Sene 1995, Kıbrıs Türklerinin en acı olayı Beşparmak Yangını! Böylesi alev alev harlanan yangını söndürmek için ekipler ve halk yetersiz kalmış, gökyüzünde Türk ve Yunan yangın söndürme helikopterleri cirit atmıştı.
Sene 1999, Türkiye tarihinin unutulmaz gecelerini yaşadığımız gölcük depreminde, kurtarılmayı bekleyen bedenlere, kurtarma ekipleriyle destek veren ve ‘’Dayan Mehmet Dayan Koçum’’ diye manşet atan Yunanistan’dan bahsediyoruz.
Bir de, bir tarafta Takvim ve Posta gazetelerinin ortak manşeti ‘’YANAN’İSTAN’’ diye saçma bir başlık. Diğer tarafta Cumhuriyet gazetesinin ‘’Μοιραζόμαστε τον πόνο σας’’ (Acınızı Paylaşıyoruz) manşeti…
Birde savaşlar ile barışları karıştıran ıvır zıvır insanlar. Filistin’e ve 3 yaşındaki Aylan bebeğe ağladınız mı diyenler, Çipras’ın Ateistliğini eleştirenler ve daha neler neler…
Sizlere Twitter ve Facebook fenomeni olmaya çalışan insanlardan bahsetmiyorum. Yandaş gazetelerden hiç bahsetmiyorum. Kendini bilmez insanların yaptığı rezil paylaşımlar bizim konumuz olamaz! Demem o ki; yanı başımızda meydana gelen bir vakadan ölen insanlara sevinen ölü seviciler, benim gündemim hiç olamaz. Bizlerin ancak o insanların yanında olarak acılarını paylaşmak yerine, yangında ölen insanlara iğrenç bir şekilde sevinen insanlar gördüm.
İşte o insanlar bizim konumuz değil!
Benim asıl inancım Yüce Türk milletini oluşturan insanların yani Anadolu insanımızın bu insanlar olmadığı kanısındayım. Türk milleti geçmişinden bu yana hep komşularına yaptığı iyiliklerle övünmüşlerdir. Tarihten bu yana yokluk esaretiyle, ömrü savaşlarda geçmiş ve her savaşın sonucunda düşmanına hainlik ve gammazlık dahi yapmayan, savaşın gereklerini bütün bir kutsallıklarıyla kullanan bir ırktan, Türk Irkından bahsediyorum. İşte o ırk Varolsun ki, düşmanı dahi olsa ölüsüne sevinmez. Bayrağına saygısızlık yapmaz. Kutsallarına hainlik düşünmez.
Terör örgütü Pkk’nın gerilla eğitimi aldığı ve ilk kongresini gerçekleştirdiği Filistin’e bile ağladık Sözde kongresini gerçekleştirdikten sonra ilk silahlı eylemi olan kalleş Pkk’lıların, Batman’da bir köy okulunu basarak, bir öğretmenimizi şehit ettiğinde de günlerce ağladık. Gaziantep’te kızlarımızı sözlü taciz eden Suriyeli gençlerin ellerini kollarını sallayarak dolaşmasına da ağladık, Aylan bebeğin cesedinin kıyıya vurmasına da, Kırgızistan ve Özbekistan (Fergana) iç savaşına da, Can Azerbaycan’a yapılan soykırıma, Almanya’da çıkan otel yangınına, Madımak’ta katledilenlere de, Soma da yananlara da ağladık!…
Dünya sadece bizim değil, dünya üzerindeki tüm canlıları köle gibi kullanarak, siyasi monarşiye ortak edilen, barıştan yana olmayan tüm düzenin karşısında olduk. Taraflıkta taraftarlığı karıştırmayan ortak akıl sergilemek yerine, siyasi düzenin yapmacık senaryolarına karşı, yapmacık duruşlar sergilemiyoruz. Din, dil, mezhep, etnik köken’e göre insan yargılamaktan vazgeçin!.. Toprak altında yatan ölülere sadece saygı gösterin. Dünya’da ki bütün dinlerin ortak noktası budur. Ölülerinizi ideolojilerinize ortak etmeyin. Onları bu evrende farklı kılın. Çünkü tarihin izleri o ölülerdir. Tarihi bile iskeletlerden öğrendiğimiz 21. Yüzyılda birazcık dürüstlük bekliyorum. O yangında ölenlerin sadece insan olmadığını böceklerin, ağaçların ve hayvanlarla birlikte insanlığında öldüğünü unutmayın!