Avrupa Birliği (AB) Genel İşler Konseyi, Türkiye’yle Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesine ilişkin müzakerelere ‘şimdilik başlamama’ kararı aldı. Avrupa işlerinden sorumlu bakanların Lüksemburg’da gerçekleştirdiği Genel İşler Konseyi’nde, Avusturya’nın gündeme getirdiği ‘üyelik müzakereleri kesilsin’ önerisiyse kabul görmedi.
Avrupa Birliği’nin genişleme politikasını görüşmek üzere Lüksemburg’da toplanan AB Genel İşler Konseyi toplantısının ardından bir sonuç bildirgesi yayınlandı. Sonuç bildirisinde Türkiye’nin her geçen gün Avrupa Birliği’nden uzaklaştığı belirtilerek, “Türkiye’yle üyelik müzakereleri bu aşamada ölü noktadadır” denildi.
Türkiye’nin AB değerlerinden uzaklaştığı vurgulanan açıklamada, “Hukukun üstünlüğünün yok edilmesinin, düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlanmasının, gazeteci ve insan hakları savunucularının tutuklu olmasının kaygı verici ve kabul edilemez olduğu” dile getirildi.
Bu çerçevede, “Türkiye’yle hiçbir yeni başlık açılamayacağı, açılan hiçbir başlığın kapatılmayacağı ve Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesine ilişkin çalışmaların da şu an için başlatılmayacağı” bildirildi.
Toplantıda, Avusturya’nın, Türkiye’yle AB arasındaki üyelik müzakerelerine ‘resmen’ son verilmesi talebi de ele alındı. Ancak bu talep, üyelerden yeterli desteği görmediği için reddedildi.
Türkiye’de temel haklar alanında bir gelişme sağlanırsa, müzakerelerin yeniden hızlanabileceği de belirtildi.
Buna göre Türkiye’nin “üye ülke” statüsü devam etse de, müzakereler “askıda” kalacak.
Türkiye’de 15 Temmuz 2016 yılında yaşanan darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL uygulamaları nedeniyle, Ankara ve Brüksel arasındaki ilişkiler kopma noktasına gelmiş, AB kurumları yeni başlık açılmaması, AB yardımlarının kesilmesi gibi sert kararlar almıştı.
Şimdi bu kararlara Gümrük Birliği Anlaşması’nın modernleştirilmesine ilişkin müzakerelerin de durdurulması eklendi.
Türkiye’de 24 Haziran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin ardından Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seçim zaferinden dolayı tebrik etmişti.
Tusk ve Juncker ortak kaleme aldıkları mektupta “Türkiye Avrupa Birliğine hem aday bir ülke hem de kilit bir ortaktır. Güvenlik, göç ve enerji gibi AB-Türkiye ilişkileri için ortak ilgi alanlarımızda sizinle birlikte çalışmaya devam etmeyi dört gözle bekliyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
Dışişleri : “AB Türkiye’ye adil davranmıyor”
Dışişleri Bakanlığı, AB Genel İşler Konseyi’nin sonuç bildirgesinde yer alan ifadelere tepki gösteren yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamada, “Sonuç bildirgesi AB’nin ülkemize karşı önyargılı ve hakkaniyetle bağdaşmayan tutumunu yansıtmaktadır” denildi.
Kararın Türkiye’nin adaylık statüsü üzerinde bir etkisi yok. Ancak katılım sürecinin devam etmesinin ‘anlamsız koşullara’ bağlandığı belirtilen ve bu konuda tepki gösterilen açıklamada, “Öte yandan, hem ülkemizin hem de AB’nin çıkarlarına hizmet edecek olan Gümrük Birliği güncellemesinin de şartlara bağlanmasını anlamak mümkün değildir. AB’nin, Türkiye’ye adil ve dürüst davranmadığı bir kez daha görülmüştür. AB’nin söz konusu tutumuna rağmen süreçten uzaklaşanın ülkemiz olduğunu ileri sürmek iki yüzlülük ve tutarsızlıktır” denildi.
Bakan Çelik: “AB 18 Mart anlaşmasına uymuyor”
Twitter hesabından bir açıklama yapan AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik de, “AB bu açıklamasıyla 18 Mart Anlaşması’na uymayacağını ilan etmiştir. AB’nin sadece kendi çıkarına gördüğü göç, terör, ulaştırma, enerji gibi alanlarda Türkiye’yi kilit ortak göreceği ve ülkemize karşı sözlerini ve taahhütlerini yerine getirmekten imtina edeceği seçici bir ilişki biçimini kabul etmemiz mümkün değil” dedi.
Çelik, şöyle devam etti: “18 Mart mutabakatının devamının önemini vurgulayan açıklamanın, mutabakatın asli unsurları olan yeni fasılların açılmasında ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesinde hiçbir adım atılmayacağını söylemesi, vize muafiyetinden bahsetmemesi dürüstlükten uzak ve çelişkili bir yaklaşımdır. 18 Mart sadece göç meselesinden ibaret değildir. AB’nin taahhütleri bulunan yukarıdaki konular da 18 Mart’ın asli unsurlarıdır.”