Necdet Buluz
Suudi Arabistan’ın özellikle İran yayılmacılığının önünü kesebilmek için bazı terör örgütleri ile işbirliği yaptığına dair birçok iddia ve söylenti ortaya çıkıyor. Suriye, Irak, Yemen başta olmak üzere, Ortadoğu coğrafyasında Suudilerin önemli bir rol üstlendikleri de biliniyor.
Son günlerde ortaya çıkan bazı bilgi ve belgelerin Suudilerin terör konusunda nasıl bir çalışma içinde olduklarını da gözler önüne seriyor.
Terör ve Ortadoğu ,ile ilgili yazdığımız yazılarda çoğu zaman Suudi Arabistan’ın oynadığı rollerden de söz ettik. Şimdi Amerika ve İsrail ile de işbirliği içinde olan Suudiler, bölgede sinsi ve yeni oyunlar peşinde koşuyor.
İngiltere’de yayın yapan Independent’in deneyimli Ortadoğu uzmanı Robert Fisk, bu konuda ele geçirdiği bazı izler konusunda kaleme aldığı yazısında detayları ile ortaya koyuyor. Biz de bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedik:
İngiltere’de internet üzerinden yayın yapan haber sitesi Independent’in deneyimli Ortadoğu uzmanı Robert Fisk, Suriye’nin Halep kentinin doğusunda uzun süre silahlı örgütlerin elinde bulunan bir bodrum katında bulduğu füzelere ait boş kovanların izini sürdü.
Fisk, ABD üretimi olan bu füzelerin nihai kullanıcıya satış sözleşmeleriyle birlikte El Kaide bağlantılı El Nusra örgütünün eline geçtiğini kaydetti.
Fisk, Avrupa Birliği ile NATO’nun, ürettiği silahların kime, nasıl satıldığına dair soruşturma başlatması gerektiğini yazdı.
Fisk, “Suriye’deki füze kovanlarının izini ilk satıcısına kadar sürdüm, artık Batı’nın silahlarını kime sattığını açıklama zamanı geldi” başlıklı yazısında yaptığı araştırmanın detaylarına yer verdi:
• Sevgili okurlar, şu numarayı not edin: MFG BGM-71E-1B. Ve bunu da: STOCK NO 1410-01-300-0254. Ve son olarak şu kodu da: DAA A01 C-0292. Bu numaraları, geçen yıl Halep’in doğusunda bombardımanla dümdüz edilen muhaliflerin elindeki bir üste bulduğum boş kovanların üzerinde tespit ettim. En tepede de 1930’lu yıllarda namı pek de iyi olmayan Howard Hughes tarafından California’da kurulan ve 1997’de geçen yıl 23.35 milyar dolar kâr eden ABD savunma şirketi Raytheon’a satılan ‘Hughes Aircraft Co’ yazıyordu. Bu şirketin hissedarları arasında Bank of America ve Deutsche Bank yer alıyor. Raytheon’un Orta Doğu’da Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Mısır, Türkiye ve Kuveyt’te büroları var.
• Doğu Halep’te artık bir enkaza dönüşmüş olan bodrum katındaki bu odada bununla birebir aynı onlarca boş kovan daha vardı ve bunların üzerinde de birbirini takip eden seri numaralar yer alıyordu. Bu durum, kısaca TOW olarak bilinen, tüpten fırlatılan, optik olarak izlenilen, kablo güdümlü füze olan bu silahların ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA’in Libya üzerinden bugüne kadar çok yazılıp çizilen kaçakçılık yolunu kullanarak Suriye’ye geçirdikleri arasında olmadığı anlamına geliyor. Bu numaralar, tüm bu silahların gruplar halinde ilk çıkış noktasından askeri uçak paletleri üzerinde ayrıldığını gösteriyor.
Füzeler, ABD devletine ait üsten çıktı
• Fisk, elde ettiği bulguları Hughes şirketinde çalışmış eski bir yönetici ile paylaştığını aktardı ve şöyle devam etti: “Bununla birlikte bu füze grubu, ABD devletine ait bir üsten yola çıkmış. Amatör dedektifler halihazırda yukarıda verdiğim seri numaralarının ilkinin izini sürmüş. ’01’, NATO’nun ABD için kullandığı stok numarası ve BGM-71E de Raytheon’un bir ürünü olduğunu gösteriyor.”
• Halep’te diğer tanksavar füzelerinin kovanlarını bulmamdan iki yıl önce İdlib’te muhaliflerin BGM-71E-1B türünü kullanırken yayınlanmış videolar bulunuyor.
• DAA A01 C-0292 koduyla ilgili olarak ise araştırmalarım halen sürüyor. Eğer bunun ne olduğunu bulabilirsem, o zaman kesin bir sonuca varabilirim. Bu füzenin Hughes/Raytheon tarafından üretildiği ve tamamen yasal bir şekilde bir NATO üyesine, NATO yanlısı bir güce ya da ‘dostane’ bir yere satıldığı ve bu Tow füzelerini çok büyük miktarlarda satın alanların imzalamış olduğu varsayılan bir belge olan Son Kullanıcı Sertifikası’nın (EUC) bulunduğu kesin.
• Bazı havan topları Suudi Arabistan kanalıyla En Nusra’ya aktarıldı. Suudi Arabistan, bu iddiaları reddediyor.
• Neden NATO, Avrupa ve ABD’den çıktıktan sonra tüm silahları neden takip etmez? Neden bu ölümcül kargonun son kullanıcılarını açığa çıkarmazlar? Balkanlarda görüştüğüm silah üreticileri, NATO ve ABD’nin makineli tüfek ve havan topları satın alanlardan tümüyle haberdar olduğunu kaydetti. Peki, o halde neden bu muhteşem (!) son kullanıcı sertifikalarının detayları kamuoyuna açıklanmaz? Oysa silah üreticileri hazırladıkları kataloglarda ürünleriyle övünmekten geri kalmıyor.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın