Necdet Buluz
Son günlerde Türkiye’nin bazı bölgelerinde şarbon hastalığının varlığından söz ediliyor. Hayvan etinden ve sütten bulaşan ve öldürücü niteliği de bulunan şarbonun ve hastalığının ne olduğu konusunda bugün kısaca bir bilgilendirme yazısını silerle buluşturuyoruz.
Belki bir köşe yazısı için hafif bir yazı olabilir. Ancak, toplumun her ferdini ilgilendiren ve hayati mesele olarak görülen şarbonu tanımak, hastalığın nasıl geçtiğini bilmek, nasıl önlem almak gerektiği konusunda bilgi sahibi olmak da önemlidir. Biz, bu konuyu önemsediğimiz için bugünkü yazımızı tamamen şarbon hastalığına ayırdık.
Şarbon tehlikesi ile karşı karşıya kaldığımız günden bugüne et tüketiminde büyük oranda azalma olduğu buna kurban etlerinin de eklenmesi ile kasapların et satamaz duruma geldiği de belirtiliyor. Tavuk eti tüketiminde ise artışlar yaşanıyor.
Aslına bakılacak olursa, konu ile ilgili olarak kamuoyunun daha iyi aydınlatılması ve açıklamaların da tek elden yapılması yararlı olacaktır. Böylece ortada dolaşan spekülasyonlara da fırsat verilmemiş olur.
Bizi yönetenler mutlaka konu ile ilgili önlemleri alıyorlardır. Muhalefet partileri ise şarbonun yayıldığını ve önlemlerin alınmadığı iddiasında. Bunu da en çok ana muhalefet partisi CHP dillendiriyor.
CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya verdiği yazılı soru önergesinde, “Son dönemde görsel ve yazılı basına yansıyan haberler ülkemizde geçen Kurban Bayramı nedeniyle artan canlı hayvan ticareti, kesimi ile et tüketiminin şarbon hastalığını görünür hale getirdiğini yansıtmaktadır. Bir kamu iktisadi teşebbüsü olan Et ve Süt Kurumu tarafından ithal edilen canlı hayvanlarda şarbon hastalığı görüldüğü öğrenilmiştir. Bu hayvanların kesimi ve depolanması için kiralanan çiftliklere Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yönetmeliği’nin 109. maddesi gereğince karantina uygulamasına geçildiği ve hasta hayvanların imha edildiği görülmüştür” dedi.
Aydın, Türkiye genelinde kaç merkezde şarbon nedeniyle karantina uygulandığını sorduğu önergesinde, skandal bir iddiayı da gündeme getirdi.
En son 2001 yılında Amerika’da rastlanan ve bakteriyel bir hastalık olan şarbon, ot yiyen hayvanlardan insanlara temas yolu ile geçen ve kimi zaman ölümle sonuçlanabilen bir hastalıktır. Şarbon hastalığının mikrobu Bacillus antracis denen bir bakteridir. Toprakta ve meralarda bulunabilen bu bakteri temas durumunda bulaşabileceği gibi solunum yolu ile bulaşması durumunda oldukça tehlikelidir. Bunu önlemek için bir aşı geliştirilmiştir. Bu aşının % 90’ın üzerinde koruyucu olduğu tahmin edilmektedir. Şarbonun ortaya çıkış şekli tam olarak bilinmese de laboratuvar ortamında oluşturulduğu ve biyolojik silah olarak kullanıldıkları düşünülmektedir.
İnsanlarda akciğer, deri ve sindirim sistemi şarbonu olmak üzere 3 tip şarbon hastalığı vardır. İnsanlar ve hayvanlardaki belirtiler benzerdir.
Akciğer şarbonunda; solunum yoluyla alınan mikrop, akciğerlere yerleşir. Burada yara oluşur ve nefes almada problemler ortaya çıkar. Bakteri vücuda girdikten sonra, bir hafta içerisinde belirtiler görülür. Başta soğuk algınlığı gibi görünür. Birkaç gün sonra ateş iyice yükselir. Lenf bezleri şişer ve nefes almada zorluk görülür. Hastada şok ve koma gelişebilir. Akciğer şarbonuna yakalanan kişiler, erken tedavi edilmediği takdirde ölüm kaçınılmazdır.
Deri şarbonu; hayvanlardaki bakterilerin deriyle temas etmesi sonucu ortaya çıkan ve en çok görülen şarbon tipidir. Deride bir yara varsa mikrop, vücuda girer. Deride yaralar meydana getirir. Birkaç gün içinde bu yaranın ortasında 1 ila 3 cm çapında siyahlık oluşur. Buna kara çıban yada çoban çıbanı da denir. Bu yara ağrısızdır. Etrafı tahta gibi sert ve şiştir. Ateş yükselir, bulantı ve kusma görülür. Tedavi edilmezse hastalık ilerler ve ölümle sonuçlanabilir.
Sindirim sistemi şarbonu; şarbonlu hayvanların etlerinin yenmesiyle ortaya çıkar. Etlerin iyi pişmemiş olması ya da çiğ tüketilmesi, önemli bir faktördür. En çok öldüren şarbon tipidir. Çünkü sindirim sisteminde kanamalara yol açar. Kan kusma ve kanlı dışkı görülür. Hastalık çok hızlı ve ağır seyreder. Hasta kısa sürede şoka girer, erken tedavi edilse dahi hastaların çoğunu kurtarmak mümkün olmaz.
Şarbonun bulaşma yolları çeşitlidir.
– Şarbonlu hayvanlarla doğrudan temas ya da dolaylı olarak temas etmek,
– Bu hayvanların etinin yenilmesi, hayvanın kesilmesi sırasında temas edilmesi,
– Sanayi ürünlerinde kullanılan hayvan yünleri, derileri ve kılları, – Hastalığın görüldüğü ülkeden hayvan ve hayvan ürünlerini almak, – Ayrıca laboratuvar çalışmaları sonucu dikkat edilmezse, şarbon mikrobu bulaşabilir.
Şarbon hastalığı erken dönemde teşhis edilirse tedavi ile iyileşme şansı vardır. Yöntem ise antibiyotik tedavisidir.
Akciğer şarbonu olan hastalarda yüksek dozlarda antibiyotik verilir. Antibiyotik tedavi süresi de yapılan testler sonucu bakterinin hala vücutta olup olmadığına bağlıdır.
Deri şarbonu olan hastalarda ise, yaraların olduğu deri bölgesine pansuman yapılır. Cerrahi operasyona gerek yoktur. Ayrıca şarbon insandan insana bulaşmadığından hastanın yakınlarına herhangi bir tedavi uygulanmasına gerek yoktur.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın