Bugün Köylü pazarında, Yerel Tohum çalışmalarımızın haftalık nöbet gününde, çok bereketli, renkli, cıvıl cıvıl bir pazar vardı.
Haftalar önce, yağmurdan, doludan etkilenen, üreticilerimiz getirdikleri ürünlerle tezgahlarının başında, sabahın erken saatlerinde dalından taze topladıkları sebzeleri, meyveleri satmak için hazırlıklarını tamamlıyorlar.
Doludan zarar gören kiraz ağaçlarından topladıklarını getiren Kemal amca, yaralı kirazlarını tartıya koyarken gülümsüyordu, kirazları seçmemiz için uzattığı kese kağıdına, hiç ayırmadan kirazları koyup ona destek olmak için alıyoruz.
Neyse ki, hiç zarar görmeyen kirazları da var, haftaya onları da pazara getireceğini söylüyor.
Akdağlar’ın eteğinde, yaylasında ziyaret ettiğimiz Kadriye, ürettiği yerel tohum ürünleri satıldıkça mutlu, kendi yaptığı zeytinyağı sabunlarını dizmiş sıraya, dalından kopardığımız kayısı ve kirazlar bu kez kasalarda gelmiş pazara.
Bunaltıcı sıcağa rağmen, pazarın kalabalık olması elbette üreticiler için önemliydi. Üreticiler emek verdiklerini satmaya, tüketiciler ise emeklerini harcayarak, sağlıklı ürünler almaya gelmişti.
Özellikle yerel tohum ürünlerin satıldığı, taşlarda devamlı gördüğümüz, tüketicilerin yanında ilk kez karşılaştığımız, ayaküstü sohbet ettiğimiz yeni insanlarla da tanışıyoruz.
Tatilcilerin yanı sıra, neredeyse her hafta büyük şehirlerden gelip sakin bir yaşam, sağlıklı besleneceği bir ortam arayan insanların sayıları da artmaya başladı.
Yerel Tohum ürünlerinin satıldığı tezgahları görenler, bizim çalışmalarımızı öğrendikçe daha çok ilgileniyorlar. Sorular soruyorlar, üretici ile sohbet ediyorlar.
Çoğunlukla tüketici, ne yediğini, bunların nasıl üretildiğini sorgulamıyor, genel olarak alıştığımız şekilde, ilk önce sebzenin ve meyvenin dış görüntüsüne bakıyorlar.
Her mevsimde her ürünü hazır bulmanın doğal olmadığını sorgulamıyorlar.
En güzel domatesi, en parlak hıyarı, üzerinde hiç çürük olmayan meyveleri tek tek seçiyorlar.
Burada ki pazarın en güzel yanı, çilek, bamya, domates, kiraz, almak istediğiniz ne varsa tane tane seçebiliyorsunuz.
(Oysa büyük şehirlerde patatesi bile seçemediğimi biliyorum.)
Bunun yanında, üreticinin tarlasını,bahçesini görmek isteyen, gidip gören, mevsiminde hangi ürün varsa sadece onları tüketen, yoğurdunu, peynirini evinde yapan, yerel domatesin bol olduğu günlerde salçasını kendisi yapan, turşusunu kuran tüketicilerin sayısı da her geçen gün artmakta.
Bu bizim için umut verici, tüketici bilinçleniyor, daha önce gözlemlerimizde, daha çok hasta yakınlarının, çocuklu ailelerin, hamilelerin ilgilendiği yerel tohum ürünlerinin müşteri profili artık daha da genişledi ve bilinçli, tüketicilerin sayısı artmaya başladı.
Bu durum, hem üreticiler için, hem sağlıklı nesiller için, hem de Yerel Tohumların yaşatılması için umut verici.
Tüketici yediği ürünün gerçek tadını aldıkça, yerel tohum ürünlerinin önemini anladıkça, üreticinin hangi şartlarda ürettiğini sorgulayıp öğrendikçe sağlıklı beslenmenin yolunu da yaşayarak öğrenmiş oluyor.
Pazarda gördüğünüz ürünlerin nasıl üretildiğini, nasıl denetlendiğini, toprağını, tohumunu, suyunu araştırın.
Üreticilerle gönül bağı kurun.
Onların emeğine saygı duyun.
Teşekkür edin.
Meyvelerin üzerinde gördüğünüz küçük çürükleri küçümsemeyin.
Korkmayın. Kurt yiyorsa sizde yiyin !!
Bir yanıt yazın