Rusya’nın ağırladığı FİFA 2018 Dünya Kupası heyecanı başladı.
Heyecanın en önemli unsuru futbol oyunları sonuçlarının son derece kestirilemez olmasıdır.
Bu yüzden futbolseverler bir yığın batıl inançlar deniyor.
2010 Almanya Dünya Kupası’nda oynanan maçlarının hepsini doğru tahmin eden ahtapot Paul unutulmuyor.
Bu kez 2018 Rusya Dünya Kupası’nda yeni kahin Daisy isimli bir fok’tur.
Ancak, 2018 Dünya Kupası’nda kimin kupayı kaldıracağı konusunda daha güvenilir yöntemler var mıdır?
*
Avrupa Spor Bilimi Dergisi’nde yayınlanan yeni bir çalışma;
UEFA Euro 2016’daki futbol takımlarının her maçtan önce milli marşlarını nasıl söylediği esasındadır.
İki takım oyuncularının maç öncesi milli marşlarını ne kadar tutkulu söylediklerine bakarak kazananın belirlenebileceği öngörülüyor.
*
Buna göre oyuncuların milli marşlarını söylerken gösterdikleri tutku yoğunluğu, yüz ifadeleri ve beden dilleri, oyuncuların birbirlerine yakınlığı, kollarının pozisyonu;
Onlara ait hem sözel hem de sözel olmayan tutku ipuçlarını veriyor.
İki takım oyuncuların gösterdiği tutku düzeyi maçtaki başarıyı ya da başarısızlığı ayırt ediyor…
*
Oyuncuların milli marşlarını “Ey Yurt toprağı, sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin” tutkusuyla söylemeleri;
”Takımımız ya da daha geniş anlamda milletimiz için savaşmaya hazırız” anlamına geliyor.
Bu durum ”Biz “ için bir katalizör olurken, “onlar” için zararlı olabiliyor…
Nitekim en çok bilinen Yeni Zelanda oyuncularının, oyunlardan önce “Haka” olarak bilinen duruş dansını yaparken bu etkiyi sağlamayı öngörmeleridir.
Oyuncuların kendi uluslarından edindiği tutku, takım birlikteliğini ve çoşkunluğun gücünü oluşturuyor.
Ancak bu yöntemin en iyi strateji olması için oyuncuların sadece milli marşı söylemeleri yetmiyor.
Ya? Milli marşı söylemek zorunda olduklarını bilmeleri gerekiyor…
*
Rusya’nın ağırladığı 2018 Dünya Kupası’nda Suudi Arabistan, BAE ve İran’ın eşzamanlı varlığı,
Oyuncuların ve taraftarların bu motivasyonu paralelinde bu ülkeler arasında yürüyen gizli savaşlara ışık tutacaktır.
Suudi Arabistan’ın İran’a rağmen Orta Asya ve Asya’da yönetişimi kontrol etme girişimleri,
Her ne kadar Rusya’daki turnuvaya katılmasa da 2018 Dünya Kupası’nın yayın haklarının sahibi ve 2022′ de Kupa’nın ev sahipliğini yapacak olan Katar;
Daha şimdişden potansiyel gerginliklerin tarafıdırlar.
*
Nitekim Katar, Körfez ülkelerindeki futbol taraftarlarını maçlara erişimden mahrum etmekle tehdit ediyor.
Çünkü bir yıldan beri İslamcı cihat ile mücadele gerekçesiyle ABD desteği altında Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır;
Suudi Arabistan’ın Katar’ı vesayete tabi tutması: Katar’a ait El Cezire televizyon şebekesini susturmayı: Katar’ın Suriye’de İŞİD’le yaptığı işbirliğinden alıkonulmasını:
Katar’ın Bahreyn kraliyet ailesine yönelik muhalefetini önlemeyi: Katar’ın Yemen’de Suudi karşıtı Husi asileri ve Suudi Arabistan’ın Şii ağırlıklı El Katif bölgesindeki yönetim karşıtlarını desteklemekten vazgeçmesini: Katar’ın İran ve Filistinli İslamcı grup HAMAS ve Müslüman Kardeşler Örgütü ile arasına mesafe koymayı zorlamayı amaçlayan,
Savaşa varmayan bir dizi önlemle Katar ekonomisini boğazlamakla tehdit eden diplomatik ve ekonomik abluka uyguluyor.
*
Şimdi Katar abluka koyan bu ülkelerin futbol taraftarlarına,
2018 Dünya Kupası yayın haklarına sahip El Cezire televizyon şebekesinin yan kuruluşu BeIN tarafından yapılan maçların yayınları konusunda yasak uyguluyor.
Her ne kadar Suudi Arabistan,10 kanallı bir önyükleme operasyonu olan kod çözücü BeOutQ’u oluşturmuş ve Suudi Arabistan’ın sahip olduğu bir uydu aracı olan Arabsat üzerinden iletim yapıyorsa da,
Katar, El Cezire ve BeIN yayınlarını BAE’ de engellemeye devam ediyor...
*
Ama futbol sevgisi ve heyecanı, kaotik Ortadoğu’da din ve milliyetçi duygulara benzer derin bir tutkuyu ateşliyor.
Bu yüzden taraftarları Dünya Kupası yayınlarına erişim bölgelerinden mahrum bırakmak ciddi bir konu olarak ele alınıyor.
*
Nitekim Katar, Suudi Arabistan liderliğinde kendisine uygulanan ablukaya itiraz edemezken,
Suudi Arabistan’ı korsan yayıncılık yaptığı için dünya futbol örgütü FIFA’ya şikayet ediyor ve gerekli adımların atılmasını istiyor.
BeOutQ kanalını ve BAE’nin bu kanaldan aldığı yayınları da karıştırarak engelliyor.
Katar’ın hamlesi, BAE taşıyıcılarını ticari şartlar kabul etmeye zorlayacak şekilde tasarlanmıştır ve politik bir başarıya işaret ediyor.
*
Anlaşmazlık bir yandan da, Katar aleyhtarı abluka kampanyasıyla ilgili altı ülkelik Körfez İşbirliği Konseyi’nde oluşan derin uyuşmazlığı yansıtıyor.
Mesela Katar gibi İran’la yakın bağları olan ve arabuluculuk yapmayı teklif eden Umman,
Suudilerin BeOutQ dekoderleri ithalatını fikri mülkiyet yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle yasaklayarak engellemeye fiilen katılıyor.
*
Bu sırada FIFA 2022 Dünya Kupasının Katar’da yapılmasının önüne geçmeye çalışıyor.
Öyle ki FIFA yönetimi bu konuda bir soruşturma yürütmek için yenilenmenin arifesindedir.
Daha şimdiden 2022 futbol festivalini hevesle bekleyen ulusların milyonlarca futbolseverinin daha iyiyi hak ettiği söylemi gelişiyor…
*
Başını Suudi Arabistan’ın çektiği ablukacı ülkeler, Birleşik Krallık’ taki medya organları, Londra Spor Dürüstlüğü Vakfı ile işbirliğindedir.
Hep birlikte Katar’ın yaşamını güçleştirecek bir başka teklifte bulunuluyor.
2026 için planlanan takım sayısının 32’den 48’e çıkarılmasına yönelik planın 2012 Katar Dünya Kupası’nda uygulanması isteniyor.
Teklif kabul edilirse Katar, 2022 turnuvasının ev sahipliğini bölgedeki diğerleriyle paylaşmaya zorlanacaktır ki; İran hazır kıta bekliyor…
*
Özellikle Suudi Arabistan ve BAE, küresel futbol yönetişimi üzerinde kontrol elde etmek için iki yönlü bir çabanın arkasındadır.
Suudi Arabistan ve BAE’nin en büyük yatırımcıları arasında yer alan küresel teknoloji yatırımcısı Softbank;
FIFA Başkanı G.Infantino’nun Dünya Kupası’nı yenileme ve bir Küresel Nations League turnuvası başlatmaya yönelik teklifine 25 milyar dolarlık bir destek sunuyor.
Teklifin onaylaması halinde Suudi Arabistan küresel futbol yönetiminin güçlü bir üyesi olacaktır.
*
Diğer taraftan Suudiler; FIFA teklifinin tamamlayıcısı olarak Bahreyn iktidar ailesinin bir üyesi ve küresel futbolun en güçlü adamlarından biri olan Suudi Arabistanlı Salman Bin İbrahim El Halife’nin başkanlığındaki 47 ülkeden oluşan Asya Futbol Konfederasyonu’nun konumunu zayıflatma çabasındadır
Suudi Arabistan’ın bütün bu bölgesel futbol hegemonyası teklifi, ABD Başkanı D. Trump’un İran’ı tecrit etme siyaseti paralelinde ilerliyor.
Spor ve siyasetin ayrı olduğu küresel spor yönetişimiyle alay ediliyor.
*
Türkiye’ye gelince; Türk Futbolu’nu Recep Tayyip Erdoğan ile Katar’ın El Cezire televizyon şebekesinin yan kuruluşu BeIN yönetiyor…
Milyonlarca vatandaşın isminin önüne Erdoğan’a inat “TC” rümuzu koyduğu bu ülkede,
Beyimiz nasılsa “Ey Yurt toprağı, sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin” idealini bir alt düşünceye mâl etmiştir…
Nitekim Türkiye Milli Futbol takımı 2018 Dünya Kupası’da yer almıyor…
16. 6. 2018
* Efendim, Bayramınızı en iyi dileklerimle kutlarım.
Herşey gönlünüzce olsun…