Uzun bir süredir bozuk olan Türkiye-Almanya arasındaki ilişkiler yeni bir evreye giriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’da ki ilk gün görüşmeleri büyük bir olay olmadan kazasız belasız atlatıldı.
Erdoğan’ın Almanya ziyareti öncesi Alman Cumhurbaşkanın yemek davetine gidip Erdoğan’ı protesto edeceğini söyleyen Cem Özdemir bile sesini çıkarmadı, kuzu kuzu Erdoğan’na ve eşine nazikçe hoşgeldiniz dedi.
Gazeteci Can Dündar’da Almanların engel olması ile, daha önceden açıkladığı Protesto-Show dan vazgeçti.
Alman yetkililer, bilhassa Başbakan Merkel Ortak basın toplantısında hem Türk kamuoyunu hem de Alman kamuoyunu memnun edecek yumuşak ifadeler kullandı.
Avrupa Birliği’nin liderliğini oynayan Almanya ile Türkiye’nin uzun bir krizden sonra bu yakınlaşmasına Türkiye’nin ekonomisinin düzelmesi açısından çok büyük önem yüklememek lazım.
Almanlar hiçbir zaman Yunanistan’a kriz döneminde yaptıkları yardımı Türkiye’de yapmayacaklar.
Alman ve Avrupa kamuoyunun Türkiye konusundaki bu tutum değişikliğinin arkasında yatan bambaşka sebepler var.
Avrupa’daki Suriyeli-Iraklı mülteci krizinden dolayı kaynaklanan sağ ve ırkçı siyasi akımların gittikçe Avrupa demokrasini tehdit edici boyutlara ulaştı. Suriye ve irak’taki savaş nedeniyle Türkiye üzerinden Avrupa’ya akın eden binlerce mülteci Avrupa ülkelerindeki politikacıları yerel siyasette çok zor durumda bıraktı.
Bir anda hiç beklemedikleri bir mülteci akınına uğrayan birçok Avrupa ülkesi, bilhassa Almanya bu mültecilerin konaklaması, beslenmesi ve iş bulunması konusunda çok büyük krizler yaşadılar. Bu krizler sonucu önce Almanya’da sonradan diğer Avrupa ülkelerinde ırkçılık büyük bir patlama yaşadı.
Avrupalı siyasetçilere bu mültecilere gösterdikleri töleranstan dolayı çok kızan Avrupalı seçmen, ırkçı partilere oy vermeye başladı.
Almanya’da daha üç-beş sene önce ortaya çıkan AFD (Alternatif Für Deutschland) İsimli parti, Mülteci düşmanlığı, İslam düşmanlığı, Türk düşmanlığı ile Almanya’da neredeyse Hristiyan Demokratlardan sonra ikinci güçlü partisi olma konumuna erişti.
AVRUPA İKİNCİ BİR MÜLTECİ AKININA DAYANAMAZ
İşte tam burada Türkiye’nin önemi ortaya çıkıyor. Eğer Türkiye Ortadoğu ülkelerinden Türkiye’ye gelmiş olan mültecilerin Avrupa’ya gitmesine izin verirse, Avrupa’da ana akım siyaset ırkçı ve tamamen sağ partilerin eline geçme yolunda.
Avrupa siyasetçilerinin en çok korktuğu olay ırkçı ve faşist partilerin ülke yönetimde etkin olmaları.
Bu yüzden Avrupalılar daha önce “Diktatör” olarak tanımladıkları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı olan düşmanca tavırlarını bir tarafa bıraktılar ve Erdoğan’ı yanlarına çekmeye çalışıyorlar.
Esas niyetleri Erdoğan’a yardım etmek veya Türkiye’nin ekonomisini kurtarmak filan değil, tek istedikleri şey Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa’ya akın edecek olan mülteci kitlesini Türkiye’de durdurması.
Dikkat edilirse Almanya PKK ve FETÖ terör örgütleri konusunda tavrını hiç değiştirmiyor. Yıllardır yaptıkları gibi palyatif tedbirler açıklıyorlar.
Cumartesi günü yapılacak olan toplantıda birçok ekonomik, siyasal ve askeri gelişmeler masaya yatırılacak. Türkiye’ye ve Erdoğan’a övgüler yağacak ama esas amaç mülteci akınını durdurma konusunda Erdoğan’ı ikna etmek olacak, akabinde Türkiye kendi bünyesinde barındırdığı beş milyona yakın mülteci ile yalnız başına başa çıkmak zorunda olacak.
Yakınlaşmanın Türkiye için tek olumlu tarafı, TL’nin Euro ve Dolar karşısında kısa bir süre için değer kazanması oldu.
Avrupa’nın bu iki yüzlü kandırmacasına çok fazla önem vermemek, iç dinamikleri ayakta tutmak lazım.
Dr.Ahmet Güler.
Bir yanıt yazın