Son 60 yıldır ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırım, tehdit, şantaj ve ABD ile Türkiye arasında yaşanan krizler hep oldu. Ve siyasetle sosyal şebekeler üzerinde değil derinden meşgul olanlar bunu iyi bilir. O yüzden de dünyanın sonu olmadığını olup bitenlere sakinlikle baktıklarını görüyoruz. Yakın tarihi bilmeyen siyasi gündemi sadece siyasi partilerin dilinden dinleyen ya da Amerikan taraftarlarının yayın kanallarından öğrenenlere hatırlatma!
1962’de Sovyetler Birliği’nin Küba’dan nükleer silahlarını çekmesinin ön koşulu olarak ABD’nin de Türkiye’deki nükleer başlıklarını geri çekmesini istemesi ve ABD’nin Türkiye’ye danışmadan bu kararı alması krize neden oldu. 1964 Johnson mektubu Türkiye ile ABD arasında krize yol açtı
ABD Başkanı Jonhson, İnönü’ye çirkin hitap ve içerikte bir mektup yolladı. Mektupta Türkiye, Kıbrıs Harekâtı’ndan vazgeçmesi yönünde tehdit edildi. “ABD’den alınan silahlar ABD’den izin alınmadan kullanılmaz” dendi
1974 Haşhaş krizi…
1971’de tamamen yasaklanan haşhaş ekimi dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından 3 yıl sonra yeniden başlatıldı. Bu karar, ABD ile ilişkilerde gerginlik yarattı.
Türkiye 1975’te İncirlik Üssü’nü kapattı…
ABD, Kıbrıs Harekâtı sonrası Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaya karar verdi. Türkiye,, bunun üzerine ABD’nin kullanımındaki İncirlik Üssü ve diğer üslerin kullanımını askıya aldı. 1978’de ise ABD Kongresi silah ambargosunu kaldırdı.
1 Mart Tezkeresi 2003…
ABD Irak’ı işgal etme hazırlığı yaparken Türkiye’den aktif olmasını istedi. Ancak TBMM, “Türk askerlerin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına ilişkin tezkereyi” reddetti.
2003 Çuval krizi…
4 Temmuz 2003’te Irak’ın Süleymaniye kentinde ABD askerleri, Türk Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı subayların bulunduğu karargâha baskın düzenledi. Buradaki Türk askerlerinin başlarına çuval geçirilmesi krize yol açtı.
2017 Vize Krizi…
ABD, Türkiye’deki konsolosluk çalışanı Metin Topuz’un FETÖ ilişkisi gerekçesiyle tutuklanması sonrası, Türkiye’den yapılan vize başvurularını süresiz olarak askıya aldı. Türkiye’de vize başvurularını askıya alarak bu karara misilleme yaptı.
2018 Rahip (ajan) Andrew Brunson krizi…
Türkiye FETÖ ve PKK ilişkisi gerekçesiyle ajan Brunson’u Aralık 2016’da tutukladı. ABD ise Brunson’ın serbest bırakılmamasını gerekçe göstererek Türkiye’yi tehdit edip İçişleri Bakanı ile Adalet Bakanına yaptırım uygulama kararı aldı.
Bütün bunları hatırlatmakta maksadım dünyanın sonu olmadığını birilerinin ABD’nin gözlerinde bitmesi hiçbir anlam taşımıyor. Emin olun ki Türkiye’nin dik duruşu karşısında yine geri adım atan ABD olacak. Ortadoğu’da Türkiye değil Amerika Türkiye olmadan yürüyemez. Karşısında Iran ve Rusya ile olan problemler varken herhangi bir terör örgütüne güvenerek bu bölgede yürümek ABD’nin Ortadoğu’da sonu olur. Amerika’yı kendi şirketi sanan Trump’ın siyaseti mafya ile karıştırdığı apaçık ortada… Dolar kaldırmak ya da hansısa terör örgütüne güvenmekle bölgede söz sahibi olacağını düşünen ABD’ni Sovyetler Birliği’nin talihi bekliyor.
Bu arada rahip Brunson’un Amerika’ya verilmesi ile bağlı ABD’nin ısrarı boşunadır. Türkiye Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “verin papazımı alın papazınızı” demekle konuya nokta koymuştur. Bu konuda çaresiz kalan ABD çok sürmez her zaman yaptığını yapacak. Ajanlarını öldürme kanunun hayata geçirecek.
Rahip Brunson’u öldürmekle bir taşla iki kuş vurmuş olacak. Türkiye içindeki ABD oyunlarını deşifre etmemek için ajanını susturacak. Türkiye’nin Rahibini öldürdü görüntüsünü yaratacak. Odur ki devlet gözünü dört açmalı ABD’nin bu oyununu oynamasına izin vermemeli.
Bu arada bebek katili PKK bir subayın hanımını ve 11 aylık bebeğini şehit etti. Ülkedeki tırnağ arası hümanistler ve insanlık oyunu oynayanlar nedense bebek katili PKK’yı kınamadı bile. Hatta her şeye maydanoz olan Batı, olup bitenleri görmezden geldi. Oysa anne babasının sorumsuzluğu yüzünden Ege Denizi kıyılarına vuran Aylin bebek ve yine de anne babası yüzünden polis kursununa rast gelen Berkin Elvan için tüm dünya ayağa kalkmıştı. Mustafa bebeğin ölümünü ise sadece bir film gibi izlediler. Çünkü Mustafa bebek bir Türk’tü.
Türk kökenli Rusyalı gazeteci Orhan Cemal, Afrika’da Vagnerler tarafından öldürüldü. Ermeniyanlı Rusya medyasında her zaman Türklerin sesi olan Cemal’in ölümüne de bütün dünya sıradan bir ölüm gibi yanaştı. Oysa onun Rusya kanallarında Putin’e, Rus Devleti’ne ermenilere açıkça Meydan okuduğunu hepimiz biliriz.
Kırım’ın Tatarların olduğunu, Karabağ’ın Azerbaycan’ın olduğunu, Putin’in zalim olduğunu haykıran Orhan Cemal’in tesadüfen öldürülmediğini hepimiz biliriz. Maalesef Hrant Dink için ayağa kalkan dünya Orhan için bir başsağlığı bile dilemedi.
Odur ki kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Kenardan bucaktan kendinize dost kardeş aramayın.
Unutmayın Mustafa Aslan Hoca diyor ki; “Türk Türk’ü korumazsa Tanrı Türk’ü korumaz.”
Tanrı Türkiye’mizi, Azerbaycan’ımızı, Türk dünyamızı korusun, vesselâm.