ESKİ DEFTERLER (2)
“ESKİ KAHRAMANLAR”
(YAHUT FATİH KANUNNÂMESİ)
Hüseyin MÜMTAZ
Yerli tarihî diziler, tarihçilerin değil de “rating “endişesiyle ortalama “prime time” seyircisinin eğitim ve zekâ seviyesine hitap edecek şekilde “uzman” senaristler tarafından yazılıyor ya…
Saçmalamalardan bıkıp tarihi onların anlattığı şekilde değil de aslından okuyalım dedik…
Bir önceki “Nemrut/Kürt Mustafa Paşa” yazısı bu düşünceyle yazılmış dizinin ilkiydi.
Şimdi de Reşat Ekrem Koçu’nun “Tarihimizde Kahramanlar”ını rastgele karıştırıyorum. (Doğan Kitap. Mayıs 2015)
“Ali Paşa (Çandarlıoğlu)…. İlk Rumeli fütuhatında Şumnu, Pravadi, Tırnova, Niğbolu ve Silistre onun kılıcıyla fetholundu. Bazı müverrihler bu büyük adamı Osmanlı Sarayı’na ihtişam merasimini sokmakla ve Yıldırım Bayezid’i içkiye alıştırmakla itham etmek isterler ki görüş kısırlığı eseridir. Osmanlı Sarayı’nda içoğlanları teşkilâtını da bu Ali paşa kurmuştur ki, tarihimizde pek büyük adamları yetiştiği bir müessese olmuştur.” (S.30)
“Evrenos Bey (Gazi)…. Keşan, Dimetoka, Serez onun kılıcıyla alınmıştır. Kosova ve Niğbolu meydan muharebelerinde büyük yararları görülmüştür. Murad Hüdavendigâr oğlu Yıldırım Bayezid’e Germiyanoğlu’nun kızı Devlet Hatun’u aldığında Bursa’da büyük bir düğün yapılmıştı, başta Mısır Sultanı olmak üzere komşu hükümdarlar düğün tebriki için kıymetli hediyelerle elçiler yollamışlardı, fakat Evrenos Bey’in hediyeleri hepsinden baskın çıkmıştı, bu akıncılar serdarı padişaha cennet kaçkını yüz güzel oğlan getirmişti, onunun elinde on altın tepsi, onunun elinde de on gümüş tepsi vardı, tepsiler tepeleme altın doldurulmuştu, seksen oğlanın ellerinde de altın ve gümüş ibrikler, leğenler, maşrapalar, şamdanlar vardı. Bunlardan başka, kıymetli kumaşlardan esvaplar giydirilmiş ve mücevherlerle donatılmış yüz cariye vermişti”. (S.53)
“Mehmed (Fatih Sultan)…. Sultan II.Murad 1444 yılında Macarlarla on sene sulh için Szegedin Muahedesini imzaladıktan sonra Osmanlı tahtını henüz 12 yaşında bulunan oğlu Mehmed’e bırakmış ve ‘Sağlığımda oğlumun padişahlığını göreyim’ demişti.
12 yaşında bir çocuğun şahsiyeti hakkında hiçbir şey söylenemez, vücut yapısı ve yüzünün çizgileri dahi değişme çağındadır. Çocuk tahta oturtulmak üzere Manisa’dan çağrıldığı zaman ‘Şehzade’nin aklı fikri zevk u sefada ve sayd ü şikârda imiş. Hocası Molla Gürani, sopayla ve gücüyle okuturmuş. Uslu sözü dinlemezmiş’ diyenler oldu….Fatih Sultan Mehmed’in, Sadrazam Karamanî Mehmed Paşa’nın telkinleriyle büyük oğlu ve veliahdı Şehzade Bayezid’in saltanat hakkını iptal ederek küçük oğlu Cem’i veliaht ilan edeceği sezildi ve Fatih Bayezid’e sadık bir hizip tarafından çok ustaca hazırlanmış bir suikasta kurban oldu, hedefi meçhul kalmış son seferine çıktığı zaman, Gebze civarında Sultan Çayırı’nda kurulan otağında zehirlenerek öldürüldü. (S.93/94)
….İslâm şeriatının azami iznini kullanmıştı, dört nikâhlı zevcesi vardı”. (S.95)
“Selim (Yavuz Sultan)… Babasının otuz bir sene süren saltanatı Selim için tahammül edilmez bir devir oldu. İran Şahı İsmail Safevî, Doğu ve Orta Anadolu’da Şiilik mezhebinin propagandasını yaptırıyor ve Anadolu Türkleri arasında mezhep kavgaları tohumunu saçıyordu. Trabzon’dan bu bozguncu propagandayı dikkatle takip eden Yavuz Selim, babasını gevşeklikle itham ediyor, büyük kardeşleri Şehzade Ahmed ve Korkut’u da padişahlığa lâyık görmüyordu…. Sonsuz nefis güvenine ve sonsuz cesarete sahipti, taht kavgasına atılmak için babasının ölümünü beklemedi… Kırım üzerinden Rumeli’ye geçti ve babasından padişahlığın kendisine devrini istedi. Âsi şehzade mağlûp oldu fakat İstanbul’da yeniçerilerin ayaklanması üzerine Sultan II. Bayezid Küçükoğlu Selim’in lehine Osmanlı tahtından çekilmeye mecbur oldu.
1512’de askeri hükümet darbesiyle padişah olan Yavuz Selim bir taraftan İran Şahına karşı harbe hazırlanırken, diğer taraftan iki kardeşinin, kardeş çocuklarının ve amcazadelerinin vücutlarını ortadan kaldırdı, hanedanında erkek olarak bir kendisi, bir de oğlu Şehzade Süleyman, istikbalin Kanuni Süleyman’ı kaldı”….Gayet sâde giyinir, teşrifattan hazzetmezdi. İbadetinde kusuru görülmemişti, dedesi gibi içki de kullanırdı”. (151-152)
Ben bunaldım, siz?
Meğer “dost bildiğimiz o aynalar” her baktığımızda bize görmek istediğimizi değil, kendi istediklerini gösteriyormuş.
Meğer Osmanlı Devlet tarihi boyunca 150 küsur Hanedan üyesi, 40 Sadrazam ve 3 Şeyhülislam öldürülmüş.
Ayrıca…
Habertürk’te katıldığı programda Altaylı’nın “Hangi padişahlar içki içerdi?” sorusuna yanıt verirken; “Valla Fatih içiyor olabilir ne kadar içtiğini falan kadehini saymadım. Deniz mahsulatına pek bir düşkündü. Mesela Bayezit de içmiş sonra vazgeçmiş. Sultan Abdülhamit Han da içermiş veliahtken, bir daha içmemiş. Hatta en sevdiği kardeşi Sultan Vahdettin’le içer. Ayyaşlıktan tahtı terk eden yok ama var içiliyor yani” diyen; söyleşinin devamında o dönemde “esrarın daha çok kullanıldığını” ekleyen de herhangi biri değil, Prof. İlber Ortaylı’dır.
Koca Kanuni Sultan Süleyman’ın bile oğlu Şehzade Mustafa’yı öldürmesini ancak diziler aracılığı ile öğrenenlerin kaçı acaba Üçüncü Mehmet’in tam 19 kardeşini (ve 20 kız kardeşini) bir gecede öldürdüğünü biliyor?
(Üçüncü Mehmet, 27 Ocak 1595 tarihinde tahta oturdu. Biat töreninden sonra, Üçüncü Murat’ın cenaze namazı kılındı ve merasimle kaldırıldı. Bundan sonra, Üçüncü Mehmet, Haremi Hümayın’a gitti ve Mustafa, Osman, Bayezit, Cihangir, Abdullah, Abdurrahman, Hasan, Yakup, Alemşah, Yusuf, Hüseyin, Korkut, Ali, İshak, Ömer, Alaeddin, Murat adlı kardeşlerinin idamlarını emretti. Üçüncü Murat’ın cariyerlerinden olan kızlar eski saraya gönderildi. Gebe cariyerler Marmara denizine atılarak boğduruldu).
Bir süre önce Fatih Sultan Mehmet’in, şehzade katliamlarını sistemleştiren meşhur “Kanunname-i Âl-i Osman”ını (“Ve her kimesneye ki evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizâm-ı âlem için katletmek münasip görülüp, ekser ulemâ dahi tecviz etmiştir. Anınla âmil olalar”) yayınlayan Prof. Dr. Abdülkadir Özcan bakın bir röportajında neler söylüyor:
“Bilindiği gibi Murad Hüdavendigâr kendisine karşı taht iddiasında bulunan oğlu Savcı Bey ile kardeşleri Halil ve İbrahim’i öldürtmüştür. İlk hadise budur. Aynı şekilde Yıldırım Bayezid kardeşi Yakup Çelebi’yi isyan hazırlığında bulunması sebebiyle öldürmüştür. II. Murad Bizans’ın kışkırtmasıyla taht için ayaklanan amcası Mustafa ile kardeşi Mustafa çelebileri öldürtmek zorunda kalmıştır. Büyük Selçuklu Devleti’nin ilk hükümdarı Tuğrul Bey’in kardeşi İbrahim Yinal’ı öldürttüğü, bilinmektedir”.
“II. Mehmed tahta rakipsiz çıkmasına rağmen, bir tehlike söz konusu olabilir endişesiyle henüz bebek yaşlarda olan kardeşi Ahmed’i boğdurtmuş ve kardeş katli uygulamasını kanun maddesi haline getirmiştir. Bunun başlıca sebebi Orhan Gazi hariç hemen her padişahın cülûsunda şehzade ayaklanmalarının çıkmasıdır”.
“Zaman zaman daha önceki Türk devletlerinde de görülen kardeş katli uygulaması kuruluş yıllarından itibaren Osmanlı Devleti’nde de yapılmış, Fatih Sultan Mehmet de adeta gelenek haline dönüşen isyan olaylarına son vermek için tamamen mecburiyet altında kanunlaştırmıştır.
Burada bir parantez açarak hemen ifade etmeliyim ki, kardeş katlini öngören kanun maddesinde öldürülecek şehzadenin yaşı söz konusu edilmemiştir. Saltanata geçenin, kardeşlerini nizam-ı âlem için öldürtmesine cevaz verilmiştir. Nitekim hanedan sisteminde çocuk, hatta bebek yaşta birinin tahta çıkması vaki olmuş, devlet naiplerle idare edilmiştir. O yaşta birinin zaten isyan düşüncesi bile yoktur ama onu kullanmak isteyenler her zaman var olmuşlardır. IV. Mehmed’in yedi yaşında cülûs ettiği, hatta cülûstan sonra yeniçeri ağasının kucağında sünnet olduğu bilinmektedir”.
Reşat Ekrem Koçu ile başladık, bakın nerelere geldik. 24 Ağustos 2018
Bir yanıt yazın