“İçişleri Bakanı Horst Seehofer’in 23 sayfalık göç politikası planını dikkatle okuyunca, öncelikle taslağın ilk yarısının Avrupa hukukuna ters düşen maddelerle dolu olduğu görülecektir. Seehofer planının ilk bölümünde yer alan göç nedenleriyle mücadele önerileri tartışılmaya değer. Ancak planın ikinci bölümü bütün olumlu önerileri silip süpürüyor. Kaçak göçle mücadelede izlenebilecek ulusal yöntemlerle ilgili bölümlerin ne denli Anayasa Mahkemesi kararlarıyla çeliştiğini görünce hayrete düşmemek elden gelmiyor.”
Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumunda Almanya Hükümetinin göç ve iltica politikalarında bocalamaya devam ettiği belirtiliyor:
“İçişleri Bakanı’nın göç planı kadar esrar perdesi arkasında gizlendiği için yoğun spekülasyonlara yol açan bir bakanlık çalışması şimdiye kadar görülmemişti. Planın büyük bir hamle olacağı tahmin ediliyordu ve böyle olması da gerekliydi. Ancak Seehofer’in sunduğu plan ‘hamle’ tanımlamasını hak etmiyor. Plan, Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) arasında belli mültecilerin Avusturya sınırından geri çevrilmesiyle çıkan anlaşmazlığın ardından koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile varılan mutabakatın da gerisinde kalıyor. Plan SPD açısından provokasyon anlamına geliyor. Oysa ilticayı konu alan planın farklı bir zemine oturtulması gerekirdi. Bu görev bütün hükümete düşmekteydi ve yol gösterici fikirlerin başbakanlıktan gelmesi gerekirdi. Başbakan Angela Merkel isabetli bir tanımlamayla, göçün Avrupa’nın yazgısını belirleyecek bir konu olduğunu söylemişti. Kendi hükümeti bundan gereken sonuçları acaba çıkarabildi mi?”