(DİKKAT TÜMÜNÜ OKURSANIZ ALTINIZA KAÇIRABİLİRSİNİZ)
Hoca Nasreddin olur a… İşsiz kalmış, (haaa Nasreddin bir camii imamı değil, medrese hocası, bunu da söyliyeyim) dedim ya işsiz kalmış…Ne yapsam da para kazansam diye düşünürken birden aklına bir fikir gelmiş ve doooğru zamanın Kadı’sının huzura çıkmış ve – Kadı hazretleri ben münhâl bulunan (kadrosu boş yani) Gölge Kadılığına talibim, demiş. Kadı bundan bişey anlamadığından – O da ne? diye sorunca, – Aman Kadı hazretleri pek alâ bilirsiniz ki mühim davalar vardır önemsiz davalar vardır, mühim davalara Kadı hazretleri bakar önemsiz olanlara da Gölge Kadısı bakar. Kadı bir an düşünmüş ki hiç de fena değil, yükü azalır. – Tamam, seni şu kadar kuruş maaşla Gölge Kadısı tayin ettim, geç şu yandaki odaya otur demiş.
Gel zaman git zaman Kadının önüne 2 kişi gelmiş. Kadı sormuş – Nedir? Davacı olan demiş ki – Efendim, bu kişi bir alçak duvara dayanmış sırtındaki küfe ile duruyordu, ben de önünden geçiyordum. Bana seslendi “Efendi şu küfeye bir el at da doğrulayım”, ben de “Ne vereceksin” dedim, o da “Hiiiç” dedi. “Ona yardım ettim, doğruldu ve yürüdü gitti, koşup yakaladım, hiç’imi istedim, vermiyor. tuttum huzurunuza getirdim, davacıyım kadı hazretleri, ben hiç’imi isterim”. Kadı şaşkınlıkla diğerine davalıya sormuş – Bu ne diyor ya? Adam – Doğru diyor kadı hazretleri ama ben hiç’i nasıl verebilirim ki? deyince bakmış ki kadı bu çetrefilli bir iş, gürlemiş. – Defolun, böyle süflî davalarla beni meşfûl etmeyin, yan odada Gölge Kadısı var, gidin o halletsin, demiş. Adamlar yan odaya geçmişler. Yalnız, kadı hemen fırlayıp kulağını ahşap duvara dayamış ki acaba Nasreddin ne yapacak, merak etmiş.
Nasreddin de sormuş – Nedir davanız? Bir güzel anlatmış davacı..sonra diğerine sormuş, – Doğru mu dedikleri? Davalı olan, – Evet ama ben nasıl hiç verebilirim ki? deyince bu defa da Nasreddin gürlemiş ve davalıyı bir güzel paylamış – Bre arsız, utanmaz, zındık…Hem hiç veririm dersin hem de vermezsin, bu nasıl şeydir? Sonra davalıya dönüp gayet mûnis sesle – Evlâdım sen haklısın, hele şöyle bir yaklaş, diye ilâve etmiş ve oturduğu post’un üstünden kalkıp demiş ki davalıya – Kaldır bakiiim şu postun ucunu…adam tutmuş kaldırmış, hoca sormuş – Ne var altında…adam bakmış ve demiş ki – Hiiiç! Hoca birden parlamış ve – Efendiii, al o hiç’ini siktir git bir daha da karşıma gelme!
“HİİİÇ!” için 2 yanıt
-
gülecek miydik ?
-
Anlamıyanlar ağlayabilir, meselâ sen
Yazıları posta kutunda oku