Site icon Turkish Forum

Pusuda yatan kıyamet

Pusuda yatan kıyamet - osmanli cumhuriyet dis borclar

Sene 1881'di, devletin başında İkinci Abdülhamid vardı, Türkiye'nin dış borcu 252 milyon 801 bin 885 Osmanlı lirasını bulmuştu ve gırtlağına kadar borçta yüzen Türkiye, bırakın ana paraları, faizleri bile ödeyemeyecek haldeydi. Alacaklı devletlerle ve saraya borç vermiş olan bankerlerle yapılan uzun müzakere-lerden sonra bir devlet için fazlaca ayıp olmasına rağmen en kestirme yolu seçtik ve 1881'in 20 Aralık'ında çıkarttığımız bir kararnameyle iflásımızı ilán ettik...

Pusuda yatan kıyamet

Depremde biriken enerji, günü geldiğinde nasıl bir gürültü ile açığa çıkar, borç birikiminde de kıyamet öyle açığa çıkar.

Osmanlı İmparatorluğunun başının en büyük belası borç olmaktan kaynaklanmıştı.

Borç vericiler, Osmanlıdan azınlıklara özgürlükler isteyerek, borç vermeyi sürdüreceklerini vaat ederlerdi. Kapitülasyonlar bu günkü borç/faiz sarmalına eşdeğer işliyordu.

Şimdilerde, Batıdan bize borç vericileri de aşağı yukarı aynı şeyleri talep ediyorlar. Olağan Üstü Hali kaldır. PKK/PYD’yi kabul et. “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını kabul et.” Diyorlar. Yani Osmanlıda Balkanlarda ki bölgelere bağımsız istedikleri gibi, Kürt Devleti kurup ülkeyi bir kez daha parçalamanın yolunu döşüyorlar.

Önemli soru şu; Neden biz Batıdan borç almazsak büyüyemiyoruz? Neden kendi tasarruflarımızı artıramıyoruz?

Osmanlı neden borç alarak batmışsa ya da batırılmışsa, şimdiki yöneticilerde, borç almaya bayılıyorlar. Gün geliyor, o biriken borçlar biriktiren yöneticileri bitirdiği gibi, toprak taleplerine de beraberinde getiriyor.

Hele bir de, Batının dayattığı neo liberal siyasetleri yani Küresel Yönetişim biçimini ve dolarizasyon düzenini kabul etmişseniz, Batının işini daha da kolaylaştırmış oluyorsunuz.

Batının çok uluslu şirketlerinin, borç al tüket sisteminin içine girmişseniz, tasarruf artık sizin için bir hayal olur. Zaten tüketim ekonomisinde, tasarruf; işleyen kültür endüstrisince yasaklanmıştır.

“Atın eskiyen çoraplarınızı atın” özdeyişi; yaşadığımız ekonomi modelinin nasıl işlediğini ve işlemesi gerektiğini bize baştan söylemişti.

Aldığınız borçları da planlayarak yatırım yapmamışsanız, borç günü geldiğinde borcu ödeyemiyorsanız, fon yöneticileri sizden yeni tavizler isteyecektir. Sizde riskler çok diyerek, yüksek faizden borç vereceklerdir.

Bu günlerde yaşadığımız ekonomik şantajların altında yatan neden bizim aşırı borçluluğumuzdur.

Borçlanmanın bir planı olmadığından ve gerekli gereksiz borçlanıldığından, borcun günü geldiğinde borç ödenemez olmaktadır.

Borçların ödenemez olduğu süreçler; Borç vericilerin sizden siyasi taviz istedikleri günlerdir.

Bir taraftan borç vericilere siyasi tavizler verilirken, öte yandan egemen sınıfların aldığı borçların halka bölüştürülmesine sıra gelmiştir. İktidarı bunaltan da işte bu bölüştürme sürecidir. İktidarların en fazla yıprandığı gidiş süreçleridir.

Karlar özelleştirilmiş, zararların (borcun) halka bölüştürülmesine sıra gelmiştir.

Borcu alan başkası, ödemeyi yapan halk olunca, huzursuzluk kaçınılmaz olmaktadır. Var olan siyasi istikrarda tehlikeye girmiş demektir.

Aşırı Borçlar; Pusuda yatan felaketin kendisidir.

2.6.2018 bulentesinoglu@gmail.com

Exit mobile version