gerektiriyor..   Burada girişimcilikten kast edilen; bilgilerin adımlara ve parçalara bölünerek metalaştırılmasıdır.

Bir başka ifadeyle, Bilgi İşçisi gerektiriyor.

Bilgi İşçisinin de tıpkı kol emekçisi gibi stokta bekleyen Bilgi İşçisi yığınlarını gerektiriyor.  Egemen sermaye, stokta bekleyen Bilgi İşçisi miktarını var ediyor ki, bilgi işçisi ücretlerini de istediği gibi düzenlesin. Beyaz yakalı yedek işçi deposu…

Yapay Zekâ tartışmaları, bir anlamda, bu bilgi işçisi deposunu artırmaya yönelik bir etki de yapıyor. İnsanlar kendilerini daha fazla dijital dünya ile ilintili hissediyorlar. Robotları kafaya takıyorlar.

Bilgi parçalara bölünüp, düşünsel faaliyetler metalaştırıldıkça, bilgi işçisinin yaratıcılığının getirisi patronun kâr hanesine yazılıyor. Çünkü her iş yerinde işi kendi kolaylığını kendisi üretir. Bu kolaylık küçük bir teknoloji yaratma anlamındadır.

Yani teknolojinin ve bilginin mülkiyeti patrona yazıldıkça sınıfsallık derinleşiyor. İnsanlığın ürettiği bilgi patronların malı haline dönüşüyor.

Böylece kapitalizmde, toplumsal değişimin motoru metalaşmada aranıyor. Özelleştirme ve metalaştırma girişimcilik olarak belirleniyor.

Özelleştirme ve metalaştırma toplumsal kimlikleri de parçalıyor. Birçok iş sürecinin yeniden tasarımı ve tanımlanması, mekân ve zamanın eski ahenginin bozulmasına sebep oluyor. Mesleki kimlik kaybının yanında, toplumsal kimlik kaybını da beraberinde getiriyor.

Yapay Zekâ tartışmalarının altında yatan yeni normal, aslında eskiden olduğu gibi teknolojinin mülkiyetinin patronlarda olması yoluna taş döşemektir. Yapay Zeka tartışmalarını kapitalizmin kriz dönemlerinde olması tesadüfi değildir.

İşsizliği çözmeyen toplumlar hangi teknolojiye sahip olurlarsa olsun kaostan kurtulamazlar. Çünkü işsizliğin yarattığı eşitsizliğin bir bedeli hep olmuştur.

1.10.2018

Yapay Zeka Bilgi İşçisi ve işsiz yığınlar - bulent esinoglu 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir