Azerbaycan’ın üzerinde bu ay kara bulutlar gezdi. Her şey Mingecevir şehrindeki tüm ülkeye elektrik temin eden trafonun patlaması ile başladı. Ülkemiz nerdeyse 2 gün zulme maruz oldu kaldı. 45 derece sıcakta ulaşım sıkıntısı, metroda mağdur olan insanlar, ülkenin ekonomisine değen milyarlarca zarar. Amma Azerbaycan devleti bu sorunu aşmayı başardı. Nasıl derler, el birliğiyle sıkıntılarını hallettiler. Tabii insanları mağdur eden bu olayın suçluları mutlaka ceza almalı. Bu hem adil olur, hem de ibreti âlem!
Vatandaşlar da suçlunun devlet tarafından cezasız kalmadığını görür ve kafa karışıklıkları bir nebze olsun giderir. Mingecevir ışıkları kapattı ama Gence şehrinin ışığı söndü. Önce söylemem gerekiyor ki, Gence Azerbaycan’ın büyük ve önemli şehirlerindendir. Bir dönem payitaht Gence’nin manevi değeri de farklıdır. Nizaminin yurdu Gence valisi Elmar Valiye’ve yapılan suikast gündemde bomba etkisi yarattı. Önce biz hepimiz bu durumu kriminal bir olay gibi değerlendirdik. Nedeni Vali’nin halk tarafından pek takdir edilmeyen biri olmasıydı. Bu olayda Vali’nin korumasının öldüğünü de demeden geçmeyelim. Vali’ye suikast eden kişi Yunus Safarofun onla özel adaveti olduğu haberlerine suç işletenin karısının görüntülü açıklaması son verdi. Kafalar karıştı tabii… Artık Vali’nın hayatını önemsemeyen kesim aslında bu olayın karanlık taraflarını düşünmeye başladı. Tabii yasal araştırmaların sonucu da pek açan olmadı. Azerbaycan dış kuvvetlerin saldırısına uğramış aslında. Suikastçı Yunus Safarov’un annesi Leyla Seferova 4 senedir Rusya’da FSB akademisinde çalışıyor. Önceden sadece bir okul kütüphanecisi olan Leyla Seferova’nın bir kaç yıl önce böyle bir yere atanmasının sebebi?
Yunus Seferov’un İran Kum şehrinde yaşamış, Suriye’de talimler geçirmiş, eğitimli terörist olduğu resmi olarak açıklandıktan sonra atanmanın arka planı da malum oldu. Bence farklı izah gerektirmeden İran ve Rusya bağlantıları, iki ülküden talimlenen bir örgüt üyesin olduğu aşikârdır. Bu olayla bağlantısı olan bir çok kişi göz altına alındı ve araştırmalar devam ediyor. Amma halk ve devlet bu olayın şokunu atlamadı ki, bir kaç gün önce yine Gence ilinde bir kaç kişinin stabiliyi bozma girişimine karşı gelen polis katledildi.
İlim merkezinde ellerinde kılıç polisi katleden kişilerin ya Ali, ya Hüseyin gibi haykırışları işin içinde yine Yunus Seferov’u yetiştiren örgütün olduğu belli oldu. Azerbaycan’da hiç bir zaman insanların dini inançları sorgulanmadığına göre bu eylemin dinle bağlı olduğu algısını yaratanlar bana göre yanlışlar.
Azerbaycan laik ülke!
Aynı zamanda insanları, dinine, diline göre yargılamaz! Ülkede herkes kendi inancını rahatlıkla yaşaya biliyor. Ama geçmişe bir dönüp bakarsak, zaman zaman ülke dışı, özellikle fars rejiminin eylemleriyle karşı karşıya gelmiş ve bir hakikat olarak hiç bir zaman yenilmemiştir!
Azerbaycan’ı Karabağ savaşında yalnız bırakmış, hatta Ermenistan’a her türlü yardımda bulunan fars rejimi İran’da yaşayan 70 milyon Azerbaycanlının ayaklanmasından korkarak hep bu tür eylemlerde bulunmuş olması şaşırtıcı değil! Ama unutulan ve mutlaka dikkate alınması gereken bir şey daha var; Azerbaycan artık Karabağ savaşında toprakları işgal edilen ülke konumunda değil. Hem dahilen güçlenmiş hem bulunduğu konumda güçlü. Artık öyle dış güçlerle yıkılamaz!
Şimdi bazı dar düşünceli kişiler kalkıp der ki, o zaman neden işgalde olan topraklarını kurtarmıyor da bir avuç Ermenistan karşısında aciz kalıyor. Çok uzatmadan söyleyeceğim ki, Azerbaycan da diyor ki, Ermenistan’ın arkasındaki güç devletler çekilsin, dost gözüküp düşman olanlar bir elini çeksin, o zaman bakalım bir avuç toprak bile işgalde kalıyor mu?
Gerçi er ya da geç kalmayacağını biliyoruz!
Şimdi Azerbaycan’a el uzatan devletler, güzel ülkemde huzuru bozmağa çalışıp, kuklalarını iş başına geçirenler bir dursun, çünkü ne halk devletini, ne devlet halkını bırakmaz. Tüm sorunlara bakmadan halk her zaman devletinin arkasında!