İdlib ve Suriye’de siyasal çözümden ne anlıyoruz?

İdlib ve Suriye’de siyasal çözümden ne anlıyoruz?

Yedi Eylül’de, Tahran’da yapılan Zirveden çıkan ortak bildirinin ikinci maddesi, Suriye’nin toprak bütünlüğünü garanti etmektedir.

Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı ortak bildirinin dışına çıkarak, İdlib’de ateş kes istedi.

O günden bu yana yandaş medya Katil Esad yaygarasını yükselti.

Geride kalan on gün içinde başta Amerika olmak üzere Avrupa ülkeleri de İdlİb’de barışçı çözüm istedi.

Konu Birleşmiş Milletler Güvenlik Kuruluna taşındı. Rusya İdlib’deki terör guruplarını vurmakta kararlı olduğunu açıkladı.

ABD ve Suudi Arabistan, eğer Türkiye İran ambargosuna katılırsa, Türkiye’ye 65 milyar dolar kredi verebileceklerini Türkiye’ye teklif ettiler. Yeniçağ Gazetesi.

Amerikalı General, Türkiye’nin Membiç’in merkezine giremeyeceğini, sadece çevresinde devriye atabileceğini ifade etti.

Erdoğan ABD’nin Fırat’ın Doğusuna yirmi bin TIR’lık yığınak yaptığını açıkladı.

Türkiye İdlib Sınırına görülmemiş askeri yığınak yaptı.

Putin İdlib için çok endişeliyim dedi.

Birleşik Arap Emirliği Türkiye Suriye’den çıksın dedi. (Tabi Suudilerin talimatıyla)

İsrail Şam Hava Alanını füzelerle vurdu. Yandaş medya sevindi.

Erdoğan Wall Street Jurnal Gazetesine köşe yazısı yazdı. Amerika’yı Rusya’nın İdlib’de yapacağı katliamı durdurmasını istedi. Arkasından Kalın ve Çavuşoğlu Amerikan gazetelerinde köşe yazarlığı yaptılar.

İdlib ‘de silahsız çözüm yok. Orada herkes silahlıdır. Çünkü bunların hepsini, zamanında, ABD ile birlikte eğit-donat yapmıştık.

HTŞ, El Nusra, El kaide ve Suriye dışından gelen silahlı teröristler.

Silahlı ÖSO’yu Türkiye’ye muzahir silahlı örgütleri korumak ABD’yi yanımıza alabilmek için bize kaldı.

Çıkmaz bizim çıkmazımız. Katil Esad sloganı, inşallah Katil Putin’e dönüşmez.

Amerika bize İdlib’de havuç veriyor ve diyor ki, İdlib sizin bünyenizde kalsın, ileride halk oylaması yapılır. Halk Türkiye tarafını isterse Türkiye’nin bünyesinde kalır.

Siyasi iktidar Suriye’de Suriye Arap Cumhuriyeti ile anlaşıp, Türkiye sınırlarını birlikte güvenliğe almak yerine, İdlib’de otonom bir örgütlenmeye gidelim diyor. En azından oradaki silahlı örgütleri savunması bunu gösteriyor.

Böyle bir durumda, biz nasıl olur da Suriye’de otonom bölgeleri savunuruz?

Böyle bir durumda, Fırat’ın doğusunun, Amerika ve PKK ya bırakılacağı anlamı çıkmaz mı? Amerika ile yapılacak her anlaşmanın çıkacağı yer; Kürdistan’dır.

Türkiye Putin’i ikna ederek, İdlib’deki silahlı örgütleri korumaya çalışıyor.

Putin ile Soçi’de yapılacak görüşmeden hiçbir sonuç çıkmayacağı baştan bellidir.

Putin diyecek ki “git Suriye Arap Cumhuriyeti ile anlaş. İdlib Rusya toprağı değil, ben nasıl karar vereyim diyecektir.

Hem ABD hem Rusya, İran tarafında ikili oynamanın sonuna gelinmiştir. Astana Sürecinin sonlanması demek olan İdlib dayatması; çıkmazın kendisidir.

Bu gelişmeler olurken Yandaş İktidar Medyası Katil Esad türküsünü söyleyerek rahatlayacağını ve Türk halkına, sonu belirsiz bu İdlib siyasetini ikna edeceğini sanıyor.

Zaman tükendi ikili oynamanın imkânsız olduğu bir dönemece girdik.

16.9.2018

 

 

 

İdlib ve Suriye’de siyasal çözümden ne anlıyoruz? - bulent esinoglu 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir