Necdet Buluz
Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır.
Bu köşede sıkça olası depremlerden söz ediyoruz. Depremlerle iç içe yaşayan topraklarda yaşamaktayız. Uzmanlar da her zaman uyarıyor ve özellikle İstanbul’da çok şiddetli bir depremin meydana gelebileceği görüşünde birleşiyorlar.
Biz, uyarılarımızda bu konuda ciddi çalışmalar yapılıp yapılmadığını, olası bir depremde nasıl önlemlerin alınacağı konusunda ilgililerin dikkatini çekiyoruz. Ancak, yaşanabilecek olası bir depremde gereken önlemlerin alınmamış olduğunu da gözlemliyoruz.
17 Ağustos 1999’da yaşanan deprem felaketinin 20 bin kişinin hayatını kaybettiğini unutmayalım. Bu büyük depremin yıldönümü yaklaşırken beklenen büyük İstanbul depreminin ne zaman olacağını tartışılıyor. Uzmanlar net bir tarih vermese de depremin kaçılmaz olduğunu söylüyor.
Peki, binalarımız büyük depreme ne kadar hazır? İstanbul’da yıkılması gereken onbinlerce bina varken, yeni yapıların da depreme ne kadar dayanıklı olduğu sorgulanıyor.
Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü’nde 16 yıl çalışan, çeşitli deprem master planları içinde de görev almış olan deprem Yüksek Mühendisi Dr. Cüneyt Tüzün, yapılan araştırmaların olası büyük İstanbul depreminde 100 bini aşkın binanın kullanılamaz hale gelebileceğini gösterdiğini söyledi. Beklenen ekonomik kayıp ise 100 milyar dolar civarında olacak.
10 yıl önce kurulan deprem İzolasyon Derneği’nin yönetim kurulu başkanlığını yürüten Dr. Cüneyt Tüzün, “Deprem izolasyon teknolojisi ile binalara yerleştirilen izolatörler sayesinde depremde binaların sıfır hasar görmesini sağlamanın mümkün olduğuna dikkat çekiyor ve şu açıklamalarda bulunuyor:
“Büyük depremi hepimiz göreceğiz. Biz göremezsek çocuklarımız görecek. Depremin ne zaman olacağını bilmek hem teorik olarak mümkün değil hem de pratik olarak çok işe yarayacak bir bilgi değildir. Burada sorulacak soru: Hayat devam edecek ama nasıl? Binayı belirli yerlerinden kesip askıya alıyorsunuz ve ilgili yerlere izolatörü yerleştiriyorsunuz. Bu teknolojinin maliyeti bina maliyetinin yüzde 10’nu geçmez. Binayı belirli yerlerinden kesip askıya alıyorsunuz ve ilgili yerlere izolatörü yerleştiriyorsunuz. Bu teknolojinin maliyeti bina maliyetinin yüzde 10’nu geçmez. Türkiye’de binaların depreme karşı tasarım kurallarını içeren “Türkiye Bina deprem Yönetmeliği” mevcuttur. Yönetmelikte binaların ‘depremde hasar görmesi kabul edilebilir ama can kaybı olmaz’ yazar. Diğer bir değişle depremden sonra canlı çıkacağınız ama hasar görmesi kaçınılmaz bir ev satın alıyorsunuz. Türkiye’de deprem yönetmeliğine göre yapılan yapıların hasar görmesi kaçınılmazdır. Dünyadaki diğer deprem ülkelerinde de temel yaklaşım budur. Vatandaşın bilmediği en önemli nokta budur. Bugün depreme dayanıklı bina demek hasar görmeyecek bina demek değildir.”
Şu noktaya dikkat:
Japonya, Çin gibi depremle yüz yüze olan Uzakdoğu ülkelerinde çok şiddetli depremler meydana gelmesine karşın, hasar ve ölümler neden az oluyor? Bunun yanıtını da görelim:
“Japonya başta olmak üzere Amerika, İtalya, Çin gibi ülkelerin son 30 yıldır bina yapımında uyguladığı ‘deprem izolasyon’ teknolojisi sayesinde binalar depremde hasar görmüyor. Yapıları ve insanları korumak için kullanılan özel bir teknolojidir deprem izolasyonu. Aslında yaptığı işdeprem etkisini binadan yalıtmak. Bu da binanın altına yerleştirilen özel izolatör denilen cihazlarla yapılıyor. deprem sırasında bina bu cihazlar üzerinde bir nevi yüzüyor. Diğer bir değişle izolatörler deprem yüklerini yutan bir mekanizma gibi çalışıyor ve bina izolatörler üzerinde eğilmeden bir blok halinde hareket ediyor. Böylece deprem etkisi binaya iletilmemiş oluyor. deprem sırasında meydana gelebilecek can ve mal kaybından korunuyorsunuz. Türkiye’deki ilk önemli izolatör uygulaması 1999’da Atatürk Havalimanı’yla başlamıştır. 2013 yılı deprem izolasyonu için bir milattır. Sağlık Bakanlığı birinci ve ikinci derece deprem bölgelerinde yapılacak 100 yataktan fazla bütün hastanelerin deprem izolatörlü yapılmasını zorunlu koştu. Şu anda İstanbul ‘da 7 hastane izolatör kullanılarak yapılıyor. Geçmiş depremlerde dünyanın her yerinde bu tarz binalar büyük depremler geçirdi ve hiçbir şekilde sorun yaşanmadı. Japonya’daki 9 büyüklüğündeki depremde de izolatörlü binaların hiçbirine bir şey olmadı. Depremde sıfır hasar görecek bina yapmak bu teknolojiyle mümkündür.”
Özetleyelim:
Sadece İstanbul değil, Türkiye’nin birçok bölgesinde deprem riski var. Bu durumu ciddiye almak durumundayız. Son yaşanan 17 Ağustos depremlerindeki acı ve gözyaşlarının yinelenmemesi en büyük dileğimizdir. Bunun için de geçmişte yaşananları unutmayarak aynı hataları yinelememek ve daha tedbirli olmak zorundayız.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın