Bir tarafta ABD ve müttefiklerinin diğer tarafta Rusya ve İran’ın;
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ülkesindeki rejimin geleceği için mücadele ettiği,
Üçüncü taraf olarak Türkiye’nin bütün müttefiklerinden bağımsız olarak, Kürt PYD-PKK varlığının Türkiye’nin bekası meselesi olduğu gibi inanılmaz bir gerekçe,
Aslında Kuzey Suriye kaynaklarının tek başına hakimi olmak için,
Dünyanın gözü önünde eski Osmanlı toprağı Kuzey Suriye’de Afrin, Cerablus ve İdlib’e çok sayıda Sünni Arap taşıyarak yeni bir demografik yapıyla,
Ağırlıklı olarak Sünni İslam din ve gelenekleri ile uyumlu bir ekonomik ve siyasi düzeni oluşturma,
Nihayet Kuzey Suriye’yi askeri, ekonomik ve politik olarak kendine bağlamanın mücadelesini verdiği,
Suriye İç Savaşı sona eriyor .
*
Suriye dış politikası bağımsızlık, işgal durumunda Arap direnişlerinin desteklenmesi ve Filistin’in temel mesele olarak kabul edilmesi ilkesine dayanıyordu.
Suriye’yi iç savaşa taşıyan olayların iç sorunlarla ilgili bir boyutu olsa da;
Esas bu yüzden İsrail’in çıkarlarına hizmet eden tutum ve politikalarıyla ABD ve müttefikleri ile Arap ülkeleri ve Türkiye, Suriye’de kirli planlar ve komplolar düzenlediler…
*
Nihayet uluslararası hukukta devletlerin R2P denen sorumluluğu (Responsibility to Protect) esas aldılar ve Suriye’ye bir vekâlet savaşı açtılar.
ABD müttefikleri, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye dünyanın dört bir yanından getirdikleri teröristleri Suriye topraklarına sızdırmaya ve onları askeri teçhizat, silah ve para ile desteklemeye başladılar…
Düşman diplomatik hareketlerle mezhepleri kışkırttılar, terörü desteklediler.
Suriye’yi ele geçirmek üzere verdikleri türlü destekle çok kanlı bir savaş yürüttüler.
Üstelik teröristleri gönderen ve finanse eden ülkeler olarak yaşanmakta olan insani durumu ahlâksız bir ticarete dönüştürdüler…
Yaşanan bunca trajediye rağmen hâlâ Esad’a ” Katil Eset” diyorlar!
*
Şimdi savaş sona ererken, “Suriye İç Savaşı’nın Siyasi Çözümü” üzerinden;
Hem Savaş Hukuku’nun hem de Hukuk’un Üstünlüğü’nün geçerliliği ve gelişmesinin öneminden hareketle;
Bu ülkede işlenen suçların esaslı bir biçimde kategorize edilmesi: Yeni bir Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın buradan çıkarılması: Bu sistematik hukukun BM’de güncelleştirilmesiyle yeni bir uluslararası hukuk statüsünün oluşturmasına doğru yürünüyor.
*
Bu aşamada Idlib eyaleti tek başına Suriye’deki muhalefet kontrolünün son kalesidir.
Karmaşık ve kaotik bir görünümde İdlib’in geleceği dün diplomatik bugün askeri çözümün merkezindedir.
İdlib, dün Rus uçaklarının bombalamasının ardından bugün Suriye topçusunun hedefindeydi.
Belli ki, Idlib eyaleti de yakında kesin bir şekilde Suriye rejiminin kontrolüne girecektir.
*
Şu dakikada İdlib’e onbinlerce Sünni Arap taşıyarak yeni bir demografik yapıyla,
Ağırlıklı olarak Sünni İslam din ve gelenekleri ile uyumlu bir ekonomik ve siyasi düzeni oluşturma,
Nihayet Kuzey Suriye’yi askeri, ekonomik ve politik olarak kendine bağlamanın oportünistçe mücadelesini veren,
Ayrıca oradaki isyancı ve İslami Cihad milislerinin çoğunu eğiten ve donatan Türkiye;
Şimdi bu grupların Esad rejimi ile müzakere etmesini ve her iki tarafın da kabul ettiği bir barış anlaşmasını destekleyerek silahların bırakılmasını sağlamayı öngörüyor…
Aksi taktirde bir felaketin yaşanacağını savunuyor.
*
Türkiye, İdlib’te bir çözüm bulunmasında Rusya ile işbirliği yapıyor.
Rusya, İdlib’in hükümet tarafından işgal edilmesi halinde savaşın uzayacağını, kendilerinin de Beşar Esad rejimine olan bağlılıklarının süreceğini düşünüyor.
Türkiye ise hem daha büyük bir mülteci akını ile karşılaşmamayı,
Hem de Kuzey Suriye’ye nüfuz etme olanağını kaybetmemeyi düşünüyor!
Bu yüzden Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov, “Türkiye ile Suriye’deki nihai amaçlarımız birbiriyle uyuşmuyor “diyor…
*
Suriye’de siyasi bir çözümün bulunması önemli ölçüde Beşar Esad’ın lehinedir.
Bu noktada Esad, öncelikle ülkede cihatçıların elindeki son büyük yerleşim yeri olan İdlib’de askeri operasyon düzenlenmesinin, buradaki gruplarla bir barış anlaşması imzalanmasından daha olası görüyor.
Suriye’nin toprak bütünlüğü kırılgan bir idari yapılanmada olsa sağlanmış gibidir, Fırat’ın doğusundaki bölgelerde ABD’nin himayesiyle Kürtlere bir otonom bölge verilecektir.
Esad’ın bir diğer kazancı da müzakere masasında yeni Suriye’nin ve yeni bir uluslararası hukuk statüsünün oluşumunda elinin güçlenecek olmasıdır.
*
Yine de Suriye’ye karşı yürütülen savaşın başından beri ülkeyi yok etmek isteyen bir grup ABD ve müttefikleri, hâlâ savaşı yeniden başlatmak girişimlerinde bulunuyor.
Amaçları Suriye savaşından onurlu bir çıkış arayışıdır!
*
Önce İngiltere, uzmanlarını Suriye’de Kafr Zita’ya İdlib eyaletinde kullanılmak için kimyasal silah ulaştırmaya görevlendirmiştir.
Eş zamanlı olarak Pentagon, Körfezde 56 seyir füzesiyle birlikte USS The Sullivans destroyeri ile stratejik B-1B bombardıman uçağını Katar El Udeyd Hava Üssüne gönderiyor.
Fransa Cumhurbaşkanı E. Macron, Suriye’deki durumun ciddiyetini koruduğunu ve Suriye lideri Beşar Esat’ın İdlib konusunda müzakere için hiçbir istek göstermediğini belirterek, “Elbette gelecekteki liderine Suriye halkı karar verecek. Ama Esat’ın iktidarda kalmasının ölümcül bir hata olacağını düşünüyorum” diyor.
ABD, İngiltere ve Fransa Suriye’yi kimyasal silah kullanması halinde bombalamakla tehdit ediyorlar.
*
Bu planı hazırlayanlar, bu savaşı çoktan kaybettiklerini gayet iyi biliyorlar.
Üstelik onlar için Rusya ile bir çatışma kısa sürede küresel hale dönüşecek bir savaşın kışkırtılmasıdır.
Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı S. Lavrov, Suriye’nin İdlib kentindeki zorlaşan duruma sonsuza kadar tahammül edilmesinin imkânsız olduğunu açıklıyor.
Ardından Akdeniz’e çok sayıda savaş gemisi ve Tartus’a çok miktarda asker ve askeri malzeme gönderiyor.
*
Bu kez ABD Dışişleri Bakanlığı, Suriye özel temsilcisi James Jeffrey’ i bölge ülkelerini teskin etmeye görevlendiriyor.
Belli ki, Türkiye dünyanın gözü önünde Suriye’deki misyonlarıyla, daha başta belirlenmiş Uluslararası Hukuk’un aradığı biricik ” günah keçisi”dir.
Bunun ceremesini Suriye Savaşının siyasi çözümü sürecinde çekmesi büyük olasılıktır.
Nitekim Milli Savunma Bakanı H.Akar, Jeffrey’e Suriye’de bulunan PKK-YPG li militanların ülkeyi terk etmesi gerektiğini söylerken,
Erdoğan ne Rusya’dan ne de ABD’den memnundur: “İdlib’te katliam olur, Menbiç savsaklanıyor ” diyor!
*
Şimdi Suriye Devlet Başkanı B. Esad’ın, “Recep Tayyip Erdoğan, şahsi çıkarları için ülkesinin tümünü feda eder. Çok şey satın alıp satarak Arap ve İslam arenasında kendilerine yer bulmaya çalıştı. Efendilerinin kendilerine biçtikleri rolü aşıp, kendilerine izin verilenin çok ötesine gitti.
Bu rolden geri adım atması gerekiyordu ama Suriye’nin rolünde ısrar etmesi sıkıntı yaratmıştır.
Bu nedenle Suriye davası, o’nun için siyasi açıdan sıkıntı yaratan ölüm kalım meselesi haline gelmiştir” ifadesi daha iyi anlaşılıyor…
6.9.2018
Bir yanıt yazın