Necdet Buluz
Geçenlerde Çin’den ve Çinli turistlerden söz eden bir yazı yazmıştık. Yazımızda Çin’den Türkiye’ye önce 1 milyon, daha sonra sayıları 5 milyonu bulacak Çinli turistin geleceğinin sağlanması için olumlu adımların atıldığını vurgulamıştık.
Bölgemizde yaşanan son ekonomik gelişmeler, Çin ile Türkiye’yi ticaret konularında da birleştirmeye başladı.
Çin’de “Çin ve Dünya Ticaret Örgütü” adlı bir kitap yayınlandı Dünya ekonomisinin yeniden düzelme yolunun dönemeçli ve kıvrımlı olduğu, tek taraflılık ve korumacılığın da boy gösterdiği bu dönemde, Çin ve Türkiye’nin birçok ortak sınamayla karşı karşıya bulunduğuna işaret edilen kitapta, ABD’nin tek taraflı başlattığı ticari ihtilaf ve savaşların galibinin olmayacağı, piyasalarda çalkantılara yol açacağı ve dünya ekonomisinin düzelme sürecini olumsuz yönde etkileyeceği vurgulandı.
Bu kitapta Çin ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilere de geniş yer veriliyor. İki ülke ticaret hacminin, 21 kat artarak 21,9 milyar dolara ulaştığı, şu an Çin’in, Türkiye’nin ikinci büyük ticaret ortağı haline geldiğine yer verilen kitapta, şunlar kaydediliyor:
“Çin’’in elektro-mekanik ürünleri, yüksek teknolojili ürünleri ve günlük tüketim malları Türkiye’deki tüketicilerin beğenisini kazanırken Türkiye’nin madencilik ürünleri, petrokimya ürünleri ve gıda ürünleri de Çin’de büyük rağbet görmektedir. Proje iş birliklerimiz hızlanarak gelişmektedir. 2001 yılından itibaren Çinli firmaların Türkiye’de üstlenmiş oldukları projelerin sözleşmelerinin toplam değeri 18.8 milyar doları bulmuş, toplam cirosu ise 13.8 milyar doları aşmıştır. Çinli firmaların ana yüklenici ve Türk firmalarının alt yüklenici olduğu Ankara-İstanbul Hızlı Tren projesi 2. etabı, Aksaray’daki Tuz Gölü Yeraltı Depolama Tesisi ve Kazan’daki Doğal Soda Külü ve Kojenerasyon Tesisleri gibi birçok mega proje Türkiye’deki sektörlerde örnek teşkil etmiş ve bu projeler Türkiye toplumuna geniş ölçüde yarar sağlamıştır. Çin, DTÖ’nün kurallarını koruyacak, korumacılığın her çeşidine karşı çıkacak, piyasasını etkin biçimde dışa açacak, dışa açılma derecesini yükseltirken tüm ülkeler ile fırsat ve çıkar paylaşımında bulunacak, daha geniş, daha güçlü ve daha yüksek düzeyli dışa açılması ile küresel ortak kalkınmayı destekleyecek, farklı ülkelerle çıkarlarının yüksek derecede uyumlulaştığı, karşılıklı olarak birbirlerine bağlandığı kader birliğini kuracaktır. Çin, Türkiye ile el ele vererek güçlerini birleştirip çok taraflı ticaret sisteminin daha açık, daha kapsayıcı, daha paylaşımcı, daha dengeli ve ortak kazanca dayalı bir doğrultuda gelişmesini sağlamayı, uluslararası ekonomik düzenin daha adil ve makul bir şekilde ilerlemesini hızlandırmayı, iki ülkenin ortak gelişmesi için uygun uluslararası bir ortamı yaratmayı ve iki ülkenin ortak çıkarlarını korumayı beklemektedir.”
Türk firmaları, Çin’de yaptıkları yatırımları istikrarlı bir şekilde artırırken, Çinli firmaların da Türkiye’deki yatırımlarında önemli bir çıkış kaydedildiğine işaret edilen kitapta, firmalar ve yatırımlarına da yer veriliyor.
Kitapta, “SPIC ve AVIC International’ın 1.7 milyar dolarlık ortak yatırım yaptıkları Emba Hunutlu Termik Santrali’nin inşaat çalışmaları yakında başlatılacaktır. Farklı Çinli firmaların yatırım yaptıkları Türkiye’deki bazı mega projeler hala planlama ve hazırlık aşamasındadır. Ayrıca çok sayıda Çinli firma Türkiye’de bağlı şirket, şube veya temsilcilik ofisleri açmıştır. Bunlardan 16’sı dünyanın en büyük 500 şirketi arasında bulunmaktadır. Çinli firmaların Türkiye’ye yaptıkları yatırımlar Türkiye’ye yeni teknolojiler getirmiş, vergi gelirleri kazandırmış ve istihdam yaratmıştır.” değerlendirmesinde bulunuluyor.
Bu satırlar yazılırken Çin’in büyük gıda firmalarından Hangzhou Linan Food Company daha önce Amerika ve Şili’den ithal ettiği kuru üzüm, incir ve fındığuı artıkl Türkiye’den almaya karar verdiğini açıkladı.
Firmaya danışmanlık hizmeti veren yatırım ve danışmanlık şirketi Felixum’un sahibi Yavuz Selim Şen, yaptığı açıklamada, Hangzhou Linan’ın almak istediği ürün miktarının Türkiye pazarı açısından çok önemli olduğunu belirtti. Şen, “Kuru üzümü Şili ve ABD’den alıyorlardı, biz onları Türk üzümüyle tanıştırdık, çok memnun kaldılar. İncir konusunda direkt ithalat yapmıyorlardı artık şimdi Türkiye’den incir de ithal edecekler.” dedi.
Şen, Uzak Doğu pazarlarının Türk firmaları için büyük ihracat potansiyeli taşıdığına işaret ederek, ihracatçıların bu pazarlarda başarılı olması için yaklaşım tarzını değiştirmeleri ve uzun vadeli plan yapmaları gerektiğini söyledi.
Çin’de başarılı olan firmaların çoğunun, yerel ortaklarıyla iyi ilişkiler kurduklarını, sağlam dağıtım ağları oluşturmak için büyük yatırımlar yaptıklarını, yerel otoritelerle uyumlu bir iş ilişkisi kurmaya çalıştıklarını ve bölgesel bilgi edinmek için yerel insanları işe aldıklarını anlatan Şen, “Uzak Doğu’da başarılı olmak uzun vadeli strateji yapmayı firmalarımıza zorunlu kılıyor.” ifadesini kullandı.
Türk diplomatların olumlu yaklaşımları sayesinde birçok Çinli firmanın Türkiye’yi ve Türkiye’deki fırsatları daha çok merak etmeye başladığına dikkati çeken Şen, “Çin ile en önemli projeler arasında yer alan ‘Bir Kuşak Bir Yol’ projesinde lojistik olarak önemli bir noktada yer almamız Çinli firmaların Türkiye meraklarını daha da artırıyor. İlerleyen yıllarda daha çok Çinli firma Türkiye ile iş yapmak için ülkemize gelecek” diye konuştu.
Türkiye geçen yıl Çin’e toplam bin 250 ton kuru üzüm, 484 ton kuru incir ihracatı yapmıştı.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın