KUZEY KIBRIS 2018 (2)
ÖNCE TÜRKİYE
Hüseyin MÜMTAZ
Şu Kıbrıs, bu kadar yıldır beni halâ şaşırtmaya devam ediyor.
Rusya’nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Vassily Nebenzia, Türkiye’de 24 Haziran seçimlerinin Kıbrıs sorununda sürece ivme kazandırmasını umut ettiklerini söyledikten sonra “Bazı şeyler seçimler nedeniyle gecikmişti” demiş.
Neydi o “gecikenler”?
Türkiye zorda mı, açmazda mı?
1.Hollanda’da koalisyon hükümetini oluşturan dört partiden biri olan Hristiyan Birliği’nin (CU) lideri Gert-Jan Segers, NATO müttefiki Türkiye’ye yönelik olası bir saldırıda durumunda, ülkesinin Ankara’ya destek vermemesini istedi.
2. Fransa’nın öncülüğündeki girişimle Avrupa Birliği’nin 9 üye ülkesi, kriz döneminde hızlı bir şekilde müdahale imkânı sağlayacak askeri kuvvet kurmak için niyet mektubu imzaladı. Bu askeri kuvvet NATO inisiyatifinin dışında olacak.
Yâni Türkiye hem saldırı halinde “5’inci madde”ye rağmen NATO tarafından desteklenmeyecek, hem Türkiye’nin içinde olmadığı AB, kendi amaçları için ayrı bir ordu kuracak.
3. Yarım asırdan bu yana Türkçe dersleri için sınıf kullanım ücreti talep etmeyen Almanya, Türkiye’den “kira“ istedi. ‘Konsoloslukların eliyle Türkçe öğretmenlerin casusluk yaptığı’ yönündeki ithamlarla da gündemden düşmeyen Türkçe dersleri konusu Berlin Eyalet Meclisi’nin Sol Parti’li Milletvekili Hakan Taş tarafından savunuldu. “Türkçe dersleri verilecekse bunu en iyi Almanya yapar. Burada yetiştirilen Türk öğretmenlerinin ders vermesi gerekiyor. Konsolosluklar devri geride kaldı. Aynı şey imamlar için de geçerli. İmam isteniyorsa biz yetiştiririz. Bunun için İslam kürsülerimiz var” dedi.
4.Hollanda’da Türkiye kökenli Belçikalı Bakan, öğrencilere Türkçe dersi verilmesine tepki gösterdi!
5. İzmir Alman Okulu “yasal dayanağı eksik” olduğu iddiasıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından kapatıldı. Okul müdürü “geçici olduğunu varsayıyoruz” dedi, Almanya da Türkiye’den kararın gerekçesini açıklamasını istedi.
6. Angela Merkel, koalisyon ortaklarına gönderdiği mektupta sığınmacıların ilk kayıt altına alındıkları ülkeye hızla gönderilmesi konusunda 14 ülkeyle anlaşmaya varıldığını açıkladı. Macaristan ise Almanya ile anlaşıldığı iddialarını reddetti. AB liderleri önce Avrupa’da daha sonra da Kuzey Afrika’da “kontrollü işlem merkezleri” oluşturulmasını içeriyor. Avrupa’ya gitmek isteyen Suriyeli mültecilerin çoğunluğunun ilk durağı olan Türkiye ise bu mültecileri kayıt altına alan ilk ülke konumunda yer alıyor. Diğerleri Libya ve Somali… Merkel’in planı eğer devreye sokulursa, Avrupa’daki Suriyeli mültecilerin büyük bir kısmının Türkiye’ye geri gönderilmesi bekleniyor.
7. Merkel’in planını kabul etmeyen Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer’in görevinden istifa ettiği/edeceği açıklandı. İstifasını sonradan geri çektiği duyurulan göçmen karşıtı Bakanın bunun karşılığında Merkel’den ne tavizler aldığı belli değil.
8. Avusturya AB dönem başkanlığını Bulgaristan’dan devraldı. Avusturya’nın önceliği Balkanları AB’ye yakınlaştırmak. Avusturya’nın programında Ankara ile ilişkilere yer verilmiyor.
Avrupa ve dünyanın büyük problemi olan göçmen kaosunu en derinden yaşayan Türkiye’nin geleceği konusunda Cumhurbaşkanı’nın Gaziantep’te söylemiş olduğu “Seçimin hemen ardından sınırlarımıza yakın yerlerden başlayarak tüm Suriye topraklarını güvenli hale getirmeyi ve misafirlerimizin tamamının evlerine dönmelerine sağlamayı hedefliyoruz” sözünü ve 16 ülkeden 32 basın kuruluşu temsilcisini Afrin’e götüren Dışişleri Bakanlığı’nın sözcüsü Hami Aksoy’un Türkiye’nin Afrin’den çekileceğini açıklayarak, “Afrin’i Afrinlilere bırakıyoruz” demiş olmasını dikkatle ve memnuniyetle not ediyoruz.
Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin aynı doğrultuda konuşurken bazı ayrıntılar da veriyor;
“Türkiye’nin toprak bütünlüğünün yanı sıra sınır illerinin güvenliği açısından önem taşıyan harekât sonucunda bir güvenlik koridoru oluşturulduğuna, ardından bölgenin DEAŞ terör örgütünden temizlenmesiyle başta Cerablus olmak üzere birçok yerde hayatın hızla normalleşmeye başladığına” dikkat çekiyor ve “Sığınmacıların kendi evlerine dönmek ve hayatlarına devam etme gibi çok yüksek bir talepte bulunması üzerine bölgede yerel kalkınmayı hızlandırmak için bazı adımlar attıklarını” anımsatıyor. “Gaziantep Valiliğinin koordinasyonunda terörden arındırılan yaşam merkezlerinde genel temizlik yaparak işe başladıklarını, 5 yıl boyunca elektrik ve su problemi yaşayan alanların büyük bir tahribata uğradığını” anlatan Şahin, şöyle devam ediyor: “Temizlik çalışmaları sırasında 70 kamyon malzeme topladık. O bölgeyi tamamen temizlendikten sonra okulların onarılması gerekiyordu, Türkiye olarak onu yaptık. Sağlık Bakanlığı hastanesini kurarken, Enerji Bakanlığı Karkamış’tan elektrik sağlarken biz de güvenilir içme suyunun temini için yoğun şekilde çalıştık ve 15 gün içerisinde bunu sağladık. Hayatın normalleşmeye başladığını, insanların aileleriyle tekrar yerine yurduna dönmeye başladığını gördük. 3 bin olan nüfus bir ayda 50 bine, hatta köyleriyle 100 bine çıktı”.
Bu söylenilenler ilerisi için umut vericidir ve Türkiye’yi bunalımdan elbette kurtaracak adımlardır ama ufak ve mâsum bir soru:
Cerablus ve Afrin’e götürülen yol, su ve elektrik masrafları için AB’den gelecek olan 3 milyar avro yetecek midir yoksa fazlası Edirne’nin Havsa ilçesi Hasköy’ündeki Ahmet Amca’nın cebinden mi çıkacaktır?
Ve zurnanın zart dediği yer;
9. 24 Haziran seçiminde oy yüzdesi (11.7) ve vekil sayısı bakımından (67) MilliyetçiHP’nin önünde yer alan HDP sadece Kürtçe yayınlanan bir mesajda, “İdamlarının 93. yılında Şeyh Sait Efendi ve 47 yol arkadaşını saygıyla anıyor ve katillerini bir kez daha kınıyor ve lanetliyoruz” ifadelerini kullanmış.
(Şeyh Sait için bakınız Emin Çölaşan;
Kıbrıs’la başladık ama daha/henüz Kıbrıs’a gelemedik, değil mi?
Öyle ama bunları gözden geçirmeden, hatırlamadan Rusya’nın BM Daimi Temsilcisinin söylediği söz sanki havada kalacaktı.
Ne demişti Vassily Nebenzia?
“24 Haziran seçimlerinin Kıbrıs sorununda sürece ivme kazandırmasını umut ediyoruz”.
Avrupa Türkiye’ye karşı ayağa kalkmışken yukarıda sıraladığımız 9 maddenin, Kıbrıs sorunu ve süreçle bir ilgisi olduğunu düşünerek mi karşılığında Türkiye’nin “geciken” bir adım atabileceğini düşünüyor acaba Tavariş Nebenzia?
Bu kadar problem içinde “önceliği” Kıbrıs’a neden verdi Nebenzia?
Nasıl bir adım bekliyor? 2 Temmuz 2018
Bir yanıt yazın