KUZEY KIBRIS 2018 (3)-NE ŞİLİNMİŞ BE BİRADER?-Hüseyin MÜMTAZ

<p>KUZEY KIBRIS 2018 (3)
NE ŞİLİNMİŞ BE BİRADER?
Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>Bu sene de 1 Temmuz’da Kabotaj Bayramı’nı kutladığımızı zannettik ama meğer bir başka olayın da “farkında olmadığımız” yıldönümüymüş!
Kıbrıs’tan diplomat bir dostum dikkatimi çekti.
“1 Temmuz 1878’de Osmanlı Padişahı Sultan Abdülhamit, yıllık 92.799 Sterlin 11 şilin ve 3 peni karşılığında Kıbrıs adasını geçici olarak İngilizlere kiraladı.”
Sonrasını biliyorsunuz…
Ama şu üç konuyu halâ bilmiyoruz;
a)Bu paranın 1914’e kadar “kiracı” tarafından her yıl aksatılmadan trink ödenip ödenmediği?
b)Parayı alan “mal sahibinin” mal varlığında, tahttan indirildiği 27 Nisan 1909 tarihinde 31 yıllık kira bedeli olan toplam 2.876.769 sterlinin görünüp görünmediği?
c)Hesabının sorulup sorulmadığı?
Şilin ve penileri küsurat addediyor ve toplama dâhil etmiyorum.
1 Temmuz 1878’de tarihe düşen ve dünyada bir başka örneği olup olmadığını bilmediğim bu “vatan toprağını kiralama” ayıbını dikkatle not ediyor, son yıllarda mebzul bir şekilde ortaya çıkan Hamit mirasçılarına da paranın izini, peşini takip etmelerini öneriyorum.
Defalarca kullandım, Haşmet Gürkan “Önde şilinler arkada İngiliz askerleri…” diye başlar (“KIBRIS TARİHİNDEN SAYFALAR”. Haşmet M.Gürkan. Galeri Kültür Yay. Lefkoşa 1996. S.88) “kiracılığı” anlatmaya;
“1878’in 12 Temmuz günü tanyeri ağarırken Lârnaka’dan Lefkoşa’ya doğru yola çıkan bir kafile vardır. 100 kişilik yaya İngiliz askeri, araba ile Amiral Lord John Hay ve en önde de ağır yük taşıdıkları belli iki süslü katır. Katırlar torba torba yeni kesilmiş Victoria yarım şilinleri taşımaktadır”.
https://www.turkishnews.com/tr/content/2017/01/21/iki-katir-yuku-victoria-silini-huseyin-mumtaz/ mumtaz/
Başaran Düzgün de yine Gürkan’a atfen şöyle yazar;
“Tarih 1878’dir. İngiliz donanması Larnaka açıklarında demir atar. Kıbrıs’ı devralmak için gelen İngiliz askerlerinin komutanı, durum tespiti yapmak için Larnaka’ya öncü birlik gönderir. İngiliz “direniş” olacağını zanneder ama yanılır.
Larnakalılar gelenlere misafirperver davranır.
İngiliz askerleri Larnaka’dan adaya çıkarlar. Başkent Lefkoşa’ya yürüyüşe geçerler ama yine korkmaktadırlar ki başkentte direniş olacaktır.
Memurlar ve devlet görevlileri aylardır Osmanlı’dan maaş alamamaktadır. Osmanlı savaştan çöken bütçesi için Kıbrıs’a vergi üstüne vergi koymaktadır.
Gelen İngiliz askerleri bu durumu değerlendirir ve o zamanın para birimi olan şilinlerle yüklü katırları öne koyarlar, arkaya İngiliz askerleri dizilir.
Başkent Lefkoşa’ya şilinler önde İngilizler arkada girerler. Hiçbir sorunla karşılaşmazlar. Osmanlı bayrağı gönderden indirilir ve yerine İngiliz bayrağı çekilir.
***
Türk olsun Rum olsun Kıbrıslının iki temel zafiyeti vardır hep.
Biri paradır. Diğeri de dedikodu”.</p>
<p>Namık Kemal ise bu kült ikiliyi “dedikodu ve sivrisinek” olarak ifade eder.
Kira bedelinin ödenip ödenmediğini sormakta ve şüphelenmekte haklı olduğumu geçen hafta anladım.
Meğer “kiracı” devlet, kralları/kraliçeleri değişse bile hakikaten sabıkalı bir üç kâğıtçıymış.
Gazete haberi şöyle;
“Cenova Belediye Başkanı Marco Bucci düzenlediği basın toplantısında espriyle karışık bir şekilde İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'e seslenerek, ‘Majesteleri, 247 yıldır ödeme yapmadığınızı üzülerek bildirmek isterim’ dedi.
‘Aziz Yorgi Haçı’ olarak adlandırılan, beyaz zemin üzerine kırmızı haç işaretinin ilk olarak Cenova Deniz Cumhuriyeti (Ceneviz) tarafından bayrak olarak kullanıldığı tahmin ediliyor.
Milattan sonra 3. yüzyılda Roma askeri olan Aziz Yorgi'nin doğum yeri hakkında farklı iddialar bulunsa da, babasının bugün Türkiye sınırları içinde olan Kapadokya bölgesinden, annesin ise bugün İsrail sınırlarında kalan Lod kentinden olduğu düşünülüyor.
Cenevizlilerin, Haçlı Seferleri'ndeki 1097-1098 Antakya Kuşatması sırasında kendilerine görünerek yardım ettiğine inandıkları Aziz Yorgi'nin haçını sembol edinerek bayrak olarak kullanmaya başladığı rivayet ediliyor.
İngilizlerin de yaklaşık bir asır sonra, denizlerde Cenevizliler tarafından korunmak için filolarına Aziz Yorgi haçlı sancak asmak için Ceneviz Cumhuriyeti'yle anlaşmaya vardığı, bu bayrağı kullanma hakkı karşılığında da Cenevizlilere yıllık ödeme yapma sözü verdikleri belirtiliyor.
Cenova'nın Belediye Başkanı Marco Bucci'ye göre ise İngiltere 247 yıldır bu ödemeyi ‘aksatıyor’.”
www.kibrispostasi.com/c42-INGILTERE/n256537-cenovadan-ingiltereye-sozunuzu-tutmadiniz-bayraginizdaki-hac
Meğer majestelerinin bayrağı bile “kiralıkmış”.
Dönüyoruz “memleketin” bu günkü haline…
“Bence her türlü olumsuzluğun temelinde ‘sterlin mafyası/ cuntası’ var. Kısaca STÖ (Sterlin terör örgütü) de diyebilirsiniz.
KKTC’de kullanımdaki para ‘sterlin’.
Evler, arabalar, okullar, kiralar… Bütün ödemeler ‘kraliçe’den geçiyor…
‘Ev-araba alacak olanlar düşünsün’ diyemiyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde örneği olmayan ‘sol’ist/faşist öğretmen sendikaları yüzünden kimse çocuğunu devlet okuluna gönderemiyor, bunu bilen özel okullar da basıyor sterlinin gözüne.
İşin en çarpıcı tarafı ne biliyor musunuz; Rum tarafı AB üyesi olduğu için Euro kullanırken, kuzeyde Rum’a yamalanmak isteyenler tam tersine sterlin rüyası görüyorlar.
Muhtemel bir referandumda ‘AB’ye mi girelim, İngiliz Sömürgesi mi olalım?’ sorusu sorulsa ‘b’ şıkkının açık ara onay göreceğinden endişeliyim”.
https://www.turkishnews.com/tr/content/2017/01/21/iki-katir-yuku-victoria-silini-huseyin-mumtaz/ mumtaz/
Gerçekten ne katır yüküymüş, ne şilin aşkıymış be birader?
Farkındaysanız, “yapısal bozuklukları” anlatmaktan asıl konuya bir türlü giremedik…
1.Anastasiadis’in, Frederick Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, “askeri işgal, garantiler ve müdahale hakları olmayan” bir ülke düşündüğünü söylediğini;
2. Avrupa Parlamentosu’nun, Türk vatandaşlarının AB vizesinden muaf tutulmasını Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum yönetimini tanıması koşuluna bağlamış olmasını;
3. AP'nin Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Kati Piri’nin; “Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını isteyeceğiz” açıklamasını;
4. BM Kıbrıs Özel Danışmanı olarak Amerikalı “Savaş Çarı” namlı Lute’nin eşinin atanmış olmasını anlatamadık…
Sıra gelmedi…
Devam edeceğiz. 7 Temmuz 2018</p> - IMG 20160403 WA0012 11

KUZEY KIBRIS 2018 (3)
NE ŞİLİNMİŞ BE BİRADER?
Hüseyin MÜMTAZ

Bu sene de 1 Temmuz’da Kabotaj Bayramı’nı kutladığımızı zannettik ama meğer bir başka olayın da “farkında olmadığımız” yıldönümüymüş!
Kıbrıs’tan diplomat bir dostum dikkatimi çekti.
“1 Temmuz 1878’de Osmanlı Padişahı Sultan Abdülhamit, yıllık 92.799 Sterlin 11 şilin ve 3 peni karşılığında Kıbrıs adasını geçici olarak İngilizlere kiraladı.”
Sonrasını biliyorsunuz…
Ama şu üç konuyu halâ bilmiyoruz;
a)Bu paranın 1914’e kadar “kiracı” tarafından her yıl aksatılmadan trink ödenip ödenmediği?
b)Parayı alan “mal sahibinin” mal varlığında, tahttan indirildiği 27 Nisan 1909 tarihinde 31 yıllık kira bedeli olan toplam 2.876.769 sterlinin görünüp görünmediği?
c)Hesabının sorulup sorulmadığı?
Şilin ve penileri küsurat addediyor ve toplama dâhil etmiyorum.
1 Temmuz 1878’de tarihe düşen ve dünyada bir başka örneği olup olmadığını bilmediğim bu “vatan toprağını kiralama” ayıbını dikkatle not ediyor, son yıllarda mebzul bir şekilde ortaya çıkan Hamit mirasçılarına da paranın izini, peşini takip etmelerini öneriyorum.
Defalarca kullandım, Haşmet Gürkan “Önde şilinler arkada İngiliz askerleri…” diye başlar (“KIBRIS TARİHİNDEN SAYFALAR”. Haşmet M.Gürkan. Galeri Kültür Yay. Lefkoşa 1996. S.88) “kiracılığı” anlatmaya;
“1878’in 12 Temmuz günü tanyeri ağarırken Lârnaka’dan Lefkoşa’ya doğru yola çıkan bir kafile vardır. 100 kişilik yaya İngiliz askeri, araba ile Amiral Lord John Hay ve en önde de ağır yük taşıdıkları belli iki süslü katır. Katırlar torba torba yeni kesilmiş Victoria yarım şilinleri taşımaktadır”.
https://www.turkishnews.com/tr/content/2017/01/21/iki-katir-yuku-victoria-silini-huseyin-mumtaz/ mumtaz/
Başaran Düzgün de yine Gürkan’a atfen şöyle yazar;
“Tarih 1878’dir. İngiliz donanması Larnaka açıklarında demir atar. Kıbrıs’ı devralmak için gelen İngiliz askerlerinin komutanı, durum tespiti yapmak için Larnaka’ya öncü birlik gönderir. İngiliz “direniş” olacağını zanneder ama yanılır.
Larnakalılar gelenlere misafirperver davranır.
İngiliz askerleri Larnaka’dan adaya çıkarlar. Başkent Lefkoşa’ya yürüyüşe geçerler ama yine korkmaktadırlar ki başkentte direniş olacaktır.
Memurlar ve devlet görevlileri aylardır Osmanlı’dan maaş alamamaktadır. Osmanlı savaştan çöken bütçesi için Kıbrıs’a vergi üstüne vergi koymaktadır.
Gelen İngiliz askerleri bu durumu değerlendirir ve o zamanın para birimi olan şilinlerle yüklü katırları öne koyarlar, arkaya İngiliz askerleri dizilir.
Başkent Lefkoşa’ya şilinler önde İngilizler arkada girerler. Hiçbir sorunla karşılaşmazlar. Osmanlı bayrağı gönderden indirilir ve yerine İngiliz bayrağı çekilir.
***
Türk olsun Rum olsun Kıbrıslının iki temel zafiyeti vardır hep.
Biri paradır. Diğeri de dedikodu”.

Namık Kemal ise bu kült ikiliyi “dedikodu ve sivrisinek” olarak ifade eder.
Kira bedelinin ödenip ödenmediğini sormakta ve şüphelenmekte haklı olduğumu geçen hafta anladım.
Meğer “kiracı” devlet, kralları/kraliçeleri değişse bile hakikaten sabıkalı bir üç kâğıtçıymış.
Gazete haberi şöyle;
“Cenova Belediye Başkanı Marco Bucci düzenlediği basın toplantısında espriyle karışık bir şekilde İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’e seslenerek, ‘Majesteleri, 247 yıldır ödeme yapmadığınızı üzülerek bildirmek isterim’ dedi.
‘Aziz Yorgi Haçı’ olarak adlandırılan, beyaz zemin üzerine kırmızı haç işaretinin ilk olarak Cenova Deniz Cumhuriyeti (Ceneviz) tarafından bayrak olarak kullanıldığı tahmin ediliyor.
Milattan sonra 3. yüzyılda Roma askeri olan Aziz Yorgi’nin doğum yeri hakkında farklı iddialar bulunsa da, babasının bugün Türkiye sınırları içinde olan Kapadokya bölgesinden, annesin ise bugün İsrail sınırlarında kalan Lod kentinden olduğu düşünülüyor.
Cenevizlilerin, Haçlı Seferleri’ndeki 1097-1098 Antakya Kuşatması sırasında kendilerine görünerek yardım ettiğine inandıkları Aziz Yorgi’nin haçını sembol edinerek bayrak olarak kullanmaya başladığı rivayet ediliyor.
İngilizlerin de yaklaşık bir asır sonra, denizlerde Cenevizliler tarafından korunmak için filolarına Aziz Yorgi haçlı sancak asmak için Ceneviz Cumhuriyeti’yle anlaşmaya vardığı, bu bayrağı kullanma hakkı karşılığında da Cenevizlilere yıllık ödeme yapma sözü verdikleri belirtiliyor.
Cenova’nın Belediye Başkanı Marco Bucci’ye göre ise İngiltere 247 yıldır bu ödemeyi ‘aksatıyor’.”
www.kibrispostasi.com/c42-INGILTERE/n256537-cenovadan-ingiltereye-sozunuzu-tutmadiniz-bayraginizdaki-hac
Meğer majestelerinin bayrağı bile “kiralıkmış”.
Dönüyoruz “memleketin” bu günkü haline…
“Bence her türlü olumsuzluğun temelinde ‘sterlin mafyası/ cuntası’ var. Kısaca STÖ (Sterlin terör örgütü) de diyebilirsiniz.
KKTC’de kullanımdaki para ‘sterlin’.
Evler, arabalar, okullar, kiralar… Bütün ödemeler ‘kraliçe’den geçiyor…
‘Ev-araba alacak olanlar düşünsün’ diyemiyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde örneği olmayan ‘sol’ist/faşist öğretmen sendikaları yüzünden kimse çocuğunu devlet okuluna gönderemiyor, bunu bilen özel okullar da basıyor sterlinin gözüne.
İşin en çarpıcı tarafı ne biliyor musunuz; Rum tarafı AB üyesi olduğu için Euro kullanırken, kuzeyde Rum’a yamalanmak isteyenler tam tersine sterlin rüyası görüyorlar.
Muhtemel bir referandumda ‘AB’ye mi girelim, İngiliz Sömürgesi mi olalım?’ sorusu sorulsa ‘b’ şıkkının açık ara onay göreceğinden endişeliyim”.
https://www.turkishnews.com/tr/content/2017/01/21/iki-katir-yuku-victoria-silini-huseyin-mumtaz/ mumtaz/
Gerçekten ne katır yüküymüş, ne şilin aşkıymış be birader?
Farkındaysanız, “yapısal bozuklukları” anlatmaktan asıl konuya bir türlü giremedik…
1.Anastasiadis’in, Frederick Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, “askeri işgal, garantiler ve müdahale hakları olmayan” bir ülke düşündüğünü söylediğini;
2. Avrupa Parlamentosu’nun, Türk vatandaşlarının AB vizesinden muaf tutulmasını Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum yönetimini tanıması koşuluna bağlamış olmasını;
3. AP’nin Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Kati Piri’nin; “Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını isteyeceğiz” açıklamasını;
4. BM Kıbrıs Özel Danışmanı olarak Amerikalı “Savaş Çarı” namlı Lute’nin eşinin atanmış olmasını anlatamadık…
Sıra gelmedi…
Devam edeceğiz. 7 Temmuz 2018


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir