Rusya ve İran desteğinde Esad rejiminin, Suriye’deki isyancıların ve radikal terörist grupların hakimiyetindeki son bölge olan İdlib Eyaletine karşı taarruzu yakında gerçekleşecektir.
Suriye Arap Ordusu günlerdir İdlib sınırına yayılıyor, hazırlayıcı hava saldırıları ve bombardıman başlamıştır.
Yerel isyancı vekillerini ve Suriye’deki uzun vadeli stratejik çıkarlarını korumak isteyen Türkiye ve çeşitli uluslararası aktörlerin bu taarruzu caydırması beklenmiyor.
Hem Rusya hem İran, özellikle Türkiye ve diğer aktörlerden gelen uyarılara kayıtsız kalıyor…
*
Türkiye ve Rusya arasında İdlib ile ilgili ciddi görüş ayrılıkları bulunuyor.
Eski El Nusracı’ların başını çektiği Heyet Tahrir el Şam’ın (HTS) kontrolünde olan İdlib, Astana süreci kapsamında gerilimi azaltma bölgesi ilan edilmişti.
Bu anlaşma kapsamında İdlib’de Türkiye’nin görev yaptığı 12, Rusya’nın 6, İran’ın 3 gözlem noktası bulunuyor.
*
7 Eylül’de Tahran görüşmesinin ardından Rusya Devlet Başkanı V.Putin,
Ülkenin topraklarının tamamında kontrol sağlamanın Suriye hükümetinin meşru hakkı olduğunu vurgulamıştı.
Ancak Putin, İdlib’deki sivil nüfusa dikkat çekip bunun da operasyonda hesaba katılması gerektiğini söylemişti…
*
Bu noktada Türkiye, İdlib’te ateşkes ardından Suriye’den Rusya, İran, Türkiye ve ABD’nin çekilmesi ardından siyasi bir çözüm,
Rusya ise sivillerin İdlib’ten ayrılması için bölgede insani koridorların oluşturulmasını istiyor.
17 Eylül Pazartesi günü Soçi’de Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı V.Putin bu konularda görüşmek üzere bir araya geldiler…
*
Soçi’ de Devlet Başkanı Putin ile Erdoğan görüşmesinin ardından alınan kararlar şu perspektifte ilerleyecektir:
*
İdlib’te isyancılar iki koalisyon halindedir.
Biri El Kaide üyeleri tarafından yönetilen Hayat Tahrir el-Şam (HTS),
Diğeri Türkiye’nin vekil gücü olan Jabhat el-Wataniya el-Tahrir – Ulusal Kurtuluş Cephesi (JWT).
JWT’nin 11 fraksiyonundan ikisi Özgür Suriye Ordusu ve Ahrar El Şam örgütüdür.
Türkiye vekil güçlerini canlandırmak, HTS’yi zayıflatmak için Mayıs ayında ikinci bir koalisyon daha oluşturmuştur.
*
Şimdi V.Putin, İdlib taarruzunun Kasım başında yapılmasını öngörüyor.
Bunun için Erdoğan’dan, 15 Ekim’e kadar Türkiye yanlısı isyancı vekil güç JWT’ yi güneyden çekmesini ve İdlib merkezinde silahsızlandırılmış bir bölgenin kurulmasını istiyor.
Böylece Putin, İdlib’in kurtarılmasında Rusya-İran-Suriye taarruzunun yolu önündeki olası direnişi kaldırmayı,
Ayrıca Halep’ ve Lazkiye’nin güneydoğusundaki Rus Hmeymim Hava Üssü’nü militanların drone saldırılarına karşı korumayı planlıyor.
*
Erdoğan ise hâlâ ABD’nin İdlib’te hayat kurtaran bir gecikmeye yol açmasını ve Ruslarla ilgili olası bir çöküşü umuyor!
Bu sayede Türkiye, Suriye’nin kuzey sınırlarındaki askeri ayaklarını sağlamlaştırabilecek,
Ardından HTS’yi ABD çıkarlarına hizmet eden ve özerklik isteyen Suriye Kürtlerinin üzerinde bir tehdit olarak kullanabilecektir.
*
Başkan Trump’ın İran’ın petrol satışlarına yönelik yaptırımları da 4 Kasım’da yürürlüğe giriyor…
Türkiye, İran’dan yıllık petrol tüketiminin yarısını satın alıyor ve ABD’nin yaptırımlarına karşı İran petrolünü almaya devam edeceğini açıklamıştır.
Bu gelecek birkaç ay içinde Washington ile Ankara arasında büyük bir düşüş yaşanacağı anlamına geliyor.
Halbuki Erdoğan İdlib’ e yapılacak üç taraflı bir kara saldırısıyla Moskova’ya yaklaşabilir ki; Putin’in Erdoğan görüşmesindeki en büyük kozu da bu olmuş gibidir!
*
Türkiye yakın zamana kadar İdlib’te başlıca stratejik noktaları ve sınır kontrollerini yapan HTS’ nin üstlendiği görevden memnun ve onlar üzerinde etkindi.
Ancak Şubat’ta HTS ve Türkiye’nin vekil gücleri arasında çatışma çıktı.
Mayıs’ta yapılan ateşkes ardından İdlib bölgesi bölündü.
Bugün El Kaideci HTS kuzey İdlib’in çoğunu kontrol ediyor,
Güney ve Halep’in batı çevresi Türkiye’nin vekil güçlerine kurduğu JWT kontrolünde bulunuyor.
Bu bölünme yüzünden Türkiye, İdlib’teki kendi gözlem noktalarındaki askerlerine lojistik destekte bulunmak için HTS ile görüşmek zorunda kalıyor!
Bu nedenle, Rusya ve Suriye’nin taarruzunu güneyden başlatması, bu sırada Türkiye’nin desteklediği JWT’ i ilk hedef olmaması için İdlib merkezde silahsızlandırılan bölgede olmaları en mantıklı strateji olarak düşünülmüştür.
*
Rusya, İran desteğinde Suriye Arap Ordusu, bütün Idlib’i geri almayı hedeflese de,
İsyancı güçlerin büyüklüğü göz önüne alındığında başlangıçta taarruzun sınırlı olacağını düşünmek gerekiyor.
Rejimin ilk hedefi, Suriye’nin kuzeybatısında Türkiye sınırının 20 km. güneyindeki Cisr eş Şuğur ilçesini almak, böylece isyancılar tarafından düzenli olarak hedef alınan Hmeymim’deki Rus üssü için daha iyi koruma sağlamaktır.
İkinci hedef ise Idlib’in güney kısmının tamamını, Suriye’nin kuzeybatısında bulunan Ma’arretü’n-Nu’man ilçesine kadar alarak, her iki fraksiyondaki isyancıları Hama’dan uzaklaştırmaktır.
Bir başka amaç da Halep’in batı çevresinden isyancıları temizlemektir.
*
Bu açık hedefler göz önüne alındığında, Türkiye destekli JWT isyancıları kendilerini kuşatılmış bulacak,
Belki de bir teklif ile Afrin veya Cerabulus gibi Türkiye kontrolündeki bölgelere sığınarak teslim olacaklardır…
18.9.2018
Bir yanıt yazın