16 yıldan beri AKP iktidarda…
Uygarlık, değişim, ilerleme açısından değişen bişey yok. Milletimiz, halkımız yararına değişen hiçbir şey yok.
Eski tas, eski hamam…
Hatta taslar ve hamam da eskimeye, yıpranmaya başladı. Dökülüyor. Ama bakan, ilgilenen yok…
Cumhuriyetin, rejimin, laikliğin, demokrasinin altından girip, üstünden çıktılar…
Geriledik…
İlkelleştik…
Ortaçağa döndük.
Cehalet arttı. Bilim, akıl kapı dışı edildi. Giyim kuşam değişti. Kadınlarımız türbanlara, çarşaflara büründüler. Bazılarının sadece gözleri görünüyor şimdi.
Çarşafa dolandık…
Fabrikalar satıldı…
Ekonomi, tarım bitti…
Onun yerini sadaka ekonomisi aldı. Bayramdaaannn bayrama, seçimdeeennn seçime, ramazandaaannn ramazana yoksullara üç beş kilo pirinç, üş beş kilo şeker, 500 kilo kömür vb. dağıtılıyor.
Üretim durdu. İşsizlik, pahalılık arttı.
Sendikaların, derneklerin, toplum kuruluşlarının sesi soluğu kesildi. Ne eylem var ne direniş.
İşçiler sendikalı oldukları için işten atılıyorlar… Sendikalar, sendika yöneticileri seyrediyor.
Gün varsılların, patronların günü… Diledikleri gibi at koşturuyorlar. Karışan yok, görüşen yok…
Eğitim kalitesi düştü. Çünkü öğretmenler işsiz… Çünkü en büyük bütçe diyanet işlerine ayrılıyor… Tüm okullar imam hatiplere dönüştürüldü.
Tacizler, tecavüzler arttı. Cinayetler arttı. 3 yaşındaki bebelerin cesetlerini ormanlardan, kırsallardan toplamaya başladık.
Hastaneler tıka basa dolu.
Gün geçmiyor ki bir doktor dövülmesin! Başına parke taşı atılmasın!
Peki, bütün bunlar olup biterken muhalefet ne yapıyor?
Esip, yağıyor… Bağırıp çağırıyor.
Nerede?
Meclisin Salı toplantılarında. Parti merkezlerinde… Kapalı kapılar arkasında veryansın ediyor iktidara.
Amaç toplumun gazını almak. Öfkesini dindirmek.
Eylem yok. Direniş yok. Plan, program yok… Hedef yok.
Atatürk’ü, Atatürk ilkelerini de bir kaldırıp attılar.
Partiyi bölücülerle, ırkçılarla, dincilerle doldurdular. Aşure partisi yaptılar…
Atatürkçülerden öcüden korkar gibi korkuyorlar.
Bu ülkenin bu hale gelmesinde iktidar kadar, hatta ondan da çok muhalefet partilerinin rolü var.
Mevlana der ki:
“Her gün bir yerden göçmek ne iyi / Her gün bir yere konmak ne güzel / Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş / Dünle beraber gitti cancağızım / Ne kadar söz varsa düne ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”
Evet, “Yeni şeyler söylemek lazım…”
Bunu gerçekleştirmek ise, “Ahmet gitsin, Mehmet gelsin, Hasan gitsin Hüseyin gelsin…” demekle olmaz… Hele hele seçim gecesi kaybolanlarla bu iş asla olmaz.
Bunun bir tek çözümü var: CHP’nin fabrika ayarlarına yeniden dönmesi… Partinin Atatürk’e, Atatürk ilkelerine yeniden dönmesi… Partinin ırkçılardan, bölücülerden, dincilerden, karşı devrimcilerden temizlenmesi…
Kafalar değişecek. Kafalaaar… Hedef değişecek…
Siz isterseniz on kez kurultay yapın, Atatürk’ün kuvayı milliyesi olmadıktan sonra… Siz isterseniz yirmi kez kurultay yapın Atatürk’ün yolundan gitmedikten sonra…
Bu yüce milletin bi 16 yıl daha seçim kaybetmeye tahammülü kalmadı artık beyler…
Bir yanıt yazın