Gelecek öngörüsü!

İnsanoğlu geleceği bilmek için çok gayretler sarf etmiştir. Gelecek tahmini yapmak âdettendir.

Gelin birlikte dört yıllık, tarihsel verilerden hareketle, bir gelecek öngörüsü yapalım.

Bu yerkürenin içinde bir yerde yaşadığımıza göre, yer kürede olup bitenlerden kopuk bir geleceğimiz olamaz.

Küremizde hızla yeni dengeler oluşuyor. Oluşan bu yeni dengeler yeni ilişkilere sebebiyet veriyor.

Değişmekte olan ilişkilerin temelinde, üretim ve tüketim var.

Geçmiş kırk yılda hayata damgasını vuran tüketim ve o tüketime karşılık gelen borçlar damgasını vurdu.

 

Çin ve Asya’nın ürettiklerini tüketmek için ABD’den borç alıp tüketiyoruz. Böyle bir düzende, ABD sadece para basıp, para satan bir ülkeye dönüştü.

Bırakınız, dünyada üretim yapan diğer üretim sektörleriyle çatışmayı, ABD kendi üretim sektörüyle bile çatışkı haldedir.

Otomobil üretiminde bile zorlanmaktadır.

Geçtiğimiz otuz yılda, Asya’nın ürettiği, Amerika’nın bu üretime karşılık gelen kağıtları bastığı dönem artık geride kalmıştır.

Üretimde ki bu geri gidiş, ABD’yi siyasal, sosyal ve askeri yönden zorlamaya başlamıştır.

Asya’da üretim artıkça, Amerika’nın dünyadaki siyasal egemenliği aşağı inmiştir.

Amerika ile Türkiye arasındaki sorunların temel kaynağı; ABD’nin bölge hakimiyetini sürdürmesi gelip Türkiye sınırlarına dayanmış olmasındandır.

Bölgeyi egemenliği altında tutamayan bir ABD, zembereği bozulmuş bir saate dönüşmüştür.

Önümüzdeki dört yılı; bölgede gücünü yitirmekte olan bir ABD ile bölge ülkeleri arasındaki gerilimlerle geçireceğimiz görünmektedir.

Rusya’nın, Suriye’deki varlığı, bölge ülkelerini ABD’ye karşı daha cesur davranmaya sebebiyet vermektedir. İşgal ettiği Irak’ta bile tutunması hayli zor görünmektedir.

Bölgede PYD/PKK ve Suudi Arabistan’ın desteğine muhtaç olan bir ABD ile karşı karşıyayız.

ABD/Suudi Arabistan/ İsrail ittifakının pamuk ipliğine bağlı olduğunu bilmemiz gerekir. İslam-ı İslam-a kırdırmak da artık zorlaşmaktadır.

Bölge ülkelerinden yeterince destek alamayan ABD, PKK/PYD’den oluşan bir Kürdistan kurarak, bölge hakimiyetini sürdürmek istiyor.

ABD’nin bölgede Kürdistan kurmak istemesi Kürt halkına devlet bahşetme amacından kaynaklanmıyor.

Bu coğrafyada, tutunabileceği bir bölgeyi elinde tutmak istemesinden kaynaklanıyor.

Aşırı borçlardan dolayı, eğer Türkiye’yi yönetenler ABD’ye tamamen teslim olurlarsa, ABD de bölgede bir Kürdistan kurmaktan geçici (taktik) olarak vaz geçerse, borçları borçlarla katlayarak bir dört yıl daha geçiririz.

Aşırı borçlanmış bir Türkiye’nin, ABD’ye telim olması oldukça yüksek bir ihtimaldir.

Lakin sürdürülecek olan neo-liberal ekonominin borç ve işsizlikten başka bir şey üretmeyeceğini de biliyoruz. Dört yıl sonra daha büyük borçlar ve da ha çok işsizlikle karşılaşacağız demektir.

Gerek iktidar gerekse Meclisteki muhalefet partileri neo-liberal programlar açıkladılar. Her ne kadar üretim sözcüğünü telaffuz etmiş olsalar da, nasıl üreteceklerini hiç belirtmemişleridir.

Piyasa diye algıladığımız ilişkilerin ve kural koyucuların çok uluslu karteller olduğunu unutmamalıyız.

Piyasaya teslimiyet, piyasanın arkasındaki kartellere teslimiyettir.

Milli, halktan yana, devrimci kararlar alabilen siyasal oluşumlar kendini dayatmaktadır.

Türkiye’nin sorunları sıcak para tedarikçilerine bırakılamayacak kadar yakıcıdır.

Türkiye çok büyük kararların arifesindedir.

30.5.2018

İnsanoğlu geleceği bilmek için çok gayretler sarf etmiştir. Gelecek tahmini yapmak âdettendir. - bulent esinoglu 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir