Necdet Buluz
Suriye konusunda Türkiye Rusya ve İran ile işbirliğini artırırken, Amerika da müttefikleri ile karşı cephe oluşturuyor. Gelecekte Suriye’deki durum nasıl şekillenecek bu tam bir bilmeceye döndü. Ancak, her iki tarafın da “siyasi çözüm” konusundaki vurgulamaları öne çıkıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, New York’ta bir araya gelen ABD, Fransa, Almanya, İngiltere, Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan dışişleri bakanlarının, BM’den Suriye’de siyasi bir geçişi teşvik etmek için en kısa sürede gerekli adımları atmasını istediği bildirildi.
Suriye’deki çatışmayı sona erdirmek için kararlı bir diplomasi ve uluslararası siyasal bir iradenin gerekliliğine vurgu yapılan açıklamada, “Suriye’deki savaşa askeri bir çözüm yok ve siyasal bir çözüme alternatif yok” ifadesine yer verildi.
Ayrıca açıklamada, Suriye’de askeri bir çözüm arayanların, sadece bölgedeki tehlikeli tırmanışın artmasına ve krizin daha geniş bir bölgeye yayılmasına neden olacağı belirtildi.
Açıklamayı dikkatlice okuduğumuzda Amerika ve müttefiklerinin nasıl hareket edeceği konusunda daha sağlıklı bilgi sahibi olabiliriz:
“Bu sebeple biz; ABD, Fransa, Almanya, İngiltere, Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan dışişleri bakanları olarak, BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararı uyarınca Suriye’deki çatışmaya siyasi bir çözüm bulmak adına yeni bir anayasa ve tüm Suriyelilerin katılabileceği özgür ve adil bir seçim altyapısı oluşturmak için acilen anayasa komitesinin toplanmasını talep ediyoruz. Bu konuda BM’nin Suriye Özel Elçisi’ne 31 Ekim’e kadar Güvenlik Konseyine rapor vermesi çağrısında bulunuyoruz.”
Eylül ayı ortalarında Rusya’nın Soçi kentinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında gerçekleşen Suriye görüşmeleri sonrasında, İdlib’de şiddeti bitirmek için silahlardan arındırılmış bir bölge kurulması kararlaştırılmıştı.
Bu bölgenin denetimi iki ülkeye ait silahlı kuvvetler tarafından sağlanacaktı. Soçi Zirvesi’nde Suriye ordusuyla silahlı grupların karşı karşıya olduğu bölgede iki taraf arasında 15-20 kilometre genişliğinde oluşturulacak bu tampon bölgenin 15 Ekim’e kadar oluşturulmasına karar verilmişti.
Bu kapsamda muhalif gruplardan ilk adımlar gelmeye başladı. Bazı muhalif gruplar Ekim ayı ortasına kadar silahsızlanma bölgesinden tamamen çıkacaklarını duyurdu. Bu gruplar arasında radikalliğiyle öne çıkan Tahrir el Şam da bulunuyor.
İdlib’deki Heyet Tahrir el Şam’ın da aralarında olduğu birkaç radikal grup, İdlib mutabakatına uyma yönünde mesajlar veriyor.
Üst düzey bir muhalif, İdlib’in yüzde 60-65’ini elinde tutan Heyet Tahrir el Şam’ın üçüncü kişiler aracılığı ile bölgedeki Türk askeri yetkilileri ile temas kurduğunu açıkladı.
Aynı yetkili örgütün son birkaç günde, İdlib mutabakatına uyacağı yönünde işaretler vermeye başladığını söyledi. Reuters’a konuşan söz konusu muhalif, “İşler yolunda gidiyor. Tahrir el Şam, anlaşmaya uyacağını duyurmadan, gereğini yerine getireceğini sözünü verdi” dedi.
Ajansa konuşan bir başka üst düzey muhalif de ‘silahlarını teslim etme zorlaması olmadığı için’ Tahrir el Şam’ın anlaşmaya uymasını beklediğini söyledi. Heyet Tahrir el Şam’dan ise henüz anlaşma ile ilgili duruşunu ortaya koyan bir açıklama yapılmış değil.
İdlib’de bulunan Ulusal Kurtuluş Cephesi liderlerinden Abdül Selam Abdül Razzak da “Anlaşmanın uygulamaya koyulması sırasında hiçbir muhalif grubun sorun çıkaracağını düşünmediğini” söyledi. Razzak, kendi örgütlerinin tek endişesinin, Suriye ordusunun ve müttefiklerinin anlaşmaya uyup uymayacağı olduğunu da açıkladı.
New york’ta Reuters’a konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, radikal grupların İdlib’deki ‘silahsızlanma bölgesi’nden çekilmeye başladığını açıklamıştı. Erdoğan “Rusya ve Türkiye arasındaki 10 maddelik anlaşma içerisinde bu muhtırayla gerek Rusya’nın, rejimi bu 15-20 kilometrelik koridora sokmaması gerekse merkezde de bu radikal grupların Türkiye tarafından Türkiye’nin kendi örgütleriyle, istihbarat gibi, bunu kontrol altına alması. Onların buralardan çıkışının sağlanması, daha doğrusu silahlardan arınmış bir bölge haline getirilmesi bizim tasarrufumuzda olacak. Bunun için gerekli adımları atacağız. Bütün çalışmalar yürütülmektedir. Radikal gruplar oradan çıkmaya başladı” demişti.
Özetleyelim:
Suriye’de silahlı çözümden çok siyasi çözüm öne çıkıyor. Ancak, bu çözüm şekli Türkiye için ne getirir ne götürür ona bakmak gerekiyor. Eğer böylesi bir çözüm sonrasında Fırat’ın Doğusunda Türkiye’nin beka sorunu devam edecekse bizim bu konudaki tavrımız ne olacak?
Kaldı ki, biz Esad’sız bir çözüm istiyoruz. Amerika ve müttefikleri ile bizim de işbirliği yaptığımız Rusya ve İran Esad’lı Suriye’den yana tavır içindeler. Bu nasıl aşılacak?
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz