Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i… Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın? “Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın. M.Akif Ersoy (Çanakkale Şehitlerine) Türk kültürü, köklü bir geçmişi olan ve Altay çevresinde doğduğu bilinerek hafızalarda yer edinen Türk ulusunun, gerek gelenekleriyle gerek görenekleriyle, geçen binlerce yıllık zaman çizelgesinde biriktirdiği hazinesidir. Her kıtada izi bulunan köklü Türk soyu, çağın her döneminde başka uluslarla etkileşim içerisinde bulunmuş bu etkileşim sonucu etkilemiş ve etkilenmiştir elbette. Fakat Türk ulusunu başka uluslardan ayıran en büyük özellik savaşçı cesur kişiliğidir. Dünyanın hangi ülkesine gidersek gidelim Çinlilere Çin Seddini yaptıran; orduda, bugünkü modern orduların temelini oluşturan Metehan’la onluk sistemi ilk kullanan ulusu tanımayan yani kısaca Türklerin ayak bastığı kıtalarda TÜRK namını duymayan yoktur. Tanrı her ulusa farklı özellik aşılamıştır. Türk’ün aşısı Militaristliktir. İnsanlığın ilk evresindeki en eski Türk’ten günümüze her Türk asker doğar ama ölmez. Militaristlik tini ölümsüzdür. İsimlerinin tinlerine yansıdığını düşünen Türkler’in, ad koyma törenleri bile kutsaldır, militaristtir. Ayrı bir kahramanlık öyküsüdür. Dede Korkut Hikayelerinde de anlatıldığı üzere kahramanların adını veren Korkut Ata’dır. Ana ve babanın verdiği ad gerçek ad değildir, geçici adıdır. Kahraman gerçek adını ancak ayda veya savaşta bir yararlılık, bir kahramanlık gösterdikten sonra alır. Dirse Han’ın oğlu, karşısına çıkan bir boğa ile dövüşüp onu öldürdükten sonra “Boğaç” adını almış olması da bu olguya bir örnektir. Tengrici Türkler, doğuştan itibaren yaratılışlarının amacını Atalarından; at sürmek, ok atmak, kılıç kullanmak olduğunu öğrenerek yetişmişlerdir. Modern çağa kadar gelen sürede, demiri de kullanmada başarı gösteren Türklerin silahlarının düşmanlarına etkisi, yadsınamaz ölçüdedir. Her Türk bir asker, her asker bir kahraman, her kahraman kendi başına bir ordudur, eski Türk inanışlarına göre. Bu nedendendir ki savaş meydanındayken her bir Türk, kadın erkek farketmeksizin kendi yiğitliğini kanıtlamak üzere savaşırlardı. Ülküsünden ve ilkesinden asla vazgeçmeyen Militarist, kahraman Türkler İslamiyetten sonra da “Ölürsek şehit, kalırsak gâzi” anlayışını ilke edinmişlerdir. Nitekim İslama göre de vatanı kurtarmak uğrunda canını veren kişi şehit sayılır. Şehitliğe ulaşan bir kişinin yurdu Cennettir. Büyük Hun, Avrupa Hun, Ak Hun İmparatorlukları, Göktürk İmparatorluğu, Uygur Devleti, Büyük Selçuklu Devleti, Osmanlı İmparatorluğu… ve Türkiye Cumhuriyeti.. Türk ulusunun dini, Türk ulusunun kurduğu devletin adı, ne olursa olsun. “Türk ulusu” asker doğar ama ölmez. Başbuğ’un da dediği gibi; Türkiye en zayıf zannedildiği bir zamanda ordusu sayesinde en kuvvetli olduğunu ispat etmiştir. Ordumuz vatan içinde zafer kazanmıştır. Bu durum Türkiye’nin olağanüstü gücünün, yüce kararlılığının ve ölmez varlığının en belirgin delilidir. Düşmanın vatan içine girmiş olması düşman lehine birçok durum ve sebepler doğurur. Bütün bu güçlükleri aşarak düşmanı vatan içinde yenmek, ortadan kaldırmak başlı başına bir varlık, büyük bir kuvvet eseridir. M. Kemal ATATÜRK Ve hepimiz çok iyi biliyoruz ki, günümüz Türkiye Cumhuriyetini kuran Atatürk ve silah arkadaşları da asker kökenli militarist insanlardır. Tinleri uçmağa varsın.. Ve tekrar Başbuğ M. K. Atatürk’ün sözüyle yazımı sonlandırmak istiyorum. Türk milletinin yüce ideallerinin gerçekleşmesi için kahraman asker evlatları hep önde gidecektir.
turkishnews/Sıla ARSEL
Yazıları posta kutunda oku