“Cumhur İttifakı”nın adayı Binali Yıldırım’ın başkanlık koltuğunda oturacağı TBMM’de ilk icraat, olağanüstü hal (OHAL) yasası kalktığında valilikler ve Emniyet’in yetkilerini genişleterek fiilen OHAL uygulanmasına devam edilmesini sağlayacak yasal düzenleme olacak gibi görünüyor.
TBMM genel kurulunda bugün meclis başkanlığı seçimi yapıldı. Öncesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu kabinede 4 milletvekili bakan olarak atandığı için TBMM’nin resmi sandalye sayısı 600’den 596’ya düşmüştü. Ayrıca CHP’li Enis Berberoğlu ve HDP’li Leyla Güven tutuklu yargılandıkları için TBMM’de henüz yemin ederek görevlerine başlayamadı.
Seçim sürecinin başlamasından önce konuşan HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen de, tutuklu vekilleri anımsattı. Bilgen, “Parlamentonun saygınlığı şüphesiz seçmen iradesinin buraya tam yansımasıyla anlamlı olur, değerli olur ve seçmen iradesinin üzerinde hiçbir irade olmaması gerekir, bu beklenir. Ne yazık ki Hakkari milletvekilimiz Leyla Güven seçilmiş olmasına rağmen bugün burada değil. Tahliye kararı çıkması gerektiği halde, geçmişte bu yöndeki uygulamalar bilindiği halde ne Leyla Güven ne de Enis Berberoğlu bugün genel kurulda değiller. Bunu kamuoyunun dikkatine, sizin dikkatinize özellikle tekrar sunmak istiyoruz çünkü demokrasinin saygınlığı, güvenilirliği seçmen iradesinin sandıktan çıktığı gibi parlamentoda temsil konusunda hiçbir zafiyetin, hiçbir eksikliğin olmamasıdır” dedi.
Anayasa uyarınca TBMM başkanının seçimi için ilk iki tur oylamada “üçte iki çoğunluk” şartı aranırken; üçüncü turda “salt çoğunluk” şartı arandı. Eğer üçüncü turda salt çoğunluk sağlanamayacak olsaydı dördüncü ve son tur oylamada, “en çok oy alan aday” seçimi kazanacaktı. Ancak bugün AKP’nin yanı sıra MHP ve BBP’nin “Cumhur İttifakı” olarak tek adayı desteklemesi nedeniyle seçim, üçüncü turda sonuçlandı.
Yıldırım TBMM başkanı oldu
TBMM başkanlığı için “Cumhur İttifakı” adayı olarak AKP İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, CHP adayı İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, HDP adayı Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, İYİ Parti adayı İstanbul Hayrettin Nuhoğlu ve Saadet Partisi (SP) adayı İstanbul Milletvekili Cihangir İslam yarıştı.
Seçimdeki 1.tur oylamaya 581 milletvekili katıldı. Sonucunda Yıldırım 331, Toprak 134, Beştaş 65, Nuhoğlu 43 ve İslam 4 oy alırken; 4 geçersiz oy çıktı. İkinci tur oylamada da 584 milletvekili katılımıyla hiçbir aday üçte iki çoğunluk oyunu alamadı. Yıldırım 336, Toprak 131, Beştaş 65, Nuhoğlu 42 ve İslam 4 oy aldı.
Yıldırım, üçüncü turda 584 milletvekili katılımıyla yapılan oylamada 335 oy alarak salt çoğunluk olan 331 vekil sayısını aşabildiği için TBMM başkanı seçildi. Son turda Toprak 135, Beştaş 63, Nuhoğlu 40 ve İslam 5 oy aldı.
Bu arada SP’li İslam’ın kendisi dışında aynı partiden Abdulkadir Karaduman’la Meclis’te 2 kişi olmalarına rağmen her turda 2 oydan fazla oy alması göze çarptı.
Seçimi kazandıktan sonra Yıldırım, TBMM genel kurulundaki konuşmasında, MHP’ye kendisine destek verdikleri için özellikle teşekkür etti. Bu sırada CHP’li Mahmut Tanal, Yıldırım’a “Tutuklu milletvekillerine mesajınız var mı?” diye seslendi. Bunun üzerine Yıldırım, “Biraz sabredersen Tanal, ‘Bismillah’ dedik başladın” karşılığını verdi.
Yıldırım, salondan ayrılırken gazetecilerce tutuklu milletvekili sorununun hatırlatılması üzerineyse, “Şu anda ilk bismillah diyoruz. Meclis’in bütün meseleleri, ülkenin bütün meseleleri bizim meselemizdir. Bu konular üzerinde önümüzdeki günlerde çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Yıldırım, devir teslime ilişkin bir soruyu yanıtlarken de, “Cumhurbaşkanına kimin vekalet edeceği anayasada açıkça kayıt altına alınmıştır. Önceki parlamenter sistemde meclis başkanıydı, bunda da cumhurbaşkanı yardımcısıdır. Bu da halkın onayına sunulmuştur. Bu onayı da halkımız vermiştir” diye konuştu.
TBMM’nin ilk icraatı kulislerde tartışılıyor
Salonda meclis başkanı seçimi devam ederken kulislerde ise OHAL’in kaldırılması gerekçesiyle Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılacağı belirtilen değişiklikler gündemdeydi.
Muhalefet cephesi, “fiilen OHAL” olarak adlandırdığı ve AKP’nin gelecek hafta TBMM’ye sunması öngörülen yeni yasal düzenlemeye karşı çıkıyor. Türkiye’de 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından uygulamaya başlanan OHAL’in geleceği konusunda muhalefet cephesi karamsar görünüyor. OHAL, anayasa değişikliği referandumu ve seçimlere rağmen iki yıldır hala yürürlükte. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde OHAL’in kalkacağını vaat etmesinin ardından, şimdi OHAL yasal olarak kalksa bile fiilen uygulanmaya devam edeceği tartışmaları yapılıyor.
İktidar cephesinde ise, valiliklere sokağa çıkma yasağı gibi yetkiler tanıyacak şekilde Terörle Mücadele Yasası’nın genişletileceği ifade ediliyor. Terörle mücadelenin OHAL olmadan da yapılmasını “kolaylaştıracağı” gerekçesiyle bu düzenlemelere ihtiyaç olduğu mesajı veriliyor.
Ancak Türkiye’nin, Avrupa Birliği (AB) üyelik süreci ve özellikle vize serbestisi konusunda mevcut Terörle Mücadele Yasası sıkıntı yaratıyordu. AB tarafı, Türkiye’nin yasadaki terör tanımını daraltmasını ve böylece silahlı örgüt kapsamında değerlendirilemeyecek toplumsal muhalefet kesimleri aleyhine de yargılama yapılmasından vazgeçilmesini talep ediyordu.
Milli saraylar artık tek parti ve hükümetin mi oldu?
Bu arada TBMM başkanlığı seçimi öncesinde, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, yasama faaliyeti dışında, TBMM’ye bağlı milli sarayların Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmasına tepki gösterildi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, başkanlık seçimi öncesinde “milli saraylar” meselesini gündeme taşıdı. Altay, “TBMM’nin uhdesindeki Milli Saraylar Dairesi ve buna bağlı çeşitli saraylar, köşkler, kasırlar, Yıldız Porselen dahil, milletvekillerimizin misafirhaneleri dahil Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmıştır. Milli sarayların TBMM’ye verilmesinden maksat, oturduğunuz koltuğun arkasında yazan yazının gereğidir; (Atatürk’ün ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ sözünü anımsatıyor) yani, cumhuriyetle birlikte egemenlik saltanattan alınmış, halka, millete verilmiş idi. Bu kararnameyle milli sarayların tekrar saraya devredilmesine, Meclis’in 1’inci partisi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ve bizim görüşümüz bellidir. Ancak Halkların Demokratik Partisi’nin, sonra Milliyetçi Hareket Partisi’nin, özelde de Sayın Devlet Bahçeli’nin, sonra İyi Parti’nin görüşünü 81 milyon merak etmektedir. Bu Meclis’i oluşturan 600 sayın milletvekillinin aldığı mazbata, milli iradenin onlara verdiği mazbatadır. Milli irade, mazbatanın alındığı gün iradeyi saraya teslim edip etmeyeceğini bugün ortaya koymak durumundadır. Ama bu Meclis’in milli sarayları Beştepe’ye bağlaması benim için utançtır, ayıptır, züldür” dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan da, milletvekili Naci Cinisli’nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı TEDAŞ misafirhanesinden kovulmasına tepki gösterdi. Türkkan, milletvekillerine kamu misafirhanelerinden yararlanma hakkı tanınmış olduğunu hatırlatarak, AKP’den bu konuda kendilerine yanıt verilmesini istedi.
Bu tepkiler üzerine söz alan AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş ise, milli saraylar da dahil tüm kamu taşınmazları maliye hazinesine ait olduğu için devlete ve dolayısıyla millete ait olmaya devam edeceğini savundu. Muş, tutuklu milletvekilleri konusunda ise Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu söyledi ve bu nedenle yargı kararlarına saygı gösterilmesini istedi.
Muş’un sözlerine HDP’li Dirayet Dilan Taşdemir ise, “Hukuk var mı? Hangi hukuk? Hikaye anlatma” diye oturduğu yerden bağırarak tepki gösterdi.
CHP’li Engin Altay da, Muş’un açıklamasına tepki göstererek milli saraylar meselesinde TBMM’nin yasasında, bir kararnameyle değişiklik yapılamayacağını yineledi.
HDP adına Ayhan Bilgen de, “Hukuk devletlerinde normlar hiyerarşisi çok nettir. En üstte anayasa, sonra yasalar, sonra kararnameler ve diğer düzenlemeler gelir. Anayasal kurumların kararnameyle değişikliği asla hukuk devletinde olabilecek bir durum değildir, yürütme yetkisi bile olsa hukuk usulünde Anayasa değişikliği gerektirir. Dolayısıyla sadece saraylar konusu değil, birçok başka konu da birkaç gündür kararnamelerle farklı bir statüye kavuşturuluyor. Bu, çok açıkça hukuk devletine aykırı bir tutumdur, yaklaşımdır; doğru bulmuyoruz, partimiz bu yaklaşımı reddediyor” açıklamasını yaptı.
Bir yanıt yazın