LÜTFEN OKUYUP PAYLAŞALIM: Araba Teknolojisinin Eski Teknoloji Olması Üzerine Bir Not
Programın tamamını izlememiş olmakla birlikte Muharrem İnce’nin CNN Türk’teki programda “araba teknolojisinin eski bir teknoloji olduğu” üzerine bir söz söylediğinden bahsediliyor. Bu sayfanın kurucusu ve hem yurt içinde; hem de yurt dışında mühendislik yapmış; bunun önemli bir kısmını da otomotiv alanında yapmış birisi olarak kısaca bir not düşmek ve sizlerle paylaşmak istedim.
En baştan söyleyeyim. Ince çok haklı, zira araba çok eski bir teknoloji. Bizim montaj seviyesinde buna dahil olmamız ve halen daha dört tekerlekli bir araba yapmanın bizim için bu kadar siyasete alet olacak kadar dile düşmüş olması ise; ancak bizim teknoloji alanında ne kadar geriden geldiğimizin göstergesidir. Ilk motorlu arabanın yapılmasının üzerinden yüz yıldan fazla zaman geçmiş ve biz halen daha o ilk adımı dahi atamamisiz.
Elbette bu 1 asırdan uzun zaman evvel o ilk arabayı yapanlar ile aramızda makas çok ciddi şekilde açıldı. Zira adamlar bırakın yolda giden arabayı, uzaya giden ve vakum ortamda hareket edebilen taşıtlar yaptılar. ki bunu 50 yıldır yapıyorlar. Siz düşünün artık neler yapabiliyor olduklarını. Bu tür taşıtlar da, sizin de tahmin edebileceğiniz gibi, 4 tekerlek, 4 koltuk, iki tane de fardan ibaret yapılar değil. Arkasında çok ciddi bir matematik, fizik, temel bilimler ve müthiş mühendislik altyapısı bulunduran cihazlar.
Araba olayına geri dönersek, araba endüstrisi de 50 yıl evvel uzay taşıtları üretmeye başlayan bu teknolojiden tabii ki nasibini aldı. Bugün artık araba 4 tekerlek, 4 koltuk, bir de kaporta olmanın çok ötesinde. Bugün artık kendi kendini kullanan, petrol kullanmayan arabalardan bahsediyoruz. Yani yapay zekadan, enerjinin depolanması için yepyeni araştırmalardan bahsediyoruz.
Yani bir zamanların arabası, hatta bizim ancak su anda montajını yaptigimize araba; çok gerilerde kalmak üzere. Güney Kore, Almanya gibi ülkeler her yıl binlerce bu konularda doktora tezi üretiyorlar (bu arada, size cep telefonu, televizyon satan LG’nin dünyanın sayılı nükleer enerji araştırma laboratuvarlarından birisine sahip olduğunu; bizim daha ancak Rusya’ya para vererek yaptırdığımız nükleer santrallerin 1000 kat daha güçlü nükleer füzyon araştırmaları yaptığını biliyor musunuz?). Ve bu araştırmaların alt yapısı çok ileri matematik, fizik, kimya ve mühendislikten geçiyor. Artık arabalar kameralarla yola bakıyor, lazer ve radar yardımıyla çevresini tanıyor, sonra bu topladığı bilgileri değerlendirip saniyenin 10’da birlik süresi içerisinde bir sonraki hareketi için bir karar veriyor.
Bu bahsettiğim sistemin yüzlerce parçası beraberce çalışıyor ve inanılmaz bir matematik alt yapısı ile hareket ediyor. Her biri inanılmaz derecede karmaşık sistemler, onbinlerce yetişmiş mühendisin yıllarca süren çalışmaları ile ortaya çıkıyor. Sadece bunların geliştirilmesi de değil mesele. Çalışan sistemlerin de ne tür kanunlara uyması gerektiğini belirten çok ciddi otomotiv standartlarına da uymak zorundalar. Bu yüzlerce sistemin en küçük bir bilgisayar yazılımı, elektronik parçası dahi belli bir sertifika almadan kullanılamıyor.
Bunları da bir şirket, mesela Mercedes, BMW vs. kendi başına yapmıyor. Zira iş böyle firmaların (ki her biri otomotivde dünyanın en önde gelen şirketleri) bile kendi başına altından kalkabileceklerinden bile çok büyük. O yüzden bu elektronik ve bilgisayar sistemler yüzlerce başka firma tarafından geliştiriliyor ve bu firmalar da yazılımın bazı parçalarını başka firmalardan; hatta üniversitelerden alıyorlar.
Yani olay, bir para babasının çıkıp “ben araba yapacağım” demesi aşamasını coktaaaan geçmiş durumda. Su anda dünyadaki otomotiv sanayi inanılmaz bir hızda, inanılmaz gelişmeler yaşıyor. Ve bu onlarca yıl süren eğitim, çalışma ve girişimcilik ürünüdür. Bir para babasına “hadi araba yap” diyerek en fazla Almanya, Kore gibi ülkelerin 30-40 yıl evvel yaptıklarının kopyasını yapabilirsiniz. Onu da ancak kopyala-yapıştır yaparak…
Bu işin cevheri bellidir: Gençlik ve eğitim! Bunların değerini bilmeden, hissetmeden ve hissettirmeden hiç bir şey yapamazsınız! Bilmediğiniz konularda her tarafı, özellikle de üniversiteleri karıştırarak hem ülkenin; hem de bu gençlerin geleceğini elinden almış olursunuz. Hatta en kötüsü de, bu iş yapacak insanlar rakiplerinize kaptırmış olursunuz. Zira tüm teknoloji dünyası bu tür gençlerin peşine düşmüş durumda. Sizin böyle bir insana gelecek sunamıyor olmanız, onların böyle bir potansiyeli kullanmasına engel olmayacaktır.
O sebeple çekin elinizi gençlerden, eğitimden! Sizin o ithalat ihracat açığınızı ne tek bir para babası, ne sizin merkez bankanız, ne yukarından verdiğiniz emirler kapatır. Bunu ancak eğitilmiş, parlak gençlerinizin atilimciligi ve sizlerin onlara vereceği destek kapatır. Dolar kurunuzu ancak bu genclerin üretimi uzun vadeli sabitler. Zira ancak onlar getirisi yüksek ihracat malları üreteceklerdir. Kimse sizin 4 teker kaportadan oluşan arabanıza muhtaç değil. Bir çok ülke zaten bu kadarını üretiyor. Ama siz bu genclikteki üretkenliği, bu cevheri ortaya çıkarıp onları tesfik etmeye muhtaçsınız! Başka yolunuz yok!
Böyle teknoloji gerektiren bir alan, önceden gelen bir araştırma gelistirme gerektirir. Mesela eğer bir IHA alanında basari elde ettiysek eğer, bu alana yogunlasabiliriz, zira argo altyapımız vardır. Otomotiv sektörü önümüzdeki 5 yıl içerisinde önemli bir devrim gerçekleştirecek. Eğer biz bir yerinden tutmak istiyorsak, yatirimi 5 yıl sonra demode olacak bir sisteme degil, 5 yıl sonraki devrime ortak olacak bir teknolojik altyapı, araştırma gelistirme hazirligina harcayalım. Çok samimiyim; kim olursa olsun yönetimde kazanan hepimiz oluruz. Ana fikir bu.
Bu yüzden dir ki; Muharrem İnce gibi bir eğitimci bunu adayların içinde en iyi bilen; dolayısı ile gençleri bu denli öne çıkaran kişidir.
Muharrem İnce sonuna kadar haklıdır.
NOT: 40 yıl evvelin teknolojisi, artık teknoloji değil, teknoloji çöplüğüdür. Buna çeşni olsun diye yapılan yatırım para ve zaman kaybından başka birşey değildir! Otomotiv sektörüne girecekseniz, 5-6 yıl içinde yaşanacak akıllı/otonom araçlara yatırımdır yapılması gereken. Veya enerji meselesine yatırım yapabilirsiniz! Bu ise topyekün hareketlenmeyi gerektirir. Ne üniversiteler tek başına işin içinden çıkar, ne de sanayi üniversitesiz başarılı olur! Ne de bu ikisi devletin koordinesi ve teşfiği olmadan uzun süre devam edebilir! Bu birisinin emir vermesi ile olmaz! Yıllardır tapılan, inşaata gömülen ölü yatırımlara döner! Ülkenin artık böyle saçmalıklarla kaybedecek zamanı yok!
Yok eğer ben kaportanın içine başkasının elektroniğini, motorunu takar, üzerine de kendi ismimi basarım derseniz ancak kendinizi ve seçmeninizi kandırırsınız!
Tekrar ediyorum: Dünyanın hiç bir yerinde başarılı olmuş teknoloji markaları perde tüccarından çıkmaz! Konunun uzmanı yetişmiş elemanların girişimi ile çıkar!
Bir yanıt yazın