Necdet Buluz
Yıllardır “Tarım ülkeyiz” diye övündük. “Dünya’da kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biriyiz” diyerek meydanlara çıktık. Aynı zamanda tarım ürün fazlalığımızı ihraç ederek de bütçemize katkı sağladık. Türkiye en kaliteli tarım ürünü üreten ülkeler sınıfında da ilk sıralarda yerini almıştı.
Ancak, bugün tarımda gelinen noktaya baktığımızda bu söylediklerimizin yerinde yeller estiğini görmekteyiz. Son yapılan açıklamalarda bugün itibariyle 5 tarım ürünü dışında, tüm tarım ürünlerini ithal etmek durumunda kaldığımızı görmekteyiz.
Bu durum, birçok konuda olduğu gibi tarım alanında da dışa bağımlılığımızın giderek artmakta olduğunu gösteriyor.
Dünyada bizim bir kentimiz kadar toprağa sahip olan bazı ülkelerin üretimlerine baktığımızda tarım konusunda nasıl da gerilere gitmekte olduğumuzu daha açık ve net görebiliriz.
Son yıllarda özellikle et ve diğer gıda maddelerinin dışarıdan ithal edilmesi ile tarım alanlarımızdaki sıkıntının ortaya çıktığını da görmüş olduk. Tarımda yeniden üretimi sağlamak, ithalatı azaltabilmek için yapılan çalışmaların mutlaka sonuç vermesini bekliyoruz.
Tarım konusundaki sıkıntılarımı uzmanlarca ve Ziraat Odaları tarafından sıkça dile getiriliyor. Ortaya raporlar konuluyor, çözüm yolları aranıyor. Et başta olmak üzere, tüm tarım ürünlerindeki pahalılık aynı zamanda enflasyonun da artmasına neden oluyor.
Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör de, bu konuda bir rapor hazırladıklarını söylüyor. Kendisine kulak verelim:
“Türkiye’nin 2017 yılında gerçekleştirdiği toplam ithalat değeri yaklaşık 234 milyar doları bulurken, bunun yaklaşık 5 milyar dolarlık kısmını tarım ürünleri oluşturdu. 2016’da ise Türkiye toplamda 199 milyar dolara varan birithalat kapasitesine sahipken, tarım ürünlerinin bu kapasite içindeki değeri 4 milyar dolar seviyesinde idi. En son duyduğumuz Antep fıstığı. Biz 155 bin ton Antep fıstığı üretiyoruz, bunun 120 bin tonunu tüketiyoruz, yani 35 bin ton fazlalığımız var ama dışardan ithal ediyoruz. Akıl alır bir şey değil. Pamuk, bizim için çok önemli bir tarım ürünü olmasına rağmen Adana ve Şanlıurfa’nın en önemli ürünü olan; Aydın, Muş, Diyarbakır’da da yetiştirdiğimiz pamuğu ithal etmemiz söz konusu olabilir mi? Ama maalesef oluyor, biz her sene 1 milyar dolarlık pamuk ithal ediyoruz. Öte yandan buğday. Biz bir buğday ülkesiyiz ama bugün her yıl 4 ila 5 milyon ton buğday ithal ediyoruz. Her yıl Rusya’dan, Ukrayna’dan buğday alıyoruz. Peki, neden dışarıdan buğday alıyoruz? Çünkü tarım alanları daralmış. Türkiye’de tarım alanları, son 16 yıl içerisinde, 26.5 milyon hektardan 23 milyon hektar alana düştü. Bir başka deyişle, 3.5 milyon hektar tarım alanı gitti, betonlaştı. TOKİ evleri yapıldı, tarım alanları amacı dışına çıkarıldı. Bununla ilgili Ziraat Mühendisleri Odası olarak, son 5 yılda150 dava açtık. Topraklarımızı korumak için “Toprak Koruma kurulları” kurdular, ama bu kurul “korumama” kurulu gibi çalıştırılıyor.”
İşin bir başka yönü de ithal edilen ürünlerin sağlıklı olmaması ve aynı zamanda bunlara kur üzerinden ödeme yapmamızdır. Dolar’daki her artış, ithal ettiğimiz her ürünü pahalıya almamız neden oluyor.
Yapılan araştırmalarda sadece 5 tarım ürününü ithal etmediğimiz görülüyor. Bunu da yine Özden Güngör’den dinleyelim:
“Fıstık, fındık, üzüm, kayısı ile narenciye dışında her şeyi ithal ediyoruz. Son 16 yılda, tarımda 185 milyar dolar ithalat parası ödedik. 185 milyar dolar. Bugün dolar ne kadar olduysa çarpın işte onunla. Bir de dış borç faizi ödedik. Doların bu kadar yükselmesinin bir nedeni de bundan kaynaklanıyor. Her şeyimizi dolarla yapıyoruz. Dünyada fındık üretiminin yüzde 76’sını biz üretiyoruz. Fakat fındık üreticisi memnun değil. Fındık üreticisi zor durumda. Çünkü kar elde edemiyorlar. Fındık, Antep fıstığı, zeytin, üzüm borsaları bizim elimizde değil. Fındık borsasının bugün biri İsviçre’de, biri Almanya’da; halbuki üretim merkezi burada.”
Sonuç olarak şunu söylemeliyiz:
İthalatla sorunlar çözülmez. Özellikle et ithalatı ile gördük ki yıllardır et sorununa bir çözüm getirilemedi. Halen ithal edilen etler konusunda tartışmalar da sürüyor. Bizim milletimiz, ithal tarım ürünlerine hiçbir zaman sıcak bakmıyor. Et bunların başında yer alıyor.
Kesin çözüm üretimdedir.
Üretebilecek topraklara sahibiz. Tarımda yeniden dirilişe geçmek, üretim sahalarını yenilemek ve yeniden eskiden olduğu gibi kendi kendine yetebilen bir ülke konumuna gelebilmeliyiz.
Tarım konusunda atılacak olumlu adımların aynı zamanda işsizliğe de bir çözüm getirebileceğini düşünüyoruz.
Türkiye’nin en büyük kaynağı olan tarımın yeniden hayat bulması ve ithalata son verilmesi için öyle görünüyor ki çok cesur adımların atılması gerekiyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz