Bu topraklarda kahramanlık sudan ucuzdur
Ölüm ise yoksullara bedava
‘’Kimsesizlerin kimsesi olacağım’’ diyerek ortaya çıkan sözde kahramanlar, kimsesi olmayı vaat ettiği kimsesizleri cepheye gönderiyor.
Aileleri TOKİ den daire sahibi olsun, ceplerine üç beş kuruş para girsin diye…
Bu arada bayrağa sarılı tabut içinde evine gönderilen kimsesizin evladına telefon açarak başsağlığı dilemek, teröre lanet okumak, intikam alınacak hamaseti yaparak teselli vermek ise müessesenin ikramı.
Bedelli askerlik resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
16 Bin lirayı veren 21 gün keyifli bir kamp döneminden geçerek vatana olan borçlarını ödemiş olacaklar. Parti kongrelerinde, bütün güçleri ‘’Reis bizi Afrine, Münbiçe götür’’ diye haykıran ve istem dışı gaz kaçıran yiğitlerimiz(!) paralı askerlik yapmak için nakit bulma telaşına düştüler.
Arabasına müşteri arayanlar, Banka kredisi bulmaya çalışanlar, eşinin veya annesinin ziynet eşyalarını bozduranlar…
Her şey vatan için değil mi?
Kahramanlık ucuzdur bu topraklarda
Uyuz bir beygirin sırtında duramaz GAZİ olursun
Korku ve panik içinde bir tünelde saklanır BAŞBAKAN olursun
Yunan savaş uçaklarının korumasında, Yunan hava sahasında 2 saat boyunca tur atar, REİS olursun
Android bir telefonun ekranına çıkar, istikbalin için halkını ölüme yollar BAŞKOMUTAN olursun.
Silah tutması gereken ellerinle siyasilere alkış tutar ORGENERAL olursun
Hatay da karargâh kurar askerini ÖSO teröristleri ile Suriye topraklarına sokar KAHRAMAN olursun.
57. Alayı ve bu Alayın komutanı Hüseyin Avni Beyi bilir misiniz?
Çanakkale destanının Mürekkebi ve kalemidir
Tarih: 25 Nisan 1915
Kendisinden 5 kat daha fazla sayısal üstünlüğe sahip ve modern silahlarla taarruza geçen Anzak birliklerine Taarruzla karşılık vererek düşmanı bozguna uğratan bu gerçek kahramanlar 24 saat içinde 2.000 kayıp verdiler.
İngilizler sıradan ve kolay bir çıkarma beklerken böylesi bir direnç karşısında ‘’Dağlar Türk askeri doğuruyor’’ diyerek hayranlıklarını gizlemeye bile gerek duymadılar.
Tarih: 13 Ağustos 1915
İngilizler siperleri bile dağıtan yeni topları Arıburnu mevkiine yerleştirmiş yoğun bir top ateşine başlamışlardı. Askerlerimiz siperlerinden başını bile çıkaramıyordu.
Binbaşı Hüseyin Avni Bey ani bir kararla karargâhının siperlerin önüne kurulması için emir verdi.
Bir komutan ölüme meydan okuyordu. Askerlerine VATAN için ölmenin bir şeref olduğunu korkulacak bir şey olmadığını gösteriyordu.
O gün ilk önce Binbaşı Hüseyin Avni Bey şehit oldu.
Askerleri ise onu yalnız bırakmadı peşinden gitti.
’’Evlatlarım ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar
geçecek zamanda yerimizi başka kuvvetler alabilir.’’
Böyle demişti Yarbay Mustafa Kemal
Öylede yaptılar.
Bu birlikten evine dönen hiç kimse olmadı.
İngiliz komutan Hamilton artık pes etmiş ve bu hücumu anılarına şu şekilde kaydetmişti:
“Bu kutsal hücumda ezici düşman yığını tepeden aşağı sel gibi inerek birliklerimi silip süpürdü. Komutanlarının bile er saflarında dövüştüğü, erlerin ellerindeki silahları bırakıp gırtlak gırtlağa boğuştuğu bir çarpışmaydı bu… Türkler Tanrı’nın adını anarak şahane bir şekilde dövüşüyorlardı.”
Biz bu yiğitlere KAHRAMAN ve BAŞKOMUTAN dedik.
Öyle gördük. Öyle bildik.
Çünkü öyleydi
Peki, bunlar KAHRAMAN ve BAŞKOMUTAN ise yukarıdakiler nedir?
Evet, evet tam da düşündüğünüz gibi….
Sevgiyle kalın
Bir yanıt yazın