Televizyonlar, gazeteler, ajanslar gizlese de gerçekler gün gibi ortada artık… Güneş balçıkla sıvanmıyor. Sıvanamıyor. Güneş, Samsun’dan doğar gibi, Türkiye’nin üzerine yeniden doğuyor…
Çok az kaldı, yakında ortalık yeniden aydınlanacak. 16 yıllık acı, baskı, sıkıntılarla dolu bir karanlık dönem sona erecek. AKP’nin sonu geldi…
Bunu herkes biliyor. Görünen köy kılavuz istemez çünkü. AKP, perişan durumda.
Otobüslerle çevre illerden getirilen toplama, taşıma partililer de meydanları dolduramıyorlar. Üstelik hata üstüne hata, gaf üstüne gaf yapıyorlar, başkanlarını da mahcup ediyorlar.
İzmir’in Ödemiş İlçesi’nden Erdoğan’ın Denizli mitingine getirilen AKP’liler Erdoğan’a “Ödemiş seninle gurur duyuyor” diye slogan atınca Erdoğan, “Ya arkadaşlar Denizli’de de mi Ödemiş var. Allah Allah” diyerek yandaşlarına tepki göstermişti.
AKP bozgunu her yanda etkisini göstermeye başladı… Karanlık geleceklerini görüyorlar artık. “Yiyin efendiler yiyin, bu devri iştiha sizin. Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin…” dönemi bitiyor.
Dalkavuklar, yandaş sanatçılar, iş adamları, politikacılar sessizliğe büründüler. Çıt çıkmıyor ağızlarından. Dut yemiş bülbüllere döndüler… Çünkü ortamı görüyorlar. İnce’nin, Akşener’in topladığı kalabalıkları görüyorlar. İktidarın veda günlerinin yaklaştığını, bahtlarının karardığını görüyorlar.
Yalnızca onlar değil, bunu tüm Türkiye görüyor.
Recep Tayyip Erdoğan’ın zamanı doluyor, ayrılma vakti geldi. Yeniden Cumhurbaşkanı seçilse bile, artık eskisi gibi, yani sultanlar gibi yönetemeyecek ülkeyi. Çünkü muhalefet tarafından “Yönetemez” duruma getirildi. Zayıflatıldı.
Bunlar gerçekler… Bu gerçeklerin yanında başka gerçekler de var. AKP iktidarı kaybederse onu çok kötü bir akıbet, sonuç bekliyor.
Şekerli ballı, ihtişamlı sultanlık günleri sona eriyor. Sarayların, yalıların, köşklerin kapıları yüzlerine kapanıyor. Hatta işin içine yargı bile girebilir. Vur patlasın, çal oynasın döneminin, tarafsız kalması gereken devlet erkânının işledikleri suçların hesabı sorulabilir…
Bir eli yağda, bir eli balda yaşayanlar, yaşadıkları ortamı cennete çevirenler, bu tatlı hayatı terk etmemek için ellerinden geleni artlarına koymayacaklardır… Bunların en başında sandık hileleri gelmektedir…
Bu nedenle, meydanların muhalif partililerce hınca hınç doldurulması, vatandaşların AKP mitinglerine katılmaması, ilgi göstermemesi, iktidarın kesinlikle ele geçirildiği anlamına gelmez…
Bunun yanında AKP’yi bir de sandıkta yenmek gerekir. Sandık hilelerini engellemek, bu alanda yapılan planları, oyunları boşa çıkarmak gerekir. Bu görev ise muhalefet partilerinin başkanlarına düşmektedir.
Şunu açıkça söyleyelim. Muhalefet bu konuya ne yazık ki şimdiye dek yeteri kadar önem vermedi. 16 yıl boyunca bu konuyu es geçti. Gözünün önünde binlerce mühürsüz zarf ve oy pusulası kabul edildi, sesini çıkarmadı, sineye çekti, başkanlık sistemini bu milletin başına bela etti.
Biz seçim saati dolmadan sandık başından ayrılan muhalif sandık görevlilerini gördük. Oy sayımında yapılan hileleri önemsemeyen, altına imzasını atan, muhalif partilileri gördük.
Seçimler geldi kapıya dayandı. Seçimlere çeyrek kala İnce’yi, Akşener’i, Karamollaoğlu’nu uyarıyorum.
Bu AKP belasını defetmek için Türkiye’de çok iyi bir ortam yakalanmıştır. Bir dip dalgası vardır. Geçmişte olduğu gibi bu dalga onu üçüncü parti konumuna bile sokabilir. AMA TEK ŞARTLA:
Tüm seçim ve sandık hilelerini, ayak oyunlarını boşa çıkarmak, boşa getirmek; hırsızları, sahtekârları teşhir etmek ve hak ettikleri cezaya çarptırmak şartıyla.
Yoksa bütün emekler, çabalar, harcanan paralar boşa gider ve halkın morali bir daha hiç düzelmemek üzere bozulur ve “Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç” şarkıları söyleriz. Belki de bu yaptığımız, yapacağımız son seçim olur…
Çünkü hepimiz biliyoruz ki devletin bütün kurumları, bütün imkânları AKP’nin elindedir. 16 Nisan Referandum seçimlerinde “hayır” oylarının nasıl “Evet”e dönüştürüldüğünü iktidar da biliyor, muhalefet de biliyor, dost da biliyor, düşman da biliyor…
Hatta Hüsnü Mahalli’nin yazdığına göre önümüzdeki seçimlerde “YSK, sonuçlarını değiştirmek için İsrail’den bilgisayar programı bile almış.” Kazanmak için bütün bu oyunları işlevsiz kılmak gerekir. Bu ise muhalefet partilerinin görevidir.
Ve daha şimdiden seçim hileleri ortaya çıkmaya başladı bile. İddiaya göre; “Türkiye’de 24 Haziran’da yapılacak Milletvekili Genel Seçimi ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi için Paris’teki konsolosluk binasına oy kullanmaya giden bir kişiye, sandık görevlileri tarafından pusula ve zarf kapalı bir şekilde teslim edildi.
Oy kullanmak için kabine giren vatandaş, oy pusulasında AKP’nin bulunduğu yere mühür basılı olduğunu gördü ve hemen duruma itiraz etti.”
“İtirazının ardından video çekip olayı anlatan vatandaş, “Cumhurbaşkanlığı için hazırlanan pusulada herhangi bir sorun yoktu. Ama partilerin yer aldığı oy pusulasında AKP’ye mühür vurulmuştu. ‘Ben hiçbir seçimde AKP’ye oy vermedim. Gerekli itirazlarımı da gerçekleştirdim’ dedi.
Daha seçim başlamadan önce sandıkta görevli muhalif üyeler zarfları ve pusulaları kontrol etmeli bu tür hileler varsa hemen tutanağa geçirmelidirler. Onlar orada bostan korkuluğu değildirler.
Seçim bitiminde çift mühürlü pusulaları tespit etseler bile bu bir işe yaramaz. Çünkü yeni yasaya göre bu oylar geçerli olup, doğrudan AKP’ye yazılacaktır…
Ama bütün bunlar asla yurtsever, Atatürkçü vatandaşları yıldırmamalı, karamsarlığa sevk etmemelidir. Piyasada yüzlerce algı oyunu sergilenmektedir. AKP’nin tek amacı muhalif seçmeni yılgınlığa, korkuya, umutsuzluğa sevk etmektir.
AKP iktidarına ve talancıların, yalancıların, hırsızların saltanatına son verinceye kadar seçim gecesi mücadelemizi devam ettireceğiz. Gerekirse sabahlara dek…
En önemlisi de tatilimizi, işimizi, çalışmamızı bırakıp sandıklara koşacağız. Seçimlere katılım yüzde 90’lara vardığında onların hileleri de zaten bir işe yaramayacaktır…
Bir yanıt yazın